ingiliz duygusallığının doruk noktası olarak tanımlanabileceğimiz film kendisi... hugh grant ve colin firth'ün muhteşem ingiliz aksanıyla konuştukları sahneler insanı kendinden geçirmektedir ayrıca. herkesin izlemesi gereken sımsıcak bir filmdir ve hemen hemen ünlü bütün ingiliz aktör ve aktristler oynamaktadır
love actually
soundtractinde 17 tane,herbiri birbirinden güzel ve dinlenmesi gereken şarkı olan film
kar yüzünden 14 şubatta sevgilileriyle buluşamayıp da ailesiyle sinemaya gidenin bile bunalımını unutturan, süper eğlenceli, ütopik ötesi ingiliz filmi
nothing hill,bridget jones's diary gibi romantik-duygusal,ingiliz aksanına sıkça rastlanan filmlerden birisi..
izlendiğinde ah ne aşklar varmış dedirten güldürdüğü kadar müziklerini de sevdiren bir çok ünlüyü barındıran hoş bi film
ingiliz başbakanının sevgilisi natalie rolünde oynayan martine mccutcheon'ı tanımamı sağlayan film.

#78540 ·
· 34
kesinlikle sevgiliyle izlenilmesi gereken, sıcacık, insanın yüzünü güldüren film
içerisinde 10 tane farklı aşk hikayesi barındıran, başlarda bağımsız hikayeler gibi gözüken fakat sonlara doğru bazı hikayelerinin birbirleriyle kesiştiği eğlenceli film..
soundtrackinde yer alan "too lost"adlı sugababes parçası pek nefistir.

#216400 ·
· 35
hugh grant'in devlet meseleleriyle cebelleştiği bir esnada çaycı kızı görüp yavşakça "hi" deyişi hafızalardan asla silinemez.

#229733 ·
· 13
-anlamsızca- insanın suratına koca bir gülücük konduran şeker film
sadece ve sadece keira knightley için bile izlenebilecek bir film.
başından sonuna kadar yüzümde koca bir sırıtma ile izlediğim film.. harika bir oyuncu kadrosu hatta filmde görülen figüranlar bile muhteşem.. denise richards mı ararsın elisa cuthbert mi ararsın, zaten keira knightley'e lafımız yok.. ama beni en çok şaşırtan martine mccutcheon gibi bir şeker hanımın ismini nasıl daha önce duymadığım olmuştur..
ayrıca filmdeki küçük veletteki karizma nedir öyle kardeşim..nası gözler onlar öyle.. ayrıca kendisi 2 haftada bateri çalmayı öğrenmiştir..bravo..
dido'nun here with me adlı nadide eserinin çalındığı sahne öyle bi cuk oturmuştur ki başka söze gerek yoktur..
genel olarak bu tür filmlerden nefret etsem de çok beğendiğim, harbiden güldüren ve harbiden hüzünlendiren*
sahnelerle dolu bir aşk hikayeleri silsilesi..
ayrıca filmdeki küçük veletteki karizma nedir öyle kardeşim..nası gözler onlar öyle.. ayrıca kendisi 2 haftada bateri çalmayı öğrenmiştir..bravo..
dido'nun here with me adlı nadide eserinin çalındığı sahne öyle bi cuk oturmuştur ki başka söze gerek yoktur..
genel olarak bu tür filmlerden nefret etsem de çok beğendiğim, harbiden güldüren ve harbiden hüzünlendiren*
sahnelerle dolu bir aşk hikayeleri silsilesi..
aşk hakkında ağırlıkla pembe, biraz da gri hikayelerin anlatıldığı ingiliz romantik komedisi... izledikçe mutluluk katsayınızı aşırı doz çikolata almışsınızcasına artıran, ağzınızın iki yanındaki yüz kaslarınızın yukarı doğru gerilmesine engel olamadığınız bir film, yer yer kısa kahkahalar atarsınız, yer yer hafiften hüzünlenirsiniz ama o tebessüm hep yüzünüzdedir. hatta filmden sonra en az bir yarım saat daha kalacaktır. filmi izledikten sonra aşk hayatınızda yeni bir başlangıç yapabilirsiniz. veya yapmazsınız da sevdiğinize daha bir sıkı sarılırsınız, çıkıp ona bir hediye alabilirsiniz. ya da uzun zamandır açılamadığınız platonik aşkınıza bir çiçek alır ve kapısını çalarsınız, tabi ki aynı gülümseme ile tatlı tatlı sırıtarak. bunların hiçbirini yapmayıp hayallere de dalabilirsiniz. ama ne olursa olsun etkilenirsiniz...
daha sinematik konuşmak gerekirse* her yönüyle diğer romantik komedilerden çok farklı, bir kere bir çoğu gibi seks üzerine kurulu değil, artı, katılmayan tanıdıklarım olsa da, bence çok çok komik olmaya çalışmadan dozunda ve yerinde esprilerle gülümsetmeyi tercih eden öncelikli olarak romantik bir film. yarı pembe yarı gri hikayeler anlatsa da ve bazen inandırcılık sınırlarını zorlasa da kendinden koparmıyor çünkü birçok hikayeyi takip ederken merakınıza engel olamıyorsunuz ve arada ilginç sürprizlerle sizi tekrar tekrar kendine bağlıyor. hem durum, hem de diyalog komedisini çok yerinde ve dengeli kullanmışlar... aşk üzerine diyaloglar, farklı insanların hayata ve aşka bakışı ve aşkın her insan üzerinde oluşturduğu paralel ama farklı etkiler çok güzel yansıtılmış. türünün en iyilerinden diyebilirim...
daha sinematik konuşmak gerekirse* her yönüyle diğer romantik komedilerden çok farklı, bir kere bir çoğu gibi seks üzerine kurulu değil, artı, katılmayan tanıdıklarım olsa da, bence çok çok komik olmaya çalışmadan dozunda ve yerinde esprilerle gülümsetmeyi tercih eden öncelikli olarak romantik bir film. yarı pembe yarı gri hikayeler anlatsa da ve bazen inandırcılık sınırlarını zorlasa da kendinden koparmıyor çünkü birçok hikayeyi takip ederken merakınıza engel olamıyorsunuz ve arada ilginç sürprizlerle sizi tekrar tekrar kendine bağlıyor. hem durum, hem de diyalog komedisini çok yerinde ve dengeli kullanmışlar... aşk üzerine diyaloglar, farklı insanların hayata ve aşka bakışı ve aşkın her insan üzerinde oluşturduğu paralel ama farklı etkiler çok güzel yansıtılmış. türünün en iyilerinden diyebilirim...
mümkünse dvdsinden izlenmesi gereken film, çünkü aslında film ilk çekildiğinde yaklaşık üç buçuk saat sürmüş ve yönetmenler başbaşa verip her hikayeden eşitliği sağlayacak şekilde kesintiler yapmışlar. dvdsinde bunları da izleme şansınız var olmakta.
ayırca yanlış hatırlamıyosam o kadar güzel bir film olmasına rağmen yakışıklı tasarımcı ile sarah isimli kızın sonu pek net değildi, kesilmişlerde de yoktu.
ayırca yanlış hatırlamıyosam o kadar güzel bir film olmasına rağmen yakışıklı tasarımcı ile sarah isimli kızın sonu pek net değildi, kesilmişlerde de yoktu.