güllaç

1 /
aqua aqua
her nedense sadece ramazan ayında ortaya çıkan, incecik yufka, bol süt ve içinde fındık fıstık ile imal edilen, gülsuyu da katılınca kendini aşan leziz tatlı.
easy company easy company
"ramazanın gülü güllü güllaç" ifadesi yerleşmiş olduğu için sadece ramazan aylarında yaygınlaşan, eksantirik türk tatlılarına bir örnek...
stocky2001 stocky2001
halen umk'nın makina'daki odasında bulunan ve bir allah'ın kulunun gelip de almasını beklediğimiz, ki gelsin bize yapsın, dedirten lezzet. !:sen anladın sen
keshuri keshuri
sadece belli günlerde vitrinlerde olmasından pek de memnun olduğum tatlı. insanımız tarafından çok sevilmesine ve çok da satılmasına rağmen popüler kültürün bir öğesi haline gelmemiş olmasına içten içe seviniyorum. tıpkı aşure gibi veya kandil simidi gibi yılların getirdiği sosyal erozyona karşı başarıyla direnmiş bir abide. ramazan'ın dışında güllaç yemek, aşure günü haricinde aşure yemek, kandil gecelerinin dışında kandil simidi yemek açgözlülük gibi geliyor bana. evde hiç iftar yapamadığım bu ramazan ayında bir kere bile güllaç yiyemeyişimin içime oturması da hoşuma gidiyor. eğer umursamasaydım, sanki onun bu özelliğinin aşınmasına sebebiyet vermişim gibi hissederdim.

konu yemekten açıldı ama felsefesi benziyor diye bir iki dala daha atlamak istiyorum. yukarıdaki öğelerin belki hepsi dini günlere ait şeyler oldu ama hayatımızda bunun gibi birçok şey var. mesela istiklal marşı. bu marş niye alelade bir şekilde her yerde okunur anlamış değilim. istiklal marşı okullarda ezberletilsin ancak her haftanın başında ve sonunda okunup durmasın, arada bir milli bayramlarda okulun açılışında filan okunsun, hatta veliler bu törene bilhassa davet edilsin. bu tip onu her zaman ulaşılmaz kılan uygulamalarla istiklal marşı toplumda bi saygınlık kazansın.

sağda solda istiklal marşını perişan ettiği için alay konusu olan bürokratlarımızın mevcudiyetinin sebebi de budur kanımca. nasıl olsa sürekli okunuyor diye pazartesi törenlerine geç gelen, cuma günü de arkadaki bahçe duvarından atlayıp erkenden evinin yolunu tutan çocuklardan biriydi o başkan, vekil, her ne haltsa...
sugibiazizol sugibiazizol
ilahi adalet tokadının yüzümüzde şaklamasına sebep olan ince ve zarif tatlı. şöyle ki;

kardeş kişisi güllacı çok sevmektedir ve olay yaşandığı süreçte asker ocağındadır. bir ramazan günü iftar davetindeyken menüde güllaç olduğunu gören eş kişisi gıcıklık yapıp kardeş kişisini arayarak az sonra güllaç yiyeceğini, enfes göründüğünü falan anlatmıştır ballandıra ballandıra. kardeş kişisi; "vay hainler, insafsızlar, vicdansızlar, bensiz güllaç yemek haa!.." nidalarıyla telefonu kapatırken eş kişisi keh keh gülmüştür.

sonrasında bizim cenahta yemeğe ve tatlı dost sohbetine dalınmış, tatlıya sıra gelinceye kadar bize güllaç kalmadığı acı gerçeği yemek zevkimizin katsayısını yarıya indirmiştir. yenilen başka bir tatlı da elbette güllacın yerinin tutmamıştır.

az sonra gelen telefonda ise kardeşin sesi çınlamaktadır; "ehehee...bu akşam iftarda bize de güllaç çıktı heheee.."

eş kişisi mor renkler deryasında kurbağalama yüzerken kardeş kişisine olay zevkle açıklanmış, allah, sopa, göz ilişkisi yeniden kurulmuştur. yapmayacaktın, mehmetçik'le oynamayacaktın.
gitana gitana
ramazan ayı gelince tüm kanalların anahaber bültenlerinde geniş yer bulan tatlıdır.
muhabir, ki bu atv için korcan karar'dır, tıknaz yapısından kaynaklanan bi sebepten midir yoksa "emekli oldum,güneye yerleştim" gibi bi msj veren havasından mıdır bilmiyorum ama yemekle, gezmeyle alakalı bi durum olduğunda hemen korcan karar'ı gönderirler,neyse ne diyordum? heh, muhabir..

muhabir ünlü bi tatlıcının mutfağına kafasında bonesi, elinde kanal amblemli mikrofonuyla girer, usta orada tatlıyı yaparken, muhabir onunla konuşur, ramazansal muhabbetler döner. normali budur. ama geçende star haber'de izlediğim güllaç haberi hiç böyle olmadı. nerden buldukları şaibeli, kel kafalı arkadaş ramazansal muhabbetler yapıp, bi haberi kazasız belasız bitireyim amacı gütmek yerine, mutfak personeli ile gereksiz muhabbetlere girdi. misal,adam ile bi personel arasında şöyle bi diyalog geçti ki dumur oldum;

+bu haberin arkasına hangi müziği koyalım
-ata demirerden kontör at sevgilim şarkısını koyun
+peki, o zaman şuraya doğru dönelim...

"şuraya" diyerek kastettiği beyaz mutfak fayanslarına beraberce döndükten sonra, mutfak fayansında aniden ata demirer klibi dönmeye başladı.

az sonrasında da başka bi bayanla konuşmaya başladı şahane muhabir. ona da, nerden aklına geldi bilmem, kan grubunu sordu. kadın "benim kan grubum yok" dedi ve bu konu üzerine gayet saçma, ramazanla da, güllaçla da alakası olmayan bi dolu muhabbet edildi. en sonunda kadın "kan grubum var da ben bakıtmadım" dedi çok şükür de kapandı muhabbet.

haberin sonunda ise uğur dündar haberi harika olarak nitelendirdi. ben olsam biraz özeleştiri yapar, "allah'ım yaratıyorsun takip et" derdim uğur bey. tarafsız habercilik bu mudur?

nihayetinde daha senelerce, magazin haberi ağırlıklı ana haber bültenlerimizde bu tatlının yapılışını göreceğimiz için seviniyorum. unutulan, kaybolan bi değer olmadığı için de. her ne kadar üzerine son derece saçma geyikler dönse de güllaç özel bi tatlıdır.
1 /