magandalar, görgüsüzler, serseriler için kullanılan argo sözcük. tikkynin bir değişik hali
kıro

#70808 ·
· 237
aslında eski türkçede zarif anlamına gelen ama zamanla mutasyona uğrayıp bu hale gelmiş kelime
cro magnon (kıromonyon) kelimesinden gelmiştir. bu insan tipi 90.000 yıl önce yaşamış neandertal insan tipinin yerini almıştır. 30.000 yıl önce yerini homo sapiens'e bırakmıştır. 1600 cc.'lik kafatası hacmi, günümüz insanının ortalamasından fazladır. kafatasında kalın kaş çıkıntıları vardır ve arka kısımda, neandertal adamının ve homo erectus'un karakteristik özelliği olan kemiksi çıkıntı bulunmaktadır. günümüzde ilkel insan anlamında kullanılır.
(bkz: kıroyum ama para bende)

#260558 ·
· 225
toplum içindeki cahillik ve özentilik kavramlarının simgesidir.kıro denen kavram bugün yozlaşan toplumun en iyi örneklerinden biridir.eğer bir toplum kırolaşıyorsa benliğini yitiriyor demektir.
kıroluk cahillikten gelir,çünkü cahil insan her şeyden önce görmemiş,bilmemiş,öğrenmemiş insandır.nerde nasıl davranacağını,nerde ne söyleyeceğini bilmeyen insandır.
kıroluk özentilikten gelir,çünkü insan güzel yaşama,zevk-i sefaya özenir.her gün "hip-hop yapan zencilerin muhteşem süper yaşamları" adlı belgeselleri izlesek biz de gider takarız boynumuza 4 metrelik altın zincirleri,geçiririz altımıza eşofmanları "yeah yeah" diye bağırırız sokaklarda.
kıroluğun temelleri esasen yıllarca içinde birikmiş ve yapılamayan bazı şeylerin dışa vurumu ve hayatı deli dolu yaşama isteğidir.yıllarca anadolunun bağrında yaşamış gençlerin büyük şehirlere gelince aldıkları gazla gösterdikleri özentilik duygusunun cahillikle birleşerek karakter oluşturmasıdır.ilk başlangıç safhası trenden inip şehre "sen mi büyüksün ben mi büyük" çekmektir.daha sonra elde bavulla iş aramalara girişilir.bulunan iş genelde ancak karın doyurabildiği için genç insan arayışlara girer.bakar topluma şöyle bir kenardan:millet hayatını yaşıyor,karısıyla kızıyla geziyor tozuyor.o ise boktan bir işte çalışarak anca karın doyuruyor.o halde "benim neyim eksik" diyen genç kendini verir sokaklara.biraz çakal ve sözünü geçirenler kıro olur,ezilenler de serseri olur.
her ne kadar kıroyu modelleyemesek de bir kıro 100 metre ilerden kendini belli eder.geldiği yeri,kültürü sözlerinden anlayabilirsiniz.yaptığı hareketlerden içindeki eziklik duygusunu bastırma hissini görebilirsiniz.giyimiyle kuşamıyla toplum içinde rahatlıkla fark edilebilir.kendine has uslubü,raconu vardır.delikanlı adamdır bi kere kıro her şeyden evvel(tabi aralarında pezevenk olanları vardır o ayrı)
sözüm sana türk toplumu.yıllardır kıroyu başka tanıttın.onu bir öcü gibi gösterdin.ama unutma:kıro da olsa insan insandır.
kıroluk cahillikten gelir,çünkü cahil insan her şeyden önce görmemiş,bilmemiş,öğrenmemiş insandır.nerde nasıl davranacağını,nerde ne söyleyeceğini bilmeyen insandır.
kıroluk özentilikten gelir,çünkü insan güzel yaşama,zevk-i sefaya özenir.her gün "hip-hop yapan zencilerin muhteşem süper yaşamları" adlı belgeselleri izlesek biz de gider takarız boynumuza 4 metrelik altın zincirleri,geçiririz altımıza eşofmanları "yeah yeah" diye bağırırız sokaklarda.
kıroluğun temelleri esasen yıllarca içinde birikmiş ve yapılamayan bazı şeylerin dışa vurumu ve hayatı deli dolu yaşama isteğidir.yıllarca anadolunun bağrında yaşamış gençlerin büyük şehirlere gelince aldıkları gazla gösterdikleri özentilik duygusunun cahillikle birleşerek karakter oluşturmasıdır.ilk başlangıç safhası trenden inip şehre "sen mi büyüksün ben mi büyük" çekmektir.daha sonra elde bavulla iş aramalara girişilir.bulunan iş genelde ancak karın doyurabildiği için genç insan arayışlara girer.bakar topluma şöyle bir kenardan:millet hayatını yaşıyor,karısıyla kızıyla geziyor tozuyor.o ise boktan bir işte çalışarak anca karın doyuruyor.o halde "benim neyim eksik" diyen genç kendini verir sokaklara.biraz çakal ve sözünü geçirenler kıro olur,ezilenler de serseri olur.
her ne kadar kıroyu modelleyemesek de bir kıro 100 metre ilerden kendini belli eder.geldiği yeri,kültürü sözlerinden anlayabilirsiniz.yaptığı hareketlerden içindeki eziklik duygusunu bastırma hissini görebilirsiniz.giyimiyle kuşamıyla toplum içinde rahatlıkla fark edilebilir.kendine has uslubü,raconu vardır.delikanlı adamdır bi kere kıro her şeyden evvel(tabi aralarında pezevenk olanları vardır o ayrı)
sözüm sana türk toplumu.yıllardır kıroyu başka tanıttın.onu bir öcü gibi gösterdin.ama unutma:kıro da olsa insan insandır.

#1041353 ·
· 227
kürtlerin erkek çocuklarına verdikleri isimdir ve bundan türeyerek türklerin kürtleri aşağılamak için görgüsüz, cahil ve pis insanları tanımlamakta kullandıkları kelimedir. dolayısıyla günlük dile yerleşmiş, asıl anlamından çıkmış bir hakaret kelimesi olur kendileri.

#1186575 ·
· 232
ortaokul yılları, ergenliğin doruklarına ulaştığımız, günün neredeyse yarısını ayna karşısında geçirdiğimiz zamanlar. bir kıro lafıdır ki yapışmış dilimize her cümlenin başında kıro, her cümlenin sonunda kıro.
''naber kıro''
''tabi lan kıro ne sandın''
''vay kıro vay''
''sinemaya gelmiyomusun kırro''
''kırosun kızım sen''
velhasıl kıroyla yatıp kıroyla kalkıyoruz. gene böyle bir diyaloğun ortasında dayım araya girdi.
''sen kıro diyerek doğuluları aşağıladığının farkında mısın?'' dedi.
ben de boş durmadım tabi, son derece gelişmiş beyin kıvrımlarım arasından şu cümleyi itinayla çıkardım.
'' ne alaka dayı yeaaa, saçmalamaaa''
dayım o zaman belki büyük bir hata yaparak neden böyle dediğini açıklamamış, ben de ne olduğunu merak edip araştırmamıştım. onun yerine blue jean adlı dergide (hey girl de olabilir) ricky martin yazı dizisinin son bölümünü okumak üzere ortamı terk etmiştim. ben ve saz arkadaşlarım bir süre daha bu kıro lafıyla ve onu simgeleyen yurdumun yumurta topuklu ayakkabılı, bağrı açık beyaz gömlekli, beyaz çoraplı delikanlılarıyla eğlendik, aşağıladık. olduk olmadık yerlere kıro lafını sokuşturmaya devam ettik.
köşe başında arabasında portakal satan, şiveli konuşan, ayakkabılarının arkalarına basan portakalcı
kıroydu, işini yaparken türkü çığıran, arada gelen geçen kadınları kesen ve bazen de laf atan inşaat
işçisi kıroydu. okul görevlimiz, pek sevdiğimiz x abi iyi adamdı ama araba koltuklarına serdiği karpuz desenli örtüleriyle ve kaputundaki ibrahim tatlıses kasetleriyle kıroydu. bizler son moda ayakkabıları hey girl dergisinden takip ederken, onlar ancak şalvardan pileli kumaş pantolona terfi edebilmişlerdi. gençlik tarkandan saçlarını jöleleyip havaya dikmeyi öğrenmişken, onlar hala briyantinli saçlarını yan taramaya devam ediyorlardı.
bu adamların en belirgin ortak özellikleri bize benzememeleriydi. ''biz ve onlar'' vardı.
ve bu adamların bir diğer ortak noktaları da, farkında olmadan egomuzu pompalamaları ve bize kendimizi iyi hissettirmeleriydi. zira onlar kötüyken, biz iyiydik, onlar taşralı biz şehirliydik (ve tabi şehirli olmak süper bir şeydi, hepimiz çılgın bedişlerdik ve hepimizin evi hollywooddaydı). onlar horgörülmeyi hak eden, toplum huzurunu bozan ayrık otlarıydı, bizler ise orta sınıf toplum sevgilileri olacaktık. onlar kaybedenlerdi ve bizler içten içe kaybedenlerden olmadığımız için seviniyorduk.
tabi zaman geçti, büyüdük,ve anladık ki kıt aklımızla amdan götten tespitler yapıyormuşuz.
çocuklara has kindarlığımızla açık açık insanları hor görüp aşağılıyor, üstelik bunu yaparken de anlamını hiç bilmediğimiz bir kelimeyi oldukça yanlış bir şekilde kullanıyormuşuz.
bu lafın özellikle doğulu pek çok insanı incittiğini öğrendik.
şekilciliğin kötü bir şey olduğunu öğrendik, anlamını bilmediğimiz kelimeleri kullanmamak gerektiğini öğrendik. bazı lafların bazı derin yaralar açtığını öğrendik. ve insanın çocukken her türlü şuursuzluğu yapabileceğini ama büyüdüğünde bunu yapmaya hakkı kalmadığını öğrendik.
sonuçta kıro anlamını bilen bilmeyen herkesin kullandığı, korkunç bir hakaret haline gelmiştir. tedavülden kaldırılasıdır.
''naber kıro''
''tabi lan kıro ne sandın''
''vay kıro vay''
''sinemaya gelmiyomusun kırro''
''kırosun kızım sen''
velhasıl kıroyla yatıp kıroyla kalkıyoruz. gene böyle bir diyaloğun ortasında dayım araya girdi.
''sen kıro diyerek doğuluları aşağıladığının farkında mısın?'' dedi.
ben de boş durmadım tabi, son derece gelişmiş beyin kıvrımlarım arasından şu cümleyi itinayla çıkardım.
'' ne alaka dayı yeaaa, saçmalamaaa''
dayım o zaman belki büyük bir hata yaparak neden böyle dediğini açıklamamış, ben de ne olduğunu merak edip araştırmamıştım. onun yerine blue jean adlı dergide (hey girl de olabilir) ricky martin yazı dizisinin son bölümünü okumak üzere ortamı terk etmiştim. ben ve saz arkadaşlarım bir süre daha bu kıro lafıyla ve onu simgeleyen yurdumun yumurta topuklu ayakkabılı, bağrı açık beyaz gömlekli, beyaz çoraplı delikanlılarıyla eğlendik, aşağıladık. olduk olmadık yerlere kıro lafını sokuşturmaya devam ettik.
köşe başında arabasında portakal satan, şiveli konuşan, ayakkabılarının arkalarına basan portakalcı
kıroydu, işini yaparken türkü çığıran, arada gelen geçen kadınları kesen ve bazen de laf atan inşaat
işçisi kıroydu. okul görevlimiz, pek sevdiğimiz x abi iyi adamdı ama araba koltuklarına serdiği karpuz desenli örtüleriyle ve kaputundaki ibrahim tatlıses kasetleriyle kıroydu. bizler son moda ayakkabıları hey girl dergisinden takip ederken, onlar ancak şalvardan pileli kumaş pantolona terfi edebilmişlerdi. gençlik tarkandan saçlarını jöleleyip havaya dikmeyi öğrenmişken, onlar hala briyantinli saçlarını yan taramaya devam ediyorlardı.
bu adamların en belirgin ortak özellikleri bize benzememeleriydi. ''biz ve onlar'' vardı.
ve bu adamların bir diğer ortak noktaları da, farkında olmadan egomuzu pompalamaları ve bize kendimizi iyi hissettirmeleriydi. zira onlar kötüyken, biz iyiydik, onlar taşralı biz şehirliydik (ve tabi şehirli olmak süper bir şeydi, hepimiz çılgın bedişlerdik ve hepimizin evi hollywooddaydı). onlar horgörülmeyi hak eden, toplum huzurunu bozan ayrık otlarıydı, bizler ise orta sınıf toplum sevgilileri olacaktık. onlar kaybedenlerdi ve bizler içten içe kaybedenlerden olmadığımız için seviniyorduk.
tabi zaman geçti, büyüdük,ve anladık ki kıt aklımızla amdan götten tespitler yapıyormuşuz.
çocuklara has kindarlığımızla açık açık insanları hor görüp aşağılıyor, üstelik bunu yaparken de anlamını hiç bilmediğimiz bir kelimeyi oldukça yanlış bir şekilde kullanıyormuşuz.
bu lafın özellikle doğulu pek çok insanı incittiğini öğrendik.
şekilciliğin kötü bir şey olduğunu öğrendik, anlamını bilmediğimiz kelimeleri kullanmamak gerektiğini öğrendik. bazı lafların bazı derin yaralar açtığını öğrendik. ve insanın çocukken her türlü şuursuzluğu yapabileceğini ama büyüdüğünde bunu yapmaya hakkı kalmadığını öğrendik.
sonuçta kıro anlamını bilen bilmeyen herkesin kullandığı, korkunç bir hakaret haline gelmiştir. tedavülden kaldırılasıdır.

#1247406 ·
· 250
cahil kesimden gelen, daha ilkokula başlamadan küfür etmeyi öğrenen, sokakta burnunu karıştıran, sokağın ortasına konmuş iri taşların kale direği görevi gördüğü mahalle maçlarında kendisine pas gelmediğinde veya gol kaçırdığında küfür etmeden duramayan, bazı sözcük öbeklerini* nokta virgül gibi kullanan, mahallesindeki elemanlarla birlikte her türlü kavgaya giren, 15 yaşına geldiğinde abi dediği mahallenin bıçkın delikanlıları tarafından milli olmaya götürülen, ergenlik döneminde 5-6 kişilik apaçi grubuyla gezen (bilhassa pazar günleri ve bayramlarda), gençlik yıllarında bütün gününü kahvelerde okey, pişpirik, batak oynayarak, at yarışı kuponu hazırlayarak, çay içerek geçiren, yeni yıla tayfasıyla birlikte taksimde fordlayarak giren, maltepe sahilde woofer'la donatılmış ses sistemine sahip beyaz renkli doğan görünümlü şahin'ine yaslanıp son ses ibo dinlerken fıçı efes içen (altı geniş ve bok rengi cam şişede olan), içtikten sonra şişeyi kıran, kot pantolon altına topuklu ve sivri burunlu kösele ayakkabı, üstüne üzerinde bol arması olan fermuarlı kolpa harrison marka sweatshirt giyen, uzun sivri favori bırakan, jöleyle saçlarını parlatan, yazın caddebostan sahilde beyaz slip donla denize giren, yüzerken yüzünü suya sokmadan, sadece kafasını sağa sola çevirerek kulaç atan, bodrum'a geldiğinde beyaz gömlek-siyah kumaş pantolon-beyaz çorap-siyah kösele-altın renkli saat kombinasyonuyla disco'da dans ederken gözüne kestirdiği turist kızlara "hello, fuck?" şeklinde yaklaşan, "kadın dediğin amın etrafındaki et parçasıdır" mantalitesiyle yaşayan, sokakta makatını kestiği dar kotlu kıza laf atan ancak mevzubahis kendi bacısı olduğunda katil olan, arkadaşlar arasında penis büyüklüğünü ve milli olma sayısını saygı, ana bacı muhabbetini de samimiyet göstergesi olarak gören hayvanları tanımlamak için kullanılan sözcük.

#1611695 ·
· 101
önden üç düğme açık beyaz gömlek, tesbih sallamak, yumurta topuk ayakkabı beyaz çorap ikilisi, hele birde aslan yelesi saç modeli varsa bu kırodur.
nah! kırodur.
azizim bunlar kıroluk değildir. bunlar, kişinin giyim tarzıdır, stilidir. kendi çizgisinde yaşam sürmesidir.
kimdir kıro?
kıro dediğimiz kişi; yere yeşil yeşil balgam atan, şahin gtı ile yoldan geçen kızlara havalı korna çalan, küfürün en alasını ortalık yerde eden, adam gibi bisiklet sürmek varken havada taklalar atan, bir çubuk ile bilmem kaç metre yükseklikten atlama çabası içerisinde olan kişi kırodur.
kıro diyince insanın aklına kara kafa gelmesin. pekala sarı kafalı danimarkalı piçlerden de kıro olabilir.
nah! kırodur.
azizim bunlar kıroluk değildir. bunlar, kişinin giyim tarzıdır, stilidir. kendi çizgisinde yaşam sürmesidir.
kimdir kıro?
kıro dediğimiz kişi; yere yeşil yeşil balgam atan, şahin gtı ile yoldan geçen kızlara havalı korna çalan, küfürün en alasını ortalık yerde eden, adam gibi bisiklet sürmek varken havada taklalar atan, bir çubuk ile bilmem kaç metre yükseklikten atlama çabası içerisinde olan kişi kırodur.
kıro diyince insanın aklına kara kafa gelmesin. pekala sarı kafalı danimarkalı piçlerden de kıro olabilir.

#2019105 ·
· 93
bu tiplerin daha gelişmiş versiyonu için (bkz: kıromozon)

#2288243 ·
· 96
iletişim bilimleriyle ilgili bi kitapta kıroluk "modernizmin gerektirdiği davranışlarda bulunmamak" şeklinde tanımlanmıştı. yani dış görünüşle ilgisi olmayan tamemen davranışsal bişey.

#2338936 ·
· 93
bir rivayete göre kaliteli kürt demektir.

#2363025 ·
· 93

#2417559 ·
· 65
kıro kürt oğlan demektir ve aşalağıcı bi anlamda kullanılması çok acıdır. ne yani kürtlerde böyle maganda tiplere türk oğlan manasında tıro mu desin. lütfen anlamını bilmediğimiz kelime kullanmayalım.