henüz sadece
stanley kubrick versiyonunu izlediğim bu yüzden yalnızca bunun üstünden bir kaç kelam edeceğim film. öncelikle konu ergen bir genç kızla babası yaşındaki adamın ilişkisi olmasına rağmen yine stanley kubrick farkıyla filmde bir öpüşme sahnesi dahi yoktur. en fazla yanaktan öpüşmek veya aynı kola şişesinden içmek gibi şeyler. bu bakımdan hiç temassız, böyle bir hikayeyi bu kadar sağlam bir şekilde çekebilecek yönetmen de zaten stanley kubrick'tir. ha yanlış anlaşılmasın ben demiyorum ki ay bu sübyancılık, böyle ahlaksızlık olmaz filan diye. filmde her şey lolita dediğimiz kızın rızasıyla olduğu için zaten benim fikrime göre kesinlikle ahlak dışı (ahlak da ne biçim kelime zaten), iğrenç bir durum yok ortada. neyse gelelim oyunculuklara. peter sellers yine rolünün( daha doğrusu rollerinin) hakkını sonuna kadar vermiş. hani sahne sırası ona geldiğinde adamdan gözlerimi ayıramadım. o derece bir oyunculuk. lolita iyiydi. yaşına göre rolünü eline almış, sağlam bir karakter çizebilmişti.
konusunu da şöyle özetleyelim o zaman:
bir öğretmen yeni öğretim hayatına hazırlanabilmek, gerekli çalışmalarını tamamlayabilmek için kiralık bir oda aramaktadır. sonunda lolita'nın yaşadığı eve gelir. lolita'nın annesi genç sayılabilecek yaşta dul kalmış, kendi kızının gençliğini kıskanan, yaşına göre gideri olan bir kadındır. fakat çok konuştuğu ve biraz da yılışık bir tip olduğu için öğretmenimiz odayı kiralamaya biraz soğuk bakıyordur. ta ki bikinileri içinde lolita'yı bahçede görene kadar. o anda adam bir kaç saniye kitlenmiş ve fikrini hemen değiştirerek odayı tutmaya karar vermiştir. o günden itibaren öğretmenimiz hem çekici lolita'nın etkisi hem de annenin yoğun ilgisi altındadır. öğretmen o evde geçirdiği günlerin bir defterini tutmaktadır. sonunda lolita annesi tarafından bir yaz kampına yollanır. anne ve öğretmen evlenir. bir sabah anne kocasının lolitaya duyduğu aşkını anlattığı ve kendisine karşı hakaretlerin bulunduğu defteri bulur ve okur. ve o sabah araba kazası sonucu ölür. bu dakikadan itibaren film lolita ve öğretmenin yakınlaşmasını, ünlü oyun yazarı quilty'nin hayatlarına girmesini anlatıyor.
stanley kubrick'in siyah beyaz çektiği lolita'sını izlemeden stanley kubrick külliyatı hakkında tam olarak bir fikir edinmek mümkün değil. o yüzden izlenmesi gereken bir klasiktir lolita.