
#10741807 ·
· 225
gezi parkı olaylarının içinde yer alanların içinde bulundukları durum.
haberleri samanyolundan izleyip, sadece yenişafak ve zaman gazetelerini okuyanlar zaten nefret ediyorlar bizden ama cnn türk, ntv, habertürk ve skytürk izleyenler de yanlış bilgilendiriliyorlar. onlar da doğrusunu bilmiyor yani.
toplamda 5-6 araç hurdaya çevrilmişti ama kim yaptı inanın bilen yok.
1 haziran'da, bu araçladan birinin kırılmamış tek camını elindeki demirle parçalamaya çalışan bir adam görmüştüm, nefretle vuruyordu ve insanlar yanına yaklaşmaya bile çekiniyorlardı:
-ne yaptığını sanıyorsun? bizi rezil ediyorsun bırak elindekini, dedim.
+... tak tak tak
-neden yüzün kapalı, sivil polis misin sen? açsana o zaman yüzünü...
elaman gitti.
nasıl anlatsam, size nasıl anlatırsam anlarsınız bilemiyorum ki!
gezi parkında parkın içi, çöpleri toplayan insanlarla doluydu, yardımlaşma büfeleri kurulmuş ve her şey bedavaydı, biz köşeye serdiğimiz kilimin üstünde peynir ekmeğinizi yerken yoldan geçen biri "çay getirdim, kuru kuru gitmez öyle" diyerek elinde çayla gelip bize çay vermiş ve yan çadır komşumuz da bize zeytin ikram etmişti.
reyhanlı'da evladını kaybetmiş bir baba çıkmış "ben çocuğumu kaybettim oradaki adamların derdine bak, oraya destek olmak için giden sanatçılar buraya neden gelmedi?" diyor. acısı çok büyük elbette, anlıyorum demekle anlaşılmaz da ama bu amcanın sorması gereken asıl soru "koskoca başbakansın, tüm ülke ağzından çıkacak tek lafa bakıyor bu işi niye bu kadar uzattın da bizi unuttun be evladım?!" olmalıydı sanki. inanın bana o parkta mücadele eden adamlar sizin hassasiyetlerinize en duyarlı kesimden oluşuyor. o insanların gerçekten gönülden bağlı oldukları bir siyasi partileri yok. seçim zamanı ise biri mhp'ye mecbur kalmış, diğeri chp'ye, kimse inanmasa da pek çoğu da akp'ye... bir kürt milliyetçisi ile bir türk milliyetçisi nasıl yanyana durabiliyor kavga etmeden? evet çok zor, tartışmalar olmuyor değil. teşbihte hata olmaz; biri atatürk'e tapıyor adeta, asla eleştirilmesine bile tahammül edemiyor. diğeri atatürk'ü dersim'de yaşanan acılardan sorumlu bir diktatör olarak görüyor. biri abdullah öcalan'ın bebek katili olduğunu söylüyor, diğeri sen sadece bu medyanın sana gösterdikleri ile bu kanıya varıyorsun ama bak bugün bizi nasıl anlatıyorlar düşün diyor ve tabi aramızda akademisyenler de var, onlar araya girip empati yapmanın gerekliliğinden çok doğru bir dilde bahsedince ortalık yatışıyor.
o parka seyyar satıcı giremiyor, girmişse bile anında çıkarılıyor. parka bu olaylar başladıktan sonra hiç girmemiş olanlar oradan kendilerine gönderilen selamları görmüyorlar, desteklerden habersizler. o parkta roboski katliamında ölen canlar da unutulmadı, reyhanlı'da katledilen canlar da.
biz orada gerçekten çok farklı düşüncelere sahip insanlar olarak toplandık.
tek derdiniz 3-5 ağaç mı yani?; tek derdimiz ağaç değil elbette. tek derdimiz "ağacımı kesme, parkıma dokunma" bile diyememek. bunu deyince bile ciddiye alınmamak.
haberleri samanyolundan izleyip, sadece yenişafak ve zaman gazetelerini okuyanlar zaten nefret ediyorlar bizden ama cnn türk, ntv, habertürk ve skytürk izleyenler de yanlış bilgilendiriliyorlar. onlar da doğrusunu bilmiyor yani.
toplamda 5-6 araç hurdaya çevrilmişti ama kim yaptı inanın bilen yok.
1 haziran'da, bu araçladan birinin kırılmamış tek camını elindeki demirle parçalamaya çalışan bir adam görmüştüm, nefretle vuruyordu ve insanlar yanına yaklaşmaya bile çekiniyorlardı:
-ne yaptığını sanıyorsun? bizi rezil ediyorsun bırak elindekini, dedim.
+... tak tak tak
-neden yüzün kapalı, sivil polis misin sen? açsana o zaman yüzünü...
elaman gitti.
nasıl anlatsam, size nasıl anlatırsam anlarsınız bilemiyorum ki!
gezi parkında parkın içi, çöpleri toplayan insanlarla doluydu, yardımlaşma büfeleri kurulmuş ve her şey bedavaydı, biz köşeye serdiğimiz kilimin üstünde peynir ekmeğinizi yerken yoldan geçen biri "çay getirdim, kuru kuru gitmez öyle" diyerek elinde çayla gelip bize çay vermiş ve yan çadır komşumuz da bize zeytin ikram etmişti.
reyhanlı'da evladını kaybetmiş bir baba çıkmış "ben çocuğumu kaybettim oradaki adamların derdine bak, oraya destek olmak için giden sanatçılar buraya neden gelmedi?" diyor. acısı çok büyük elbette, anlıyorum demekle anlaşılmaz da ama bu amcanın sorması gereken asıl soru "koskoca başbakansın, tüm ülke ağzından çıkacak tek lafa bakıyor bu işi niye bu kadar uzattın da bizi unuttun be evladım?!" olmalıydı sanki. inanın bana o parkta mücadele eden adamlar sizin hassasiyetlerinize en duyarlı kesimden oluşuyor. o insanların gerçekten gönülden bağlı oldukları bir siyasi partileri yok. seçim zamanı ise biri mhp'ye mecbur kalmış, diğeri chp'ye, kimse inanmasa da pek çoğu da akp'ye... bir kürt milliyetçisi ile bir türk milliyetçisi nasıl yanyana durabiliyor kavga etmeden? evet çok zor, tartışmalar olmuyor değil. teşbihte hata olmaz; biri atatürk'e tapıyor adeta, asla eleştirilmesine bile tahammül edemiyor. diğeri atatürk'ü dersim'de yaşanan acılardan sorumlu bir diktatör olarak görüyor. biri abdullah öcalan'ın bebek katili olduğunu söylüyor, diğeri sen sadece bu medyanın sana gösterdikleri ile bu kanıya varıyorsun ama bak bugün bizi nasıl anlatıyorlar düşün diyor ve tabi aramızda akademisyenler de var, onlar araya girip empati yapmanın gerekliliğinden çok doğru bir dilde bahsedince ortalık yatışıyor.
o parka seyyar satıcı giremiyor, girmişse bile anında çıkarılıyor. parka bu olaylar başladıktan sonra hiç girmemiş olanlar oradan kendilerine gönderilen selamları görmüyorlar, desteklerden habersizler. o parkta roboski katliamında ölen canlar da unutulmadı, reyhanlı'da katledilen canlar da.
biz orada gerçekten çok farklı düşüncelere sahip insanlar olarak toplandık.
tek derdiniz 3-5 ağaç mı yani?; tek derdimiz ağaç değil elbette. tek derdimiz "ağacımı kesme, parkıma dokunma" bile diyememek. bunu deyince bile ciddiye alınmamak.