isimsiz bazı sanatçıların, ki bahsedilen sanatın herhangi bir dalı olabilir, eserlerine isim vermek istemediklerinde, veremediklerinde ya da belki öldükten sonra bulunan ve ismi olmayan eserlerinde görülen bir 'isimdir'.hatta bazı sanatçılar bu isimleri isimsiz 1,isimsiz 2 vb. şeklinde de kullanırlar.sanırım en çok örneğine soyut çalışmalarda rastlanır ki burada amaç,eserin isimle kazanması ihtimali olan anlamdan kurtulmaktır.
isimsiz
bir kuş var, siyah
aydınlık bir gökyüzü
güneş var, bahar var
kanat çırpıyor kuş
kuş kör,oraya buraya
çarpıp duruyor
boşlukta uçuyor kuş
ama yine de çarpıp duruyor
kaygısı yok
nesi var bilmiyor
kendi var mı bilmiyor
uçuyor ama onu da bilmiyor
ben görüyorum sadece
ve düşünüyorum uçtuğunu
uçmak kavramı altına sokuyorum onu
siyah diyorum ona
kuş diyorum, var diyorum
tepki vermiyor
artık uçtuğundan da emin değilim
çünkü kelimelerle düşünüp
kelimelerle konuşuyorum
peki o, o da kelimelerden mi ibaret?
siyah nedir onun için?
kuş nasıl bir şeydir?
ben, sen, o?
biz, siz, onlar?
kapıyorum ışıkları
birden tersine dönüyor herşey
beyaz bir kuş var
simsiyah bir gökyüzünde
hava kapalımı bilmiyorum
görmüyorum çünkü
belki kör oluyorum
ama kuş var
beyaz bir kuş
görüyorum ben onu
karanlığın içinde görüyorum
izliyorum,takip ediyorum hareketlerini
yazılar yazıyor havada
bilmediği kelimelere göre uçuyor
'savaş' diyor, 'yakında' diyor
'yanıbaşımızda,içimizde'
içime aldım ben onu
savaş da içimde beyaz kuş da
siyah kuş da orada
bir siyah kuş çıkıyor
bir beyaz kuş, bir de savaş
'çağrışım' diyor siyah kuş
'benden tek istediğin bu'
hayır, hayır, hiçbirşey istemiyorum
istemiyorum çağrışım falan
serbest, faşist, dogmatik, saplantılı
anlam istemiyorum
düz yazmak istemiyorum
soldan sağa ya da sağdan sola olmasın
okunmasın yazdıklarım, istemiyorum............
aydınlık bir gökyüzü
güneş var, bahar var
kanat çırpıyor kuş
kuş kör,oraya buraya
çarpıp duruyor
boşlukta uçuyor kuş
ama yine de çarpıp duruyor
kaygısı yok
nesi var bilmiyor
kendi var mı bilmiyor
uçuyor ama onu da bilmiyor
ben görüyorum sadece
ve düşünüyorum uçtuğunu
uçmak kavramı altına sokuyorum onu
siyah diyorum ona
kuş diyorum, var diyorum
tepki vermiyor
artık uçtuğundan da emin değilim
çünkü kelimelerle düşünüp
kelimelerle konuşuyorum
peki o, o da kelimelerden mi ibaret?
siyah nedir onun için?
kuş nasıl bir şeydir?
ben, sen, o?
biz, siz, onlar?
kapıyorum ışıkları
birden tersine dönüyor herşey
beyaz bir kuş var
simsiyah bir gökyüzünde
hava kapalımı bilmiyorum
görmüyorum çünkü
belki kör oluyorum
ama kuş var
beyaz bir kuş
görüyorum ben onu
karanlığın içinde görüyorum
izliyorum,takip ediyorum hareketlerini
yazılar yazıyor havada
bilmediği kelimelere göre uçuyor
'savaş' diyor, 'yakında' diyor
'yanıbaşımızda,içimizde'
içime aldım ben onu
savaş da içimde beyaz kuş da
siyah kuş da orada
bir siyah kuş çıkıyor
bir beyaz kuş, bir de savaş
'çağrışım' diyor siyah kuş
'benden tek istediğin bu'
hayır, hayır, hiçbirşey istemiyorum
istemiyorum çağrışım falan
serbest, faşist, dogmatik, saplantılı
anlam istemiyorum
düz yazmak istemiyorum
soldan sağa ya da sağdan sola olmasın
okunmasın yazdıklarım, istemiyorum............
(bkz: nameless)
herhangi bir programda ilk oluşturulan ve isim verilmeyen dosyaya verilen ad.
(bkz: untitled)
(bkz: untitled)
bir uğur özakıncı şiiri. şöyle ki;
en azından bir kısmı.
...
9
diyalektik ve tarihsel materyalizmdiye bir şeyler vardı
hani o ukraynalı pos bıyıklı çelik bakışlı adamın yazdığı
hani o sonradan acımasız bir katile çıkmıştı ya adı
kompartıman kompartıman ölüme göndermiş ya eski yoldaşlarını
annem namaz kılıyordu oturma odası ile yatak odasının arasındaki salondaydı
ben masadaydım gözlerimde o adamın yazdığı kitabın son sayfası
hatırlamıyorum şimdi avuçlarımı nasıl iki yumruk yaptığımı
allah yok diye bağırdığımı biliyorum bir tek avaz avaz
bir de annemin bir mitralyöz gibi yanağımda patlayan tokatlarını
sonra araya yağmur girmişti de kurtarmıştım kulaklarımı
bir kavganın arasına yağmur nasıl girer anlamazsınız
nicel birikimin nitel patlamaya dönüştüğü bir andı sizin anlayacağınız
siz yağmurdan genellikle kaçarsınız ya da kara kara şemsiyeler açarsınız
ben yağmurda ağlardım görmesinler diye gözyaşlarımı
ne çok olmuş anasını satayım
ne cok olmus serçelerle konuşmayalı..
...
14
türkiye cumhuriyeti anayasasını tağgir tebdil ve ilga
yani türk ceza kanununun yüz kırk altıya birinci maddesi uyarınca
iplere çekilirdi çocukluğum siz ip atlarken rüyalarınızda
annemin gözyaşı toprağa düşmeden kırılmış olurdu boynum
boynumun sesi çıtırdak bir çerezin ağzınızda yankılanan sesiydi
akciğerlerimi bir ana rahmihi parçalar gibi parçalardı soluğum
soluğumla bütün şafakları havaya uçururdum
ertesi günkü gazetelerde siz bunları okumazdınız
okusanız bile siz bunları hiç böyle anlamazdınız
mesela mendilinize ihtiyaç duyardım bazen çağırırdım sizi duymazdınız
görmezdiniz çünkü bilmezdiniz çünkü duymazdınız çünkü sağırdınız
yürüdüğüm yollar boyunca omuzlarımda taşıdım sizi
omuzlarımda taşıdım anasını satayım
ne kadar da ağırdınız..
...
26
ne zaman unuttum ağlamayı
ağlamak çoğu zaman varolmaktı
sizden ılık bir güneydoğu akşamının
maviliğindeki derinliği istemiştim
sizden yaralı bir kurt gibi
acıyla uluduğum yangınların ortalarında
beni kalbinizin en derin yerlerinde saklamanızı istemiştim
sizden ellerinizi istemiştim
avuçlarınızın içinde size bakarken bütün insanlığa bakmayı
sizden sözcükleri toplayıp çıkararak anlatamadığım herşeyi
kalbimin atışlarından anlamanızı
sizden gözyaşlarınızı istemiştim
gözyaşlarınızda yüzme bilmeyen bir çocuk gibi boğulmayı
hep bir başka hayata ertelediniz anasını satayım
oysa bu benim son hayatımdı..
en azından bir kısmı.
...
9
diyalektik ve tarihsel materyalizmdiye bir şeyler vardı
hani o ukraynalı pos bıyıklı çelik bakışlı adamın yazdığı
hani o sonradan acımasız bir katile çıkmıştı ya adı
kompartıman kompartıman ölüme göndermiş ya eski yoldaşlarını
annem namaz kılıyordu oturma odası ile yatak odasının arasındaki salondaydı
ben masadaydım gözlerimde o adamın yazdığı kitabın son sayfası
hatırlamıyorum şimdi avuçlarımı nasıl iki yumruk yaptığımı
allah yok diye bağırdığımı biliyorum bir tek avaz avaz
bir de annemin bir mitralyöz gibi yanağımda patlayan tokatlarını
sonra araya yağmur girmişti de kurtarmıştım kulaklarımı
bir kavganın arasına yağmur nasıl girer anlamazsınız
nicel birikimin nitel patlamaya dönüştüğü bir andı sizin anlayacağınız
siz yağmurdan genellikle kaçarsınız ya da kara kara şemsiyeler açarsınız
ben yağmurda ağlardım görmesinler diye gözyaşlarımı
ne çok olmuş anasını satayım
ne cok olmus serçelerle konuşmayalı..
...
14
türkiye cumhuriyeti anayasasını tağgir tebdil ve ilga
yani türk ceza kanununun yüz kırk altıya birinci maddesi uyarınca
iplere çekilirdi çocukluğum siz ip atlarken rüyalarınızda
annemin gözyaşı toprağa düşmeden kırılmış olurdu boynum
boynumun sesi çıtırdak bir çerezin ağzınızda yankılanan sesiydi
akciğerlerimi bir ana rahmihi parçalar gibi parçalardı soluğum
soluğumla bütün şafakları havaya uçururdum
ertesi günkü gazetelerde siz bunları okumazdınız
okusanız bile siz bunları hiç böyle anlamazdınız
mesela mendilinize ihtiyaç duyardım bazen çağırırdım sizi duymazdınız
görmezdiniz çünkü bilmezdiniz çünkü duymazdınız çünkü sağırdınız
yürüdüğüm yollar boyunca omuzlarımda taşıdım sizi
omuzlarımda taşıdım anasını satayım
ne kadar da ağırdınız..
...
26
ne zaman unuttum ağlamayı
ağlamak çoğu zaman varolmaktı
sizden ılık bir güneydoğu akşamının
maviliğindeki derinliği istemiştim
sizden yaralı bir kurt gibi
acıyla uluduğum yangınların ortalarında
beni kalbinizin en derin yerlerinde saklamanızı istemiştim
sizden ellerinizi istemiştim
avuçlarınızın içinde size bakarken bütün insanlığa bakmayı
sizden sözcükleri toplayıp çıkararak anlatamadığım herşeyi
kalbimin atışlarından anlamanızı
sizden gözyaşlarınızı istemiştim
gözyaşlarınızda yüzme bilmeyen bir çocuk gibi boğulmayı
hep bir başka hayata ertelediniz anasını satayım
oysa bu benim son hayatımdı..

#2479309 ·
· 90
özdemir asaf şiiri.
biri sana sorarsa
sana, beni sorarsa;
gitti, der misin?
gittiğimi söyler misin?
gidiyorum ben sana
benimle gider misin?
biri sana sorarsa
sana, beni sorarsa;
gitti, der misin?
gittiğimi söyler misin?
gidiyorum ben sana
benimle gider misin?
12. uluslararası istanbul bienali'nin ismidir.
'isimsiz (12. istanbul bienali), 2011'
ayrıntılı bilgi için buyrunuz..
http://www.iksv.org/bienal/bienal.asp?cid=105
'isimsiz (12. istanbul bienali), 2011'
ayrıntılı bilgi için buyrunuz..
http://www.iksv.org/bienal/bienal.asp?cid=105

#7657849 ·
· 92
bir ege aydan şiiri.
anlatabilseydim eğer
ateş çalmanın heyecanını (bire bir),
belki de gerek kalmazdı sözcüklere;
kalmazdı,
çünkü konuşmazdık.
gözünde durduğumda (şimdiki gibi işte)
sen anlardın...
ben anlatmak zorunda kalmazdım.
anlatabilseydim eğer
ateş çalmanın heyecanını (bire bir),
belki de gerek kalmazdı sözcüklere;
kalmazdı,
çünkü konuşmazdık.
gözünde durduğumda (şimdiki gibi işte)
sen anlardın...
ben anlatmak zorunda kalmazdım.

#7657850 ·
· 91
mesneti yok ki, ismi olsun. vatanı yok ki topragı olsun.

#10123367 ·
· 91
mehmet topal'ın eşi selda topal'ın çıkardığı şiir kitabı.

#12039300 ·
· 75
i̇bb şehir tiyatrolarının yeni oyunu i̇simsiz, yılbaşı gecesi kutlama için bir araya gelmiş bir ailenin başından geçen geceyi, insanların birbirini olduğu gibi kabul etmemesi üzerinden anlatıyor. bu bakış acısıyla evin ahırında yaşayan hayvanlar tarafından da insanların bu durumu eleştiriliyor. özgür kaymak tanıkın yazıp yönettiği oyun 6-9 şubat 2014 tarihleri arasında üsküdar kerem yılmazer sahnesinde
oyunda; berrin akdeniz zoga, can alibeyoğlu, caner çandarlı, ceren hacımuratoğlu, defne gürmen üstün, mert aykul, pınar aygün, selin i̇şcan, seza güneş, zeynep göktay dilbaz, selin i̇şcan rol alıyor.

#13591220 ·
· 341
isim olarak alınamayan kelime. soy isim olurmuş.