liyakat

1 /
bulamadım bulamadım
liyakat sisteminde memurlar hizmet süresi ve becerilerine göre mesleklerinde ilerlerler.devlet memurluğuna girme ve yükselmede kayırıcılığı ve tarafsızlığı önlemek amacıyla kullanılan sistemdir.
natikos natikos natikos natikos
bir kaç kişinin değil, genel olarak toplum verdiğinde önemli olan melekeler bütünüdür. bir kaç kişinin liyakat sahibi görmediği kişinin amacı; ilgili hedefe ulaşmak değildir çoğu zaman, sadece buna layık görülmektir. beraberinde tevazuyu ve feragati getirecektir.
hietzsche hietzsche
layık olma durumudur.
liyakat sistemi her devletin temel taşıdır. kaybolduğu durumda devlet sona yakın demektir.
ne yazık ki akp'nin türkiyemize verdiği en büyük zarar da bu noktada olmuştur. bir zamanlar sadece cemaat mensubu olduğu için yetkindiğine bakılmadan kadrolara doldurulan insanlar, şimdi cemaat mensubu olduğu için kovulan insanlar, başbakanı en iyi yalamanın her yetkinlikten üstün tutulduğu bir sistem.. ne yazık ki bu hükümet bizden lafa değil icrrate bakmamızı istiyor ama kendisi icraate değil lafa bakıyor.
dumrul dumrul
türkiye'de herhangi bir kurumdaki herhangi bir iş pozisyonu için aranmayan şeydir. yeni türkiye gerçekten çok güzel bir şey. ye yiyebildiğin kadar.

tabii bize düşen şu soruyu cevaplamaya çalışmak: şimdi bu operasyonu "paralelci" polisler mi yaptı yoksa bu eleman "paralelci" olduğu için mi artık kendisine dokunuluyor?

----- alıntı -----
türk hava kurumu’ndaki (thk) yolsuzluk iddiaları üzerine başlatılan soruşturma dosyasına giren bazı belgelere göre kurum genel başkanı emekli tümgeneral osman yıldırım’ın akraba, kız kardeşi, gelin adayı, baldızı, terzisi ve silah arkadaşlarının da aralarında bulunduğu 109 kişiyi yüksek ücretlerle işe başlattığı ortaya çıktı.

(bkz: 109 kişilik ahbap işi türk hava kurumu'ndaki (thk) yolsuzluk iddiaları üzerine başlatılan soruşturma dosyasına giren bazı belgelere göre kurum genel başkanı emekli tümge... hurriyet )
dumrul dumrul
türkiye'deki kurumlar için aranmayan niteliktir.

mesela hayvanat bahçesi müdürlüğünden tübitak'a atanan elemanın cv'sine bakıyoruz:





abinin altyapısı ne kadar sağlammış di mi lan?

akp'nin diğer atamalarından örnekler de şurada:

(bkz: hayvanat bahçesinden tübi̇tak'a, güreşten tiyatroya; işte yılın atamaları türkiye'de son dönemde yapılan atamalarda göreve getirilen isimlerin geçmişleri ile şu an yürüttükleri görevler ilginç bir tablo ortaya çıkartıyor! t24 )
selimciğim selimciğim
sanılanın aksine, kendine müslüman diyen birçok utanmazın sandığının aksine, müslüman topraklarında bir vatandaşın vazifelendirilmesi için önemli olan şart dürüst ve işinde iyi olmasıdır. çeneleri kapatmak için müslümanlığın en yoğun ve en zor zamanından örnek vereyim bari. buyur, hicret.

"amr onlari yesrib'e kadar götürecek henüz müslüman olmamis, fakat sözüne güvenilir bir rehber getirdi. bu adam onlari yesrib'e sadece gerçek bir çöl adaminin bilebilecegi yollardan götürecekti."

peygamberinden daha müslümansan, hicretten daha çetin şartlar yaşamaktaysan, utanmamaktaysan kendi prensiplerini uygulamaya devam et. toplumsal huzurun temeli adaletten geçer. kültür fizik hareketleri olarak kalıp kalmadığı, allah katında geçerli olup olmadığı belli olmayan iki rekat yarım buçuk namazından geçmez.
kolombiyalı file bekçisi kolombiyalı file bekçisi
türkçede anlamını bilmediğim ya da öğrenip öğrenip geri unuttuğum kelimelerden biri. cümle içinde kullansam belki ordan çıkarırım diye düşünüyorum ama ne anlama geldiğini uzaktan yakından bilmediğim için cümlede de bi yere oturtamıyorum.

kafamda yaptığım aramalarda bunu mu demek istediniz şeklinde şöyle sonuçlar beliriyo:
-riya
-lila
-li yakıt
-dayak at

gördüğünüz gibi sonuç hüsran. ve bu arada şu cümleyi yazarken bile hala anlamını bilmiyorum.
digital militia digital militia
sadece türkiye'de değil, dünyada olmayandır. özellikle de sayısal alanların dışındaki bölümlerden mezun olanlar veya teknik bilgi sahibi olmayan ara elemanlar liyakatın olmamasından ötürü yıllarını ya işsiz geçirir ya da siktir boktan işler yaparak harcar.

günümüzün kapitalist dünyasında fancy tabir "referans" olmakta, bu olayın türkçe'si tanıdıktır. özellikle de ilk girilen işlerde ortaya çıkar.

bir mühendisin, bir doktorun mesleğini icra edebilmesi için asgari düzeyde bilgisinin olması gerekiyor konuyla ilgili, bunu da o veya bu şekilde okulda alıyor. yani teknik borulama yapan bir makine mühendisi sanıyorum ki akışkanlar mekaniği görüyordur okulda. aynı şekilde uçak tasarlayan bir uçak mühendisi aerodinamik konusunda ders almıştır okulda. programlama yapan bir bilgisayar mühendisi, okulda öğrendiği programlama dilleriyle mesleğinde varolur. saydıklarımın hepsi kendini geliştirir zamanla, ama ilk tutunuşları öğretim dönemlerinde edindikleri bilgilerle olur. iş işte öğrenilir, buna itirazım yok.

evet, gel gelelim sözel ve eşit ağırlık bölümlerine, yani iktisadi ve idari bilimler fakültesi başta olmak üzere iletişim fakültesinin diğer bölümlerine. ben uluslararası ilişkiler mezunuyum, öğrenciyken de, onun öncesinde de bu alanda bolca okuma yapıyordum, ama şu an back office alanındayım, çünkü iş alanlarını ikiye ayırdığımızda komik bir şey ortaya çıkıyor. ya devlete giriyorsun ya da özele. özelde yaptığın hiçbir işte de okulda öğrendiğin (okulda öğrenenler için söylüyorum, ben bir sik öğrenmedim) bilgileri kullanmıyorsun. geçiyorsun birinin yanına, ona baka baka öğreniyorsun, sonra uygulamaya geçiyorsun, birilerinin kontrolünde yapıyorsun işi, sonrasında kendi ayaklarının üzerinde duruyorsun. o açıdan götten sıkmaya gerek yok; size jeoloji mühendisliği mezunu "sosyal medya uzmanı" getiririm, göt gibi kalırsınız. bu amına koduğumunun torpil ve tanıdık işleri biz sözelcilerin, eşit ağırlıkçıların tarafında daha çok oluyor, zira sektör buna uygun. elbet okulda öğrendiklerini kullanan, alan bilgisi gerektiren işler vardır, ama medya, finans, bankacılık, alım-satım, ithalat-ihracat, bu alanlar için hiçbir sike gerek yok, bir adet tanıdık hâriç.

özelde de işler ikiye ayrılıyor. tanıdık kullanmayı ilkelerine ters bulduğu için siktir boktan işlerde çalışanlar, sistem böyle diyerek tanıdık kullanan ve geleceği olan işte çalışanlar. ben asgari ücret ve dil tazminatı alıyorum, çalıştığım yerde kaldığım sürece yıllarca böyle devam edecek. oysa ki tanıdık kullanarak 1. sınıf bir işe giren insanın giriş maaşı benim maaşımın iki katına yakın, artı olarak imkanları ve şartları daha iyi.

üniversitedeki tiplere bakıyorum, kimileri ulusal, kimileri yerel imkanları kullanarak bir yerlere girmiş. az önce söylediğim gibi; yarım yamalak ingilizce konuşan ve jeoloji mühendisi olan kız thy'nin ingilizce twitter sayfasını koşturuyordu meselâ, şimdi başka bir yere geçmiş. aynı şekilde "anlıyorum ama konuşamıyorum" tayfasına dahil bir kız gebze'de dış ticaret bölümüne geçmiş. sözün özü, üniversitede bana gelip "ya digital militia, nasıl yaptın bu ingilizce'yi, kaç kere yurtdışına çıktın?" diyen pleblerin hepsi, şu an kazandığımın iki katını kazanıyor. bu beni rahatsız ediyor mu? zerre kadar ediyorsa bokta boğulayım. aksine, hiç kimseye minnet etmeden bulduğum ve sürekli milletin "ya sen buralarda harcanıyorsun ehehe." dediği siktir boktan asgari ücretli işte çalıştığım için huzurluyum. beni esas rahatsız eden bütün. evet, bu bütün. liyakatın olmadığı, yağcılığın, saksoculuğun, adam kayırmacılığın artık bir ilke hâline gelmesi. yoksa para hırsından da, kariyerizmden de nefret ederim.

işin en acı tarafı şu; benim gene çalışan birtakım yakınlarım var, yaşam mücadelesini en zor seviyede yaşamıyorum, geri çekilebileceğim cephelerim var. amma ve lâkin, bütün zorluklara rağmen it gibi çalışarak (hem işte, hem derslerde) okulu bitiren, erkekse askere giden insanlar sırf referansları olmadığı için bok gibi işlerde çalışıyor veya işsiz dolaşıyor, şarküterilerde peynir kesiyor, kasalarda mal okutuyor, işin en acı kısmı bu.

söyleyeceğim son şey şu; sistem böyle, işler böyle yürüyor diye bir şeyin içeriği değişmez. bunu sürekli söylemenizin sebebi, zamanında şeytana sattığınız ruhun boşluğunu gidermek. daha kendinizi buna inandırmamışken bir de etrafa kanıtlamaya çalışmıyor musunuz bunun kötü bir şey olmadığını, bayılıyorum. çok güzel fırsat eşitliği, çok güzel adalet gerçekten de.

sikimi yiyin, amcıklar.
dumrul dumrul
türkiye'de hiç aranmayan şeydir.

bir ülkede keskin şekilde nitelik düşmesi yaratmayı arzuluyorsanız liyakatı bir kenara koyacaksınız. akp'nin yaptığı şey de budur.

üstelik gayet bilinçli bir şekilde yapıyor ve savunuyorlar da...


dumrul dumrul
ne kadar önemli bir kavram olduğunu bugünlerde anlamamış olan varsa ya geri zekalı ya da bok kafalı bir pisliktir.

kurumları nelerle doldurdular, nasıl bir yağma sofrasına oturdular görüyoruz değil mi?

55 bin liralık maaşa haciz kararı 3 öğretim üyesinin koordinasyon hizmeti adı altında kendilerine aylık 137 saat mesai yazdıkları, bu yolla son 2 yılda 1 milyon 320 bin lira maaş al... hürriyet

'peruklu hemşire' fetö'den gözaltında henüz 7 yıllık hemşire olan sema umur, sağlık bakanlığı personelinin atama, görevde yükselme ve ünvan değişikliği yönetmeliği'nin 'başhemşirelik un... hürriyet
kırmızıdudakboyası kırmızıdudakboyası
liyakat sistemi çökerse devlet çöker. konusunda yetişmiş, yeterli, uzman niteliğindeki memurun olması gerektiği yerde enişteler, yeğenler, komşu yada arkadaş çocukları olursa o gemi yürümez batar lan.
1 /