"kendisini tehdit ederek dini nikâha zorladıklarını anlatan g.a., "ahmet mandal, bana dini nikâh kıymaktan bahsetti, ben reddettim. seni de istemiyorum işini de istemiyorum, dedim. sonra başka bir okulun kadın müdürüne söylemişler. o kadın müdür gelip benimle konuştu. i̇mam nikâhı bir kadının hakkı, nikâhı kıysanız güzel olur. hem de günah olmaz dedi."
din ne güzel, mit ne güzel, vatan millet ne güzel değil mi? imamını, nikahını, günahını ayrı ayrı siktiklerim...
erkek müdür de kadın müdür de kıytırık elektrikçiye kız sağlama peşinde değillerdir. herif muhtemelen onlara da mitçi olduğunu söylemiştir. konu orada zaten kapanıyor. bunu nereden biliyoruz? türkiyede eski
kara kuvvetleri komutanını telefonla arayıp "biz polisiz, hakimiz, savcıyız peğağaya operasyon yapıyoz" diyerek tokatlayan, tam 400 bin lirasını alan adamları hatırlıyorsunuzdur inşallah. lan içlerinde suriyeli de var. en azından şu ülkenin kültürünü, hukukunu bilen adam dolandırsa "eyvallah yanılmış" diye kıvırma şansımız da olurdu değil mi?
www.sozcu.com.tr
başka?
ceza hukuku profesörünü aynı şekilde dolandırdılar. 4,5 milyon lirasını "peğağa operasyonu yapıyoz" diye iç ettiler:
www.milliyet.com.tr
sosyoloji profesörüne: "vatana, millete hizmet ediyorsun, mi̇tle ortak operasyon yapıyoruz. çeteyi çökerteceğiz " diyerek "barış pınarı" parolasıyla 500 bin lirasını alıyorlar:
www.memurlar.net
bakın şu haberde üç profesörün daha dolandırıcılık hikayesi var. en şahanesi canan karatay. varını yoğunu çöp tenekesine bıraktırtıyor adamlar. yüksek sesle tekrarla. varını yoğunu çöp tenekesine bıraktırtıyorlar ve profesör kadın "böyle bir şey olabilir mi ya" demiyor.
https://www.halkinhabercisi.com/bir-profesor-daha-dolandirildi
bak
anayasa mahkemesi üyesi de aynı şekilde tufaya geliyor:
www.hukukihaber.net
daha yığınla olay sayarım. bir tane de türkiyenin en kıdemli anayasa hukukçularından biri vardı. adını hatırlayamadım şimdi.
hepsinin ortak noktası "vatan, millet, peğağa, fetö" denince akıllarının götlerine kaçması. bu ülkenin kanseri çok ama en pis, en bulaşkan kanser türlerinden biri
devletçilik.
otorite götü yalayıcılık. polis denince alayı hazırola geçiyor. çünkü bu ülkede yaşamış ölmüş herkes çok iyi biliyor ki polis, asker, savcı, mit vs nizami işlem yapmaz. "parayı getir" der sen götürürsün. yoksa işin sonunda emekli
kara kuvvetleri komutanı ya da
anayasa mahkemesi üyesi bile olsan terörist diye seni içeri tıkabilirler. kıytırık okul müdüründen ne bekliyorsunuz? sen git yarın istediğin kişiye serinkanlı şekilde "mitçiyim" de, "polisim" de istediğin her şeyi yaptırırsın.
bizim millet çöpçü üniforması görse ağzındaki sakızı yutup hazır ola geçer. "sizin otoritenizin, üniformanızın, vatan millet geyiğinizin içinden geçerim, düzgün şekilde hukuki prosedürü işletin" diyebilecek adam üç beş yüz tane devrimcidir. başka da kimseyi bulamazsınız. onların da yok edilmesi için bütün toplum hep birlikte el birliği yapar.
bir ülkede otorite sorgulanabilir olacak. itaatsizlik kültürü olacak. sakız yutup, önünü iliklemeyi reddedebilecek basiretin olacak. hak hukuk eğitimini anaokulunda başlatacaksın. sonra işte ortaya böyle yarrak gibi bir ülke, yarrak gibi bir toplum çıkıyor. orgenerali bile hiçbir bok bilmeyen, cahil ve geri zekalı bir yığın çıkıyor.
bizim yarak kürek popülist tayfa "bireysel silahlanma" diye götünü yırtacağına amerikadaki bireysel silahlanmanın "devlete karşı silahlı direniş hakkı"ndan doğduğunu. bunun ta ilk eyalet anayasalarından geldiğini öğrenebilselerdi keşke. devlete karşı silahlı direnme hakkınızı kullanın da demiyorum. bi üniformalı görünce ağzınızdaki sakızı yutmamayı öğrenin yeter.