başkasının kapısını kırıp içeri ilk girenle mi yoksa kapısını ilk kilitleyenle mi başlamıştır?
paylaşmakla uğraşmayıp, toprakla gökyüzü arasındaki bu uçsuz dünya'da, kendimize ait küçük dünyalar yaratarak ve dahi onlara sahip olarak bir hayat kurmayı; bu hayatı, en doğru ve gelişmiş hayat olarak önümüze koyanları; itirazsız itaatimizi ve küçük dünyalarımızın tapularını kırmızı kurdelelerle bağlamalarımızı bilmem nasıl açıklasak? açıklamak için nerelere gitsek, hangi zamana, hangi sosyal hayvana baksak? herkese yetecek kadar ev varken, herkese yetecek kadar su varken, bazılarımızın evsiz, bazılarımızın susuz; en nihayetinde kalpsiz ve vicdansız kalışımızı neye yorsak? kafamızı neye vursak? ait mi bize bu apartman, bu otomobil kaskosu, bu evladiyelik ömür, bu dört başı mamur gök kubbe, su faturası?
dünya bize bir şey vermiyor oysa biz ondan hep alıyoruz. ormanını paylaşıyor, ağacını söküyoruz bağrından; çileğini sunuyor, reçelini satıyoruz; dağını ortak ediyor, kayak tesisi kurup bilet kesiyoruz. dünyalar içre başka bir dünya kurmuşuz, gelişmişiz kimimiz, kimimiz gelişmemişiz o "gelişen" nazarında. normalimiz var, anormalimiz var. deliyiz ve akıllıyız. landlord, sevgili, abone ve kullanıcıyız. iyi insanlar ediyoruz, kötü insanlar yaratıyoruz. mallarımız var, ticaretimiz olmuş, dünya bir seyirlik sahneyken, ağız salyalarımıza pazar olmuş. mal olmuş, sınırdan sınıra. bize havasını açmış, alanı olmaz diye boşvermişiz. suç ve suçlular olmuş, kurallar varmış, hapishaneler türemiş.
hâlâ kafamız almamış:
hırsızlık, bir mal söylemidir. mal sahibinin belagatı ve dolayısıyla yanlı bir etiketidir. delinin, anormalin, gelişmemişin türevi, dünya'nın sözde iblisidir. almak-vermekten başka sözlüğü olmayanların, sınırlı düşünce gücüdür hırsızlık. maldan doğar, sahiplenmeden doğar. kaba bir paylaşım, dünya'nın çileğinden kaybedilen hakkın talep edilmesidir.
o çiti toprağın etrafına ilk kim çektiyse, tarih onu bulup getirsin, çıkarsın karşımıza. ilk hırsızlık, zira, ilk mülkle başlamıştır.
ursula k le guin,
the dispossessed* kitabında şöyle buyurur: "bir hırsız yaratmak için bir sahip yaratın; suç yaratmak istiyorsanız yasalar koyun."