genellikle dişilerin saç kestirmek, fön çektirmek, epilasyon yaptırmak için gittikleri salonlardır.bazı dişiler ise rahatlamak için giderler buraya, "ay çok bunaldım bi kuaföre gitçem" gibi cümleler savururlar. kuaförler para manyağı olmuştur, deli para kazanırlar.üstelik giderleri de çok azdır(örneğin saç kesmek direkt beleşten para getirir). kuaförlerin saçları genelde diğer erkeklere göre uzun olur, aynı zamanda en az bir tırnakları da uzundur(hatta saç boyasından boyanmış).bir de yanlarında zeka düzeyi düşük olan bir eleman kesin çalıştırırlar.bunlarda müşteri kişiye garip garip sorular sorar, ilginç bakışlar atarlar.(örneğin bir tanesi 48 yaşındaki anneme,parmağınızdaki söz yüzüğümü,diye sormuştu???)
artık erkeklerin de bir çoğunun gittiği yerlerdir. hatta camlardaki fiyat listelerinden onların da perma yaptırdığı
* ve en az kadınlar kadar kazıklandığı anlaşılmaktadır.
sağır taklidi yapılarak ortamda bulunan elemanların abes sorularından ve kanka olma girişimlerinden kurtulunması olası olan, fön çekerken kurutma makinasını beyninize yapıştırıp saçlarınızı kökten yoketme girişimde bulunan kişilerin barındığı mekan.
genelde 'ucundan al abla/abi' dediğinizde 'tamam abla/abi' deyip ama arkasından sadece saçınızın ucunu bırakan meslek gurubundaki insanlar.
bayanlar tarafından kimi zaman anti depresan olarak kullanılan mekan
çok kafa kurcalayan kişilerdir.
uzun saça garezi olan insanlardır.
''ucundan azıcık al'' dediğiniz saçı kese kese kuşa çevirmeleri muhtemeldir.
ayrıca çoğu haklı olarak kıvırcık saçtan haz etmeyen insanlardır. kıvırcık saçlı biri föne gittiğinde, kuaförün gözlerindeki hayat ışıltısının söndüğünü görebilirsiniz.
(bkz:
tecrübeyle sabittir)
söylediğiniz modeli değil kafasına esen modeli yapıp saçı sikip atan cinsleri de vardır. şu an bu cinslerden bir tanesine 3 saniyede 7 küfür edebiliyorum.
(bkz:
birtakım şeylere çok sinirlenmiş yazar)
habire boyayıp, kimyasal işleme tabii tuttuktan sonra çok yıpranmış saçlarınız diyerek pahalı krem, şampuan kakalamaya çalışan organize tüccarlardır. genelledik gitti...
hiç hoşlaşmadığım meslek grubu insanları... sen kırıklarını al dersin o kırıkları kadarını bırakır gerisini keser mesela!
beklentiyi yüksek tutmamak önemlidir. kendiniz olarak girip monica bellucci olarak çıkmayı beklemek hayal kırıklığı yaratabilir. uslu uslu oturup sık sık işine karışarak istediğinize en yakın saç modeline sahip olmak olasıdır.
gözünü lazerle çizdirmek isteyen bi hastanın doktora gitmesi ve doktorun "
yarın gel çizelim" demesi ne kadar şüphe ile yaklaşılacak bir durum ise, saç rengini değiştirmek isteyen bir kadının (hatta
kızıldan sarıya dönmek isteyen dersek daha spesifik olur) kuaföre gitmesi ve kuaförün "
hemen yaparım ve çok süper olur" demesi de o kadar şüphe ile yaklaşılacak bir durumdur.
çoğu dişinin oraya gidip dedikodu yapmaktan ve sohbet etmekten zevk aldığı, benimse nefret ettiğim yerdir. oradaki kuaförle ya da çırakla ya da manikürcü kızla girilen zoraki diyaloglar, anlamsız gülümseyişler beni deli eder. sanki illa arada sıcak bir bağ, bir muhabbet kurmak zorundaymışsınız gibi.