akp'nin kendisine rahat rahat kullanabileceği bir fon oluşturabilmek için yapmayı planladığı uygulama.
bakmayın siz ser verip, sır vermediklerine. amaç, halkı devlete muhtaç edecek bir yöntem geliştirmek. güya işsizlik fonunun kullanımını yaygınlaştıracaklar. şu an işsizlik fonunda biriken para,
akp iktidarı tarafından çarçur edilmese zaten halihazırda 20 yıldan uzun süre tüm işsiz kalanların ihtiyacını karşılayabilecek kadar çok. oysa
akp bu fonu amacına uygun kullanmak yerine, babasının malıymış gibi hazineye aktarıyor.
[sözüm gerçekten ihtiyaç sahibi olup, muhtelif nedenlerle çaresiz duruma düşmüş insanları kapsamıyor. onlara canım kurban. kendilerine yönelik yapılan yardımlarda her zaman varım. alttaki paragrafta bahsettiğim kişiler parantez dışında kalanlardır.]
hazineye aktarıyor çünkü, üretmeden tüketen ve toplumun asalağı olan oy depolarına, bu ve benzeri fonlardan 'yardım adı altında' seçim rüşveti veriyor. kömür, makarna, bulgur, çekyat, çamaşır makinesi v.s. dağıtıyor. bu yalaka asalaklar da üstlerine düşeni yapıp, her seçim döneminde
akp'ye oy veriyor.
ben bir sürü gariban ve gerçek ihtiyaç sahibi tanıyorum. evet, bizzat onların arasında yaşadığımdan tanıyorum kendilerini. annemden, bu insanların çocuklarının her gün ekmeğe salça sürüp yedikleri için şikayet ettiklerini duyuyorum. buna rağmen o kadar gururlular ki, kesinlikle yardım kabul etmiyorlar. kimseye çaktırmadan kapılarının önüne erzak bırakıp, kaçtığım oluyor. bu insanlar benim insanım işte. kadını el işi yapıp ev ekonomisine destek sağlama peşinde, erkeği boğazından kesip, çocuklarına bakmak gayretinde.
benim kastettiğim de böyle gerçek ihtiyaç sahiplerine yapılan yardımlar değil. bu insanlar zaten hayatlarını idame ettirebilmek için ellerinden geleni yapıyor. beni delirten ise, "rızkını allah verir" diye sorumsuzca 10 tane çocuk yapıp, sonra da "devlet bize baksın" diye sırtını devlete, daha doğrusu bizim ödediğimiz vergilere dayayan asalakların bu tutumu. işte
akp'nin yoğun seçmeni de bu kitle. cahil, mantıksız, düşüncesiz, kaba, kendisinden başkasını düşünmeyen, çıkarcı, zayıf karakterli, düşük profilli.
biz bunları eleştirdik mi, bunları sömüren siyasi erk hemen çıkıp "bak size cahil diyorlar, bunlar elit geçinen ve sizi küçümseyen insanlar" diyerek bizi hedef gösteriyor. yalan mı söylüyoruz sanki bunları tenkit ederken? haksız mıyız? ama biz azınlıkta kaldığımız için sorun yaşıyoruz. haklıyken, haksız duruma düşüyoruz. doğruyu savunuyorken, yanlışları söyleyenlerin çoğunluk olması nedeniyle doğrularımız kabul edilmiyor.
pekiyi ne alakası var bunlarla
kıdem tazminatının kaldırılmasının diyenler olabilir. söyleyeyim. ben harıl harıl çalışıp, kıdem tazminatı alıp, emekli olunca bir ev sahibi olma hayalleri kuruyorum. iktidar benim kıdem tazminatı hakkımı elimden alıp, hiçbir katkısı olmayan asalaklara sırf kendilerine oy veriyor diye veremez. ve-re-mez!
yeter artık ya! kimin hakkını, kime veriyorsun? ben çalışıp, alnımın teriyle kazanıyorum, hak ediyorum. vergimi de kuruşu kuruşuna bordromdan ödüyorum. daha ne istiyorsun benden sayın iktidar? canımı mı? onu da vereceğim elbet ama sana değil, sana hakkımı yedirmemek için edeceğim mücadele uğruna vereceğim. sevdiklerim için...