
#1506938 ·
· 56
ilk sevmeyi öğrendik, ailemizi sevdik içgüdüsel olarak,sonra arkadaşlarımız oldu,arkadaşlarımızı sevdik.
oyunlar oynadık, hayal dünyamız gelişti, kazanmayı ve kaybetmeyi öğrendik, birşeyler kazanmak için neleri riske edebileceğimizi öğrendik, ahlaki altyapımız oluşmaya başladı.
bir kızı/erkeği beğendik, hayatımıza aşk girdi, artık hiçbirşeyin eskisi gibi olmayacağını düşündük, sevmek uğruna neler yapabileceğimizi tecrübe ettik, hayatta verdiğimiz kadar alamayabileceğimizi, hayatın adil olmayabileceğini gördük.
okula gittik, çevremizde olan bitenlere anlam vermeye başladık, hayatın sadece oyun oynamakla geçmediğini, öğrenmenin ve çalışmanın gerekli olduğunu anladık, okumayı yazmayı öğrendik, insanların birbirine bu yolla bilgilerini aktarabileceğini farkettik, hesap yapmayı öğrendik, okulda öğrendiklerimizin aslında hayatta kullanmak için öğretildiğini anladık.
harçlık almaya başladık, sahiplenme duygumuz belirginleşti, harcama ve biriktirme arasında bir denge kurmayı öğrendik, sahip olmayı çok istediğimiz birşeyi istersek kendimiz alabileceğimizi farkettik.
tatil olunca bazen ara vermenin huzur getirdiğini öğrendik, aynı zamanda gerek okulu,gerek insanları özlemeyi öğrendik, bir yere, birşeylere aitlik duygusu oluşmaya başladı.
milli bayram olduğunda, ülkemizi sevmenin gerekliliğini öğrendik, aynı zamanda dünyada sadece bizim ülkemizin bulunmadığını, başka dilleri konuşan, bize hiç benzemeyen insanların da var olduğunu farkettik.
büyüklerimizden biri ölünce, ölümün insana ne kadar yakın olduğunu hissettik, dünyada sadece gördüğümüz şeyler dışında görünmeyen bir dünya olabileceğine, ölünce herkesin oraya gideceğine inandık, dinle tanıştık, doğru yaşarsak ödülle, kötü biri olarak yaşarsak cezayla karşılaşabileceğimize inandık, dünyada iyilerin ve kötülerin savaştığına ama en sonunda hep iyilerin kazanacağı inancı yerleşti.
haklı olduğumuzu düşündüğümüzde gerekirse kavga etmemiz gerektiğini, ağlamayan bebeğe meme verilmeyeceğini öğrendik. kavga ettikten sonra yaptığımız eylemlerin sonuçlarına katlanmak zorunda olduğumuzu gördük, bazen fiziksel şiddetin ikna etmekte ve ikna olmakta ne kadar etkili olduğunu anladık.
ilkokulu bitirdik, hayatta geçmemiz gereken aşamalar olduğunu gördük, yeni çevre edindik, büyüdüğümüzü hissettik.
ergenliğe girdik, vücudumuzda değişiklikler olmaya başladı, işlevlerini anladığımızı sandığımız organların çok daha değişik çalışabileceğini gördük, erkekler pornoyla, kızlar orkidle tanıştı, herkes bu değişikliklerden utandı, büyüklerine sormaya çekindi, dolayısıyla arkadaş çevresinin önemi son derece arttı, çünkü aynı değişiklikler onlarda da olduğundan tecrübeler paylaşıldı, yakın arkadaşların önemini anladık.aynı zamanda çocukken ettiğimiz/duyduğumuz küfürlerin anlamını öğrendik, küfür edince bunu gerçekleştirmenin söylemekten çok daha zor olduğunu anladık.
ergenlikte düşünmeyi de öğrendik, duygusal derinliğimiz oluştu, hayatla ilgili kafa patlatmaya başladık, neden, nasıl soruları içimizi kemirmeye başladı,gelecekten korkmayı ve kaygılanmayı tecrübe ettik. başarılı bir hayat hayal etmeye başladık, buna ulaşmak için nelerin gerektiğini bulma arayışlarına giriştik.
liseye geldik, asileştik iyice, zaman zaman ailemize ve okula kafa tuttuk, kendimizi kuralların dışında tutmaya çalıştık, diğer insanlara farklı olduğumuzu ispatlamak için yırtındık, arkadaşlarımızın dışındaki insanların söylediklerine pek aldırış etmedik, çünkü artık büyümüş ve kendi kararlarını verebilecek yaşa gelmiştik. bizden büyüklerin de o yollardan geçtiğini görmezden geldik. çevremize çok bağlandık, bu hayatımızın geri kalanının nasıl geçeceği konusunda ipuçları oluşturdu.
liseyi bitirdik, hayatımızdaki önemli yol ayrımlarından birine geldik: hayatımızın geri kalanında yaşamımızı nasıl ikame ettireceğimize karar vermek. meslek olarak ne yapacağımızı düşünmek zorunda kaldık. bazılarımız iş hayatına başladı, bazılarımız baba parası yemeyi kendine uygun görüp askerliği beklemeyi/ona bakacak bir koca bulmayı kendine uygun gördü, benim içinde olduğum gürüh ise seçtiğimiz mesleğin doğru olup olmadığını görmek için üniversiteye başladı.
üniversitede zihnen ve bedenen özgür olmayı gördük, yaptığımız eylemlerin kendi hayatımızı oluşturduğunu, yapmazsak bizden başka kimseye zararı olmayacağını öğrendik, kısacası sadece kendimiz ve sevdiklerimiz için yaşadığımızı öğrendik.
(bkz: gider bu)
edit: sözlükte güzel bir giri yazdıktan sonra güzel bir tepki alacağımı ümit edip, girinin en sevilmeyenler bölümüne girebileceğini öğrendim, bir allahın kulu da demez ki şurası olmamış diye, neye göre oylama yapıyosunuz anlamıyorum, sözlükten soğuttunuz insanı be..
oyunlar oynadık, hayal dünyamız gelişti, kazanmayı ve kaybetmeyi öğrendik, birşeyler kazanmak için neleri riske edebileceğimizi öğrendik, ahlaki altyapımız oluşmaya başladı.
bir kızı/erkeği beğendik, hayatımıza aşk girdi, artık hiçbirşeyin eskisi gibi olmayacağını düşündük, sevmek uğruna neler yapabileceğimizi tecrübe ettik, hayatta verdiğimiz kadar alamayabileceğimizi, hayatın adil olmayabileceğini gördük.
okula gittik, çevremizde olan bitenlere anlam vermeye başladık, hayatın sadece oyun oynamakla geçmediğini, öğrenmenin ve çalışmanın gerekli olduğunu anladık, okumayı yazmayı öğrendik, insanların birbirine bu yolla bilgilerini aktarabileceğini farkettik, hesap yapmayı öğrendik, okulda öğrendiklerimizin aslında hayatta kullanmak için öğretildiğini anladık.
harçlık almaya başladık, sahiplenme duygumuz belirginleşti, harcama ve biriktirme arasında bir denge kurmayı öğrendik, sahip olmayı çok istediğimiz birşeyi istersek kendimiz alabileceğimizi farkettik.
tatil olunca bazen ara vermenin huzur getirdiğini öğrendik, aynı zamanda gerek okulu,gerek insanları özlemeyi öğrendik, bir yere, birşeylere aitlik duygusu oluşmaya başladı.
milli bayram olduğunda, ülkemizi sevmenin gerekliliğini öğrendik, aynı zamanda dünyada sadece bizim ülkemizin bulunmadığını, başka dilleri konuşan, bize hiç benzemeyen insanların da var olduğunu farkettik.
büyüklerimizden biri ölünce, ölümün insana ne kadar yakın olduğunu hissettik, dünyada sadece gördüğümüz şeyler dışında görünmeyen bir dünya olabileceğine, ölünce herkesin oraya gideceğine inandık, dinle tanıştık, doğru yaşarsak ödülle, kötü biri olarak yaşarsak cezayla karşılaşabileceğimize inandık, dünyada iyilerin ve kötülerin savaştığına ama en sonunda hep iyilerin kazanacağı inancı yerleşti.
haklı olduğumuzu düşündüğümüzde gerekirse kavga etmemiz gerektiğini, ağlamayan bebeğe meme verilmeyeceğini öğrendik. kavga ettikten sonra yaptığımız eylemlerin sonuçlarına katlanmak zorunda olduğumuzu gördük, bazen fiziksel şiddetin ikna etmekte ve ikna olmakta ne kadar etkili olduğunu anladık.
ilkokulu bitirdik, hayatta geçmemiz gereken aşamalar olduğunu gördük, yeni çevre edindik, büyüdüğümüzü hissettik.
ergenliğe girdik, vücudumuzda değişiklikler olmaya başladı, işlevlerini anladığımızı sandığımız organların çok daha değişik çalışabileceğini gördük, erkekler pornoyla, kızlar orkidle tanıştı, herkes bu değişikliklerden utandı, büyüklerine sormaya çekindi, dolayısıyla arkadaş çevresinin önemi son derece arttı, çünkü aynı değişiklikler onlarda da olduğundan tecrübeler paylaşıldı, yakın arkadaşların önemini anladık.aynı zamanda çocukken ettiğimiz/duyduğumuz küfürlerin anlamını öğrendik, küfür edince bunu gerçekleştirmenin söylemekten çok daha zor olduğunu anladık.
ergenlikte düşünmeyi de öğrendik, duygusal derinliğimiz oluştu, hayatla ilgili kafa patlatmaya başladık, neden, nasıl soruları içimizi kemirmeye başladı,gelecekten korkmayı ve kaygılanmayı tecrübe ettik. başarılı bir hayat hayal etmeye başladık, buna ulaşmak için nelerin gerektiğini bulma arayışlarına giriştik.
liseye geldik, asileştik iyice, zaman zaman ailemize ve okula kafa tuttuk, kendimizi kuralların dışında tutmaya çalıştık, diğer insanlara farklı olduğumuzu ispatlamak için yırtındık, arkadaşlarımızın dışındaki insanların söylediklerine pek aldırış etmedik, çünkü artık büyümüş ve kendi kararlarını verebilecek yaşa gelmiştik. bizden büyüklerin de o yollardan geçtiğini görmezden geldik. çevremize çok bağlandık, bu hayatımızın geri kalanının nasıl geçeceği konusunda ipuçları oluşturdu.
liseyi bitirdik, hayatımızdaki önemli yol ayrımlarından birine geldik: hayatımızın geri kalanında yaşamımızı nasıl ikame ettireceğimize karar vermek. meslek olarak ne yapacağımızı düşünmek zorunda kaldık. bazılarımız iş hayatına başladı, bazılarımız baba parası yemeyi kendine uygun görüp askerliği beklemeyi/ona bakacak bir koca bulmayı kendine uygun gördü, benim içinde olduğum gürüh ise seçtiğimiz mesleğin doğru olup olmadığını görmek için üniversiteye başladı.
üniversitede zihnen ve bedenen özgür olmayı gördük, yaptığımız eylemlerin kendi hayatımızı oluşturduğunu, yapmazsak bizden başka kimseye zararı olmayacağını öğrendik, kısacası sadece kendimiz ve sevdiklerimiz için yaşadığımızı öğrendik.
(bkz: gider bu)
edit: sözlükte güzel bir giri yazdıktan sonra güzel bir tepki alacağımı ümit edip, girinin en sevilmeyenler bölümüne girebileceğini öğrendim, bir allahın kulu da demez ki şurası olmamış diye, neye göre oylama yapıyosunuz anlamıyorum, sözlükten soğuttunuz insanı be..