henry viii

ünlü tudor kralı. (bkz: henry the eighth)

ilginç biridir bence, anglikan kilisesini sırf anne boleyn ile evlenmek için kurduğu söylenir. o sırada evli olduğu koyu katolik ispanyol prensesinden ayrılabilmek için katolikliği karşısına almıştır. buna bakarak denebilir mi ki bu adam pek bir romantikmiş, hayır, zira kendisinin altı eşi olmuştur******, biri dışında hepsini ihanet nedeniyle öldürtmüştür. uğruna thomas moreu öldürüp katolik kilisesini reddettiği anne boleyn dahil.

gençliğinde çok enerjik, sportif bir insan olduğu söylenir. (bkz: prenses günlükleri serisi) başarılı bir tenis oyuncusudur söylenene göre. fakat yaşlılığına doğru iyice kilo almış olduğu portrelerinden rahatlıkla anlaşılabilir.

müzikle içli dışlı bir insandır, enstrüman (lavta olabilir) çalar ve beste yapar. elizabethin günlüğünde bahsettiği past times with good company de onun bestesi ve şiiridir. müziğin bu dönemde çok gelişmiş olması buna bağlıdır sanırım.

yaşlandığında gut hastalığına yakalanır, hastalık ilerledikçe yürüyememeye başlar, ve ayaklarında şişlikler, yaralarla ölür. birbirinden cani ve sert iki kıza sahiptir, gayet başarılı yöneticiler yetiştirmiştir ingiliz tahtı için.

tam bir köpek balığıdır. kan kokusuna bayılır.

kendi özel (!) ilişkilerinden ülkeyi yönetmeye nasıl fırsat bulduğunu merak ettiğim ingiltere kralı. kadın meraklısıdır ve bu merakı aşktan değil tamamen elde etme arzusundan gelmektedir, zira the other boleyn girl 'de de görebileceğimiz gibi mary boleyn daha henüz oğlunu doğurmuştur. anne boleyn'nin kendisiyle olması şartının 'mary ile bir daha konuşmamak' olması nedeniyle oğluna ve mary'ye arkasını dönüp yürümüştür. ayrıca kendisinin erkek evlat sahibi olma arzusuna rağmen anne'den olma kızı 1.elizabeth ingiltere'yi 45 yıl başarıyla yönetmiştir.

(bkz: nintendo wii) *

ingiliz tarihindeki en radikal kararları almış kraldır. tudor hanedanının en bilindiğidir aynı zamanda.

dönemde sikke ayarını bozmuş hükümdarlardan biridir.hollandalı bankerlere bol bol borçlanıp ayarı bozuk sikkelerle ödemeye kalkıştığında henry ye izmir marşı çalan baknkerlere kur farkı ödemek zorunda kalmıştır.
neye uğradığını şaşıran ingiliz ekonomisi duruma çare bulamamıştır.o dönemde kendini bilen bir iş adamı olan thomas gresham duruma önlem olarak cin fikirliliğini şöyle konuşturur.
ingiliz ihracatçıların dışarı sattıkları yünlerin bedeline el koyar.hollandalı bankerlerin alacakları yün ihracatından gelen sağlam para ile ödenir.buna karşılık ihracatçı tacirlere,yün bedeli piyasada kullanılan ayarı düşük sikkeyle ödenir.
akıllı adam insanı ipten döndürür.
bir tane aptal sarışın dostum olacağına, thomas gibi on düşmanım olsun yaşanır bu dünyada.

kadınla kızla yasadıgı yasak aşklar, her birini mendil gibi fırlatıp atması, koca göbeği, içkisi kumarı degil kör kalbin goremeyecegine bakmak gerekir; o zaman "uçkuruna düşkün adamlar da aşık olur… kadınlar da." ifadesinin en iyi örneklerindendir bu koca kral. “fornication under control of the king” -fuck- ı dilimize dolayan bu sözde uçkuruna düşkün kral: anne boleyn'e olan sevdasına laf etti diye en yakın dostunu kestirmis, hatunun uğruna dinden imandan çıkıp anglikan mezhebini kurmustur. zat-ı muhterem biri hariç tüm kraliçelerinin katili, bloody mary'nin öz be öz babasidir. defender of the faith diye bilinir.

75.000 kişiyi öldürtmüştür. en sevdiği ölüm yolu insanları suda kaynatarak öldürmekmiş.

affedersiniz de, itin teki. kendisinden sonra taht karıya kıza kalmıştır. oğlan oğlan diye bi yerlerini yırtan abimizin altı kere evlenmesine rağmen ölü yahut da gayri meşru erkek çocuklar dünyaya getirtmesi de kaderin cilvesi olmalı. her ne kadar, peşinde bir oğlan bırakmış da olsa, o da davara gitmiştir. bugün bilmemkacinci elizabeth kraliçe, kocası ise zavali bir prens olarak yanında arzı endam ediyor ve charles prensten başka bir unvana sahip olamıyorsa, biliniz ki işbu sebepten. kralın oğlu kral olur...kraliçenin oğluysa prens. leziz; ama böyle.

babası 7.henry' den sonra tudor hanedanına sahip 2.kraldır. 6 kez evlenmiştir. ingiltere' yi roma katolik kilisesinden ayırıp aglikan kilisesini kurmakla ünlüdür.
8. henry' nin hayatının film olan kısmında ise anne boleyn oldukça geniş yer tutar.
anne boleyn ' in yerini sağlama alması için erkek çocuk doğurması gerekiyormuş. henry' nin 1. karısını bırakıp da anne le evlenmesinin en büyük sebeplerinden biri buymuş. kralın erkek çocuğu bir türlü olmuyormus. sonuçta anne boleyn çocuk doğurabilmek için böyle bir ilişkiye girmiş. ancak kesinlik kazanmamamıs. sarayın ensest ilişki düşünmesinin sebebi, anne boleyn in düsük yapması ve çocugun ucube gibi çıkmasıymıs. hatta o sebepten cadılıkla bile suçlanmış...

ikinci karısıyla evlenmesi nedeniyle başeğmeyen thomas moore'u harcayan , a man for all reasons filmini izleyiniz, sonra hızını alamayıp thomas moore'un aleyhinde icraat eyleyen kişileri oyan kişidir.

henri di eyt olarak bahsi geçen insandır.bir yazı okumuştum kendisiyle ilgili ve çeşitli nedenlerle öldürdüğü ya da kenddiliğinden ölen eşlerini duyduğumda bayağı etkilenmiştim.6 eşi vardı yanılmıyorsam.
(bkz: 8 henry)

mavi sakal masalındaki kahramanın aslında 8. henry olduğuna dair iddialar vardır.

gerçek sekizinci henry dünyanın en çirkin erkeklerinden biriyken the tudors'da 8. henry'i canlandıran jonathan rhys meyers tam bir afet-i devrandır. insanı bakışlarıyla hipnotize eder jonathan 8. henry olduğu zamanlar.

duygusal hayatına bakarsak tam anlamıyla iğrenç herifin teki. ilk karısı aragonlu catherine'i ikinci ve en olaylı karısı anne boleyn'e aşık olduğu için boşayıp, sefaletle yavaş yavaş öldürüyor. ikinci karısı anne boleyn'e ise aşık olup uğruna katolik kilisesini karşısına alıp boşanma kavramını yaratıyor ancak bir kaç yıl sonra onun da zina suçlamasıyla kafasını kestiriyor.

bu sırada hırslı, hırçın ve dikkat çekici karısından sıkılıp itaatkar ve yumuşak başlı jane seymour'u gözüne kestiriyor. anne boleyn'in kafası kesildikten sonra onunla evleniyor ve uzun süredir beklediği erkek veliahta kavuşuyor. ancak jane seymour'a bu sebepten çok sevgi duyduğu söylense de onu da gereken tedaviyi sağlamadığı için doğum sonrası ölüme terkettiği de söyleniyor.

sırada dördüncü karısı anne de cleves var. onu da resimden görüp alıyor ama ilk tanışmalarında yaşadıkları tatsız bir olay sonrası bir türlü yıldızları barışmıyor, çirkin ve kaba olduğu gerekçesiyle altı ay sonra onu da boşuyor. anne akıllı davranarak kralın kızkardeşi ünvanını paşa paşa kabul ediyor ve böylece hayatını kurtarıyor.

bir sonraki kraliçemiz ise nerdeyse çocuk yaştaki catherine howard. anne boleyn'in kuzeni. kralı memnun etmeye çalışıyor ama gönlünü kendi yaşlarındaki genç bir saraylıya kaptırdığı ortaya çıkınca sonu kuzeniyle aynı oluyor.

ve son kraliçe katherine parr kralın ömrünün son demlerinde diğer kraliçelerle aynı akıbete uğrayıp hakkında isyan gerekçesiyle soruşturma açılıyor ama viii. henry'nin ömrü soruşturmaya yetmediğinden canını kurtarıyor.

bu işin temelinde tabii tahta erkek varis bırakmak yatıyor. nitekim bir süre sonra varis doğuramayan kraliçe derhal kralın gözünden düşüyor. ancak henry pek doğurgan bir adam değil ve muhtemelen kraliçelerin sürekli ölü çocuklar doğurmasında kan uyuşmazlığı probleminin de etkisi var.

bu kadınları keyfince kullanıp, gözünden düşünce de sürgüne ya da cellada yollayan henry'nin tek erkek veliahdı edward da genç yaşta veremden ölüyor ve tahta önce i mary nam-ı diğer kanlı mary sonrasında da i elizabeth çıkıyor. ve özellikle i. elizabeth dönemini düşünürsek, hem bir kadın hem de henry'nin en lanetle andığı karısı anne boleyn'den olma çocuğu elizabeth tarihte en çok iz bırakan çocuğu oluyor.

onun dışında zamanla artan paranoyaları ve korkusu sonucunda giderek daha zalim bir yönetici haline gelmiş, sayısız yakını ve sivil çeşitli işkencelerle öldürülmüştür. kızı kanlı mary de katolikliği korumak amacıyla benzer tavrı sergiler. ancak şu gerçek ki henry viii. altın çağ diye bilinen yükseliş dönemi için altyapıyı hazırlayan kişidir.

ayrıca tipinin the tudorstaki ya da the other boleyn girldeki haliyle alakası yok; çipil ve tombul bir adam. ilerleyen yaşta da kapanmayan bacak yaraları, ağır koku ve bağırsak sorunları hayatına eşlik ediyor. ömrünün sonunda yürümekte güçlük çekerek, ızdıraplı bir son yaşıyor.