özellikle
ing 201 ödevleri sırasında sık sık sorguladığım şey.
öyle ki bir insan bu türden bir işkenceyi çekemez, bu insan haklarına aykırıdır .diğer taraftan bu maximıum gereksizlikteki boyun borcu kişinin itüdeki öğrenim hayatı boyunca geçireceği olgunluk evriminin sadece bir basamağıdır. işte bu noktada insan kendini hayatın anlamını sorgulamaktan alıkoyamaz.
biz niye olgunlaşıyoruz? ya da olgunlaşmamız için acı çekmemiz mi gerek? tanrım neden burdayım ben napıyorum neden?.. bu soruların ardı arkası kesilmez ve aslında sorulacak tek soru vardır. hayatın anlamına dair bu soru insanı aslında rahatlatır. çünkü insan bu dünyaya acı çekmek için gelmemiştir. ayrıca birey olarak insan, yeryüzündeki tüm insanlar arasında bir hiç, evrenin sonsuz noktaları arasında sonsuz küçüklükte bir noktadır. ve ihmal edilebilir. bir insanın varlığı ya da yokluğu yeryüzünde hiçbirşeyi değiştirmeyecektir. bunun bilincindeki insan için önceki hayatında önemli olan herşey bir anda önemini yitirir ve
fight clubın final sahnesi gibi kişinin içindeki borsada büyük çöküşler yaşanır. adeta merkezkaç kuvveti kalmamıştır ve o zamana kadar merkezkaç kuvvetiyle dengede kalan dönen elektronlar bir anda çekirdeğe yapışmıştır. işte o anda tümden çöküş yaşanır. tüm kainat bir noktadır artık. ve artık insan kendi değerine eş tutar kainatı, evreni herşeyi. işte o zaman bir nokta çok şeyi ifade eder, ama bir sorun vardır ki o da hayatın olmamasıdır. hayat hayattayken ne kadar sorgulanırsa sorgulansın anlamına erişilemeyecek bir kuramdır. yazının anatemasının son cümlesinde saklı olması misali hayat da son salisede gözümüzün önünde belirecek bir ışık olacaktır sadece...