canınız sağolsun.
bazı sorunların çözümü çok basit. dünyada grev hakkının olduğu ve olmadığı ülkeler var. aramızda tartışırız. uzlaşamıyorsak ya grev hakkı olsun diyenler grev hakkının olduğu ülkelere (abd, almanya, fransa, isviçre, italya, norveç, isveç, finlandiya vs vs) giderler ya da grev hakkını kabul etmeyen arkadaşlar bu hakkın olmadığı ülkelere (kuzey kore, iran, suudi arabistan, afganistan vb vb) giderler. sorun herkesin yaşamak istediği türden bir yerde yaşamasıyla çözülmüş olur. hatta iki taraf da kendi istedikleri türde ülkelerde yaşasınlar, kararsızlar da türkiye'de kalsınlar. böylece ülke tamamen boşalmamış olur.
tabii illa birilerinin gitmesi de gerekmiyor. yani yallah arabistan'a demiş olmayalım. diğer pek çok konuda da ne gibi tavırların ne gibi sonuçlara yol açıyor olduğunu çok kolay gözlemleyebiliyoruz.
ikincisi grev denen şey taş devrinden beri var olan bir hak değil. sendikal örgütlenmenin tanındığı ilk tarih 1824 (ingiltere) grev hakkının tanındığı ilk tarih 1917. yok yok rusya değil. meksika. zaten doğu bloku ülkelerinde grev hakkı yoktu. doğu blokunun çöküş süreci de polonya'da dayanışma sendikasının grevleriyle başlamıştı. şimdi ne öğrendik? birilerinin grev yapabilmesi için bunun bir hak olarak tanınması gerekmiyor. ta 1800'lerde osmanlı'da bile grevler oluyordu. grev haklarının tanınmadığı dönemlerde grevler rejimlerin yıkılmasına bile neden olabilirler. yani grevdir, sendikadır bunların yasal düzenlemelerle güvenceye alınması aslında devletler için birer güvenlik sübabı oluyor. grev, toplantı ve örgütlenme hakları sayesinde toplum çok gaz biriktirmez. her şey yasal sınırlar içinde gelişebildiği için "liberal" rejimler ortadan kırılmıyorlar. salt bu gerçeği göz önünde tutarak geliştirilmiş gerilla teorileri var dünyada. türkiyedeki karşılığı çayancıların
suni denge tezleri ve
pass'tır mesela. dar gruplarla düzenlenen gerilla eylemleri sayesinde sistemin katı faza geçmesi arzulanır. katı fazdaki kutuplaşma da rejimin yıkılması ile sonuçlanır. nikaragua ve küba devrimleri bu şekilde gerçekleşmiştir. dahası 1789 hariç dünyadaki hiçbir devrim sırasında devrimciler çoğunlukta değildir. sistemler esneme kabiliyetlerini kaybettikleri için yıkılırlar. bu dünyayı nasıl hayal ediyorsunuz bilmiyorum ama şu dünyada hiçbir hak kırıntısı öyle laf olsun diye verilmemiştir. patronlar ya da devletler bir şeyden çıkarı olmadan sana hiçbir hak vermezler. çok insani duyarlılıkları vardı o yüzden köleliği kaldırdılar diye bir şey yok. insanlar üzülmesin diye grev haklarını tanımadılar. toplantı ve gösteri hakları, ifade özgürlüğü vs'nin belli bir varoluş sebebi vardır. bunlar olmadığında elde etmekte olduğun muazzam ekonomik karı buharlaştıran sosyal maliyetler çok ağır olduğu için bu hakların hepsi standart haline gelmiştir. sıçarken aklınıza gelen çok süper fikirler belki de o kadar süper değildir. hiç düşünüyor musunuz?
katı olan şeyler kırılır, esnek olan şeyleri kırmak daha zordur. evinizde test edebileceğiniz şeyler bunlar. insanları niye yoruyorsunuz?