humza yousaf

i̇skoçyanın pakistan asıllı ilk müslüman başbakanı.

129 üyeli parlamentoda 71 kişinin oyunu alıp, başbakan seçilen humza, bute house daki ilk gecesinde ramazan saadetini, ailesi ile birlikte iftarını açarak yaşamış.

yousaf, i̇skoçlara bağımsızlığı getirip, abye girme gibi bir hayale sahip. özgürlükçü düşünceleri ile dikkat çekiyor. charlesın hindu bir başbakan sonrası, göreve gelen müslüman başbakanı dünyada dengelerin değiştiğine dair güzel sinyal.

ingiltere'den sonra iskoçya'da da muhafazakar hükümetin başına müslüman birer göçmen getirildi. buralarda müslümanların nüfusa oranı yüzde 4 - 5 civarında. onların da büyük çoğunluğu oy hakkı olmayan göçmenler.

biri olsa hadi tesadüf, şans mans de geç. burda bariz bir politik tercih olduğu ortada. zaten bunun yolunu ufak ufak müslüman belediye başkanlarıyla döşemeye başlamışlardı. postmodern dönemin "kapsayıcılık" masalları bu şekilde ete kemiğe bürünüyor. demokrasi desen olayın demokrasiyle hiç alakası yok. zira bu iki elemanın ikisi de "sert" muhafazakarlar. misal ingiltere başbakanı rishi sunak ilk iş olarak göçmenlere savaş açtı.

emperyalizm dediğimiz şey imparatorluğun başka bir çeşidi. imparatorluklar egemenliğini toprak temelli olarak görür ve yürütür. emperyalizm ise ekonomik, siyasal ve kültürel temellere dayandırır. 11 eylül sonrası müslümanların çoğunlukta olduğu ülkelerde müslüman kardeşleri iktidara getirerek yol almaya çalıştılar ama müslüman kardeşler ellerinde patladı. şimdi sanırım daha sembolik olan bu yöntemle yol almaya çalışıyorlar.

bence bu da ellerinde patlar, sonuçta din üzerinden yapılmaya çalışılan toplum mühendislikleri şimdiye kadar her zaman elde patlamıştır. şimdi niye farklı olsun? iskoçya'da müslüman pakistanlıyı başbakan yapmak kolay, pakistan'da hristiyan biri başbakan yapılabildiği zaman yeniden konuşabiliriz.

iskoçları idare edecekmiş.
yine ingilizler orta vadeli politik hesap peşindeler galiba çünkü, ingiltere ye rağmen seçilmesi zor olan siyasetçiydi.