lviv

1 /
korialstrasz korialstrasz
ukrayna'da uzunca bir süre kaldım, birçok şehrini gezdim dolaştım ama lviv başkadır benim için. hemen gezi rehberimiz tadındaki girimize başlayalım..

ilk başta lviv ukrayna dilindeki ismidir. rusça lvov'dur. türkçe olarak da livov olarak okunur. ukrayna'nın kuzey batısında yer alan muhteşem ötesi bi' şehirdir.

2 gün kaldım bu şehirde ama ukrayna'da geçirdiğim en güzel 2 gün diyebilirim. bu kadar dolu dolu 2 gün geçirmedim ben hayatımda. şunu belirtmek isterim şehrin %85'i kadın falan değildir. erkek var yani bu şehirde, hemen lvov biletlerini almaya koşmayın. kızları ise ukrayna geneline göre güzel sayılmaz. benim sıralamam odessa > kiev > lvov şeklinde olur. odessa güzel kız bakımından ezer lvov'u ağlatır. ama kızlarımıza güzel bi' haber ukrayna'da gördüğüm en yakışıklı çocuklar lvov'daydı. klasik rus kazağıyla (enine koyu renkli çizgili) takılmayan hepsinin kendine göre bi' tarzı olan cool erkeklerdi. gece diskoya gittiğimizde yanımda gittiğim arkadaşımla komplekse girmedik desek yeridir. harbiden yakışıklılar. hazır insanlarına değinmişken şunu da belirtmem de fayda var. lvov'lular ırkçıdır. bir kere ukraynaca konuşurlar rusça sorduğunuz bir soruya ukraynaca cevap alırsınız, sizin turist olduğunuzu bilmelerine rağmen. allahtan iş yerinde ukraynaca konuşan kızlarla çalıştığımdan kulak aşinalığı vardı. türk ve araplardan haz etmezler. bu yüzden sağlığınız açısından ulu ortada kendinizi belli etmezseniz özellikle gece klüplerinde iyi olur. tip olarak lvov'daki erkeklerden daha bi rusa benzediğim için hiçbir sorun yaşamadım.*

şehrin kendisine gelirsek. ilk başta şehrin göbeğindeki opera binası gayet güzel ama odessa'nın opera binasının yanında sönük kalıyor. her yer kilise ve muhteşem kiliseler var. görsel olarak (iç - dış) aşırı iyiler hatta ukraynadaki en iyi kiliseler buradadır diyebilirim. her yer tarih kokuyor binalar eski ama ukrayna'nın diğer şehirlerindeki gibi eski ve bakımsız değilller. gayet restorasyon yapılmış hepsine. ve şehrin asıl olayına gelirsek "kafeler". bu şehir kafeleriyle ünlü çünkü her kafenin kendine göre bi' konsepti var. sıradan başlarsak.


sado mazo kafe: favorim bu kafedir. iki gün kaldım ve 2 günümün hatta 2. günümün neredeyse tamamını burada geçirdim. bu kafenin özelliği nedir? neden bu kadar çok takıldın dersen şöyle ki; sadizt ve mazoşistlerin ana vatanı bu şehirdir burada doğmuştur. kafenin olayı şudur. içeriye girersiniz ilk başta elektirik çarpan güzel bi menü verirler size çarpılırsınız bi güzel daha sonra siparişinizi eline kırbacıyla gezen (o zaman kadar sadece dekor olarak var olduğunu sanmıştım o kırbacın) hatun siparişlerinizi alır. siparişler geldikten bir müddet sonra elinde kelepçeler ve boyunlukla gelir. siz daha olayın ne olduğunu anlamadan boynunuza ellerinize ve ayaklarınıza kelepçeler vurulmuş olur. o sırada şakalar gırla gider tabi resimler falan bi' yarım saat öyle geçer, artık rahatsız etmeye başlar takılan kelepçeler ve yanınıza hatun gelir bir müddet sonra ya da siz çağırırsınız çıkarması için elinde kırbaçıyla gelir ve eğer kelepçeleri çıkarmak isterseniz kırbaç yemeniz gerektiğini tatlı dille anlatır. kırbaç yemem canım tatlı derseniz ise kafenin ortasına sandalye gelir ve oraya çıkıp "ben erkek değilim" demeniz gerekmektedir. ben türk erkeğiyim demem öyle diyerekten yattım kızın önüne yerde emekleme pozisyonunda yatırdı, tişörtümü belim tamamen açık olacak şekilde sıyırdı kabeye doğru domalttı beni. "içimde hala ulan hızlı vuracak değil ya" diye düşünceler dolanırken kız sektirmeye başladı. sırtıma inen her kırbaç sonrası beynime kan fırladı 13. kırbaç darbesinden sonra soluğumu kesti sağ olsun. kelepçeleri çıkardı masama oturdum sırtımı yaslayamadım pek sandalyeye ama güzeldi. arkadaşım ibneliğe vurdu, kısaca götü yemedi sandalyenin üstüne çıkıp "ben erkek değilim" dedi. eversi gün de zaten onu erkek yapmak için gittik kız tanıdı ve sokağın ortasına çıkarıp pantolonunu indirdi arkadaşın (bokser vardı lan o kadar da değil) arkadaşı kırbaçladı. ikinci gün ise daha bi kendimi kasarak 25'ten sonrasını sayamadım dayandım ve kafedekilerin alkışları eşliğinde masama oturdum. rekor ise 100 küsürdü hatırlayamıyorum götüm yemedi o kadarına *

ps: tek capsi buradan vericem vermezsem ölürüm;




ikinci mekana gelirsek kesinlikle bu kriyivko

kriyivko: 24 saat açık olan bi kafe. hemen şehrin merkezinde bir hanın içersinde zaten önündeki uzun kuyruktan anlarsınız. ilk gün yer bulamadığımızdan eversi güne sabah 10'a masa rezerve ettirdik. girişte kuyrukta sıramızı beklerken koca kapının ardından elinde ak47'siyle bir amca beliriyor ve 3-4 kişiyi alıyor içeri. sıra bize geldiğinde parolayı sordu parolayı bilmeyeni bildiğin almıyorlar yanımızdaki kızlar bize önceden söylemişlerdir "slava ukraina" (kutsal ukrayna) diyorsun ve adam sana heroim slava (kutsal kahramanlar) diye karşılık veriyor ve bi shot ballı votka dolduruyor (o kadar votka içtim hayatım boyunca bu votka gibisini içmedim, el yapımı votka ve sadece orada yapılıyor) içtikten sonra merdivenlerden aşağıya doğru iniyorsun. eski bi sığınağı (2. dünya savaşı sırasında kullanılan bi' sığnak) bu kadar güzel dekore edilebilir tuvaletine kadar konsepti sonuna kadar hissediyorsunuz her yerde savaşta kullanılan haritalar, silahlar, elbiseler, yemek takımlarına kadar 2. dünya savaşı konseptivar. muhteşem bi' kafe. tek eksi yönü yemeklerinin hepsinin sala (domuz yağı) ile yapılması. yemek yiyemedik o yüzden votka ve patates kızartması yetti zaten bize. *

yevreyski kafe: (yahudi kafesi): her yerde olduğu gibi ukrayna'da da bolca yahudi bulunmakta ve bir kafe yahudileri ancak bu kadar iyi anlatır. her şeyini geçtim dekoru falan bu kafenin özelliği menüsünde. menüde fiyat listesi bulunmamakta. misal et yazıyor o kadar fiyat yok. yiyorsun içiyorsun sonra sıra hesaba gelince garson geliyor elinde bi hesapla. itiraz ediyorsun doğal olarak sonra başlıyorsun pazarlığa ne kadar indirebilirsen. pazarlıkla hesap ödüyorsun muhteşem bi' kafe.

bir başka kafe gitmediğimden daha doğrusu gidemediğimden ismini hatırlamıyorum. bu kafe kriyivko'nun hemen 2 kat üstünde yer alıyor aynı handa. bu kafenin özelliği dünyanın en pahalı kafesi diye geçmesi. gitmediğimden çevremdekilerin anlatması şu şekilde bir bira bu mekanda 800 dolar falan diye geçiyor menüde ama olayın asıl yönü öyle değil. kafenin kartına sahipseniz veya sahip birini tanıyorsanız %99 indirim yapıyorlar ve çok cuzi bi fiyat ödüyorsunuz. bizde kart olmadığından götüm yemedi açıkçası gitmeye. *

lvivska maysternya shokoladu: sado-mazo kafenin hemen yanında bulunan bu kafede ise yiyebileceğiniz en güzel çikolataları yiyebileceğiniz bi mekan. cidden güzel yapıyorlar

zolotiy dukat: girişinde altından bi altın heykeli ve yanına kılıç saplanmış bi kafe. çikolatalarıyla meşhurmuş. gittik o kadar da hoşuma gitmedi çikolataları ama mekan oldukça güzel. eski şato tarzı bi' konsepti var. kocaman bi' kum saati var mekanda ufak ama güzel. gidilesi ama sadece mekan için.

zolotoy vepr: (altın yabani domuzu) pek bi olayı yok girişinde altından domuz heykelleri falan var pek bi olayı yok. oturmadım bile öyle dolandım içinde çıktım.

bir de silah müzesi; osmanlıdan da oldukça kılıç topuz top falan fişman var. gitmişken gezilesi bir yer.

her şeyi anlattıktan sonra şehir oldukça ekonomik. oldukça pahalı gibi duruyor böyle bakınca kafeler ama bi' bira 1,5 - 2 dolar arasında değişiyor oldukça ekonomik bir yer. taksiler ile eğer anlaşabilirseniz (turist olmadığınızı çaktırmadan -ki o da zor yanınızda bi' ukraynalı olmadan) gayet makul fiyatlarda istediğiniz bi yere gidebiliyorsunuz ki gecenin bir vakti tam yarım saat yol yaptığımız bir yere 50 grv ile gitmiştik 6 - 6,5 dolar arasında bi para yapıyor ki çok ucuz dönüşünü ise 40 grv.'dan yaptık.

ama dediğim gibi lvov ukraynanın en ırkçı şehridir biraz dikkat etmek lazım nereye gittiğinizi bilmeden gitmemek lazım. sakata gelmeyin sonra. ağzınızı burnunuzu kırıp atarlar sokağın bi kenarına *
silestor silestor
gitmekle gitmemek arasında kararsız kaldığım ukrayna kentidir. ukrayna'da yüksek öğrenimini yapmış bir arkadaşımdan aldığım bilgilere ve okuduğum bazı kaynaklara dayanarak %85'i kadın olan bu şehirde gece klübüne bazen dişiler alınmıyormuş içerideki dişi nüfusunun fazlalığından. bilgileri aldığım arkadaşım da bazen sadece gece dışarı çıkmak için bu şehre gidiyormuş. şu giri de beni bu şehre gitmeye zorluyor: (bkz: #10652335)

vikipedia ve şu giri de çok sikimsonik bi şehir olmadığını söylüyor. (bkz: #6538107)
`http://en.wikipedia.org/wiki/Lviv`

bilgisi olan mesaj kutumu yakabilir.
karasazo karasazo
çok güzel ukrayna şehri.
gündüzleri o müze senin bu klise benim gezip, akşamları da o kafe bu restoran şu gece klubü şeklinde dolu dolu geçirebileceğiniz eski görünümlü bir yer. gitmeden önce boyunluk alınmasını tavsiye ederim. zira sokakta hass o ne öyle, oha şuna bak, laaan, allaaağğğh diye kafanız sağa sola ani hareketlenmeler yapacak ve boyun kaslarınız kafanızın ataletine yenik düşüp iç zedelenmelere sebep olacaktır.

bunun dışında gidiş dönüş uçak bileti 200 liraya kadar düştüğü için amele kaynıyor. sokakta bir sürü türkle karşılaşıyorsunuz. oranın insanı da bu durumdan kısmen bıkmış durumda. demokraside çareler tükenmez tabi. kendinizi italyan, kıbrıslı, ispanyol, yunan vs olarak tanıtır ve o dillerin aksanıyla konuşursanız hiçbir problem olmuyor.
(bkz: yaptım oldu)
hadi hayırlı traşlar.
ahmeths ahmeths
değerli arkadaşlar, lvivde 2014 yılbaşını geçirdim, tüm gece mekanlarını gezdim... metro club diye bir yer var... normal gecelerde %70'i erkek, %20 si kız kalan %10 nu da çalışan zaten... arkadaşlar ukrayna da tüm kadınların gelen türklere ilgi duyacağını sanıyorsanız yanılıyorsunuz. kadınlara türk deyince ingilizce bilenler hate kelimesini kullanıyor...yani nefret ediyorlar.... türkleri bir gecelik adam olarak görüyorlar...kıvanç kadar yakışıklı değilseniz hayal kırıklığına uğramanız muhtemeldir.... malesef oralara da kötü namımız gitmiş...eğer amacınız kadınlarla gece eğlenmekse lviv gidilecek son yer... tanışırsınız içki ısmarlarsınız dans edersiniz... bir daha zor görüşürsünüz... ama orada uzun kalacaksanız gerçekten kızları çok güzel ve güzelliklerinin farkındalar...yılbaşında burayı bilmeden gelen bir çok arkadaş gördüm kaldı ki %99 unun eli boş döndü... çünkü buranın halkı katolik ve çok tutucu... 1-2 hafta takılmadan bir şey olacağını sakın düşünmeyin...bir kızla türkiye de nasılsa burada da böyle hatta ben tevazuyu bir kenara bırakarak yakışıklılıkta 10 üzerinden 8 falanım, ben burada zorlandığımı hiçbir yerde zorlanmadım... i̇ngilizce bilseler dahi konuşmak istemiyorlar... gece hayatının 20 yıldır içinde olan biri olarak, işletmecilik yapmış biri olarak burası o amaçla gelinecek son yer...gelmeden sakın üzerinize kızlar atlayacak diye düşünmeyin...alakası yok :).. hayal kırıklığına uğrarsınız... tarihi ve romantik bir şehir... kesinlikle gitmeyin demem ancak amacınız farklı ise sakın gitmeyin...o kadar tutucu bir yer ki paralı asker bile yok... anlayan anladı... saygılarımla...
wondrous wondrous
kefenimle çıktığım ukraine international airlines macerasından canlı çıkınca geçen hafta bu kez karayoluyla lviv'e gittim. polonya ile ukrayna'yı birbirine bağlayan hrebenne sınırında pek de ne zaman ortaya çıkacağı belli olmayan bir sıra mevcut, gidiş yolunda gece 2:30'da 2 saat sıra beklerken dönüşte ise toplam geçiş yarım saatte tamamlandı. sınır kapısında aslında avrupa birliği sınırı olmasına rağmen polonya polisleri epey gevşekken ukrayna'nın kamuflajla gezen polisleri insana nereye geldik dedirtiyor. içeri girebilmek için lenin bıyıklı bir teyzenin, nereye gidiyorsun, neden ukrayna'ya geldin, bu fotoğraf sana benzemiyor diğer kimliklerini çıkar, ne iş yapıyorsun gibi derin bir sorgusuna maruz kaldım. teyze sorması ayıp schengen alanından çıkıyorum, dünya alem memleketinin hava sahasından geçmeye korkarken turist olmaya niyetlenmişim kırmızı halı sermen lazım diyesim geldi ancak kahvaltıda yürek yememiştim. sınır işlemleri tamamlandıktan sonra 70 kilometrelik yola koyulduk. yollar muhtemelen ikinci dünya savaşı'ndan beri pek bir modifiye görmemiş. geçilen ilk durak nava ruska isimli bir kasaba. köstebek yuvası, tabelaları olmayan, her an ayı çıkıp taş düşebilecek yolları atlattıktan sonra lviv'e vardık.

ukrayna'nın para birimi bilindiği gibi grivni. savaştan sonra değerini iyiden iyiye kaybeden grivni'nin 22 tanesi 1 dolar ediyor. ülkede 95 oktan süper benzin yazıyı yazdığım tarihte 20.5 grivni. lviv ikinci dünya savaşı'ndan sonra polonya batıya kaydırılmadan önce bir leh şehri olduğundan şehirde polonya mimarisi hakim ve gerçekten şehir merkezi güzel bir mimariye sahip. tramvay sistemi sovyetlerden kalma ve o zamandan beri pek kimse dokunmamış. şehirde fiyatlar herhangi bir türk insanını zengin hissettirecek derecede ucuz durumda. iki adet kocaman bira ve çok çok iyi bir biftekten oluşan (bizde anca nusr-et'te yersin) bir menüye 4 dolar verip çıktım ve bir yanlışlık var mı diye tekrar tekrar baktım. keza avrupa'nın herhangi bir yerinde ancak hostelde kalınabilecek paralara dört yıldızlı bir otelde konaklamak mümkün. şehirde dil sorununun mevcut olduğunu söyleyebilirim, ingilizce çoğu insanda hak getire ancak ukraynaca lehçe'ye epey benzediğinden biz bir sorun çekmedik. mekanlarda hizmet kalitesini oldukça beğendim, avrupa'nın herhangi bir turistik şehrindeki kaliteyi bulmak mümkün. şehirde çok güzel parklar, yeşillik alanlar mevcut insanlar sanki dünyanın geri kalanından haberleri yokmuş gibi mütevazi yaşantılarına devam ediyorlar. otelde orada burada koca ülkeye sadece kerane muamelesi yapan türkleri görmek çok olası ve insanların arkasından konuştukları şeyleri duymak gerçekten utanç verici.

ve son olarak da son yıllarda gördüğüm en güzel sahnelerden biri ile giriyi kapatmak isterim


2
sultangaliyev sultangaliyev
%85'i kadın yalanını atarak abaza turistleri kendi şehirlerine çeken kurnaz turizmcilerin bulunduğu şehir.ukrayna'nın batısında yer alan güvenliği yüksek bir şehirdir.unesco'nun dünya kültür mirası listesinde yer alır.
oraya gitme şansı bulunan arkadaşlar muhakkak rynok square ve opera binasını görsünler.sanat anlamında bayağı gelişmiş bir şehir çünkü.





andrea doria andrea doria
dünyanın en güzel kahvesini yapan insanların yaşadığı yer -aslında uzun yazacaktım ama şu seri eksileyen gavatlar yüzünden size bu kadarı da yeter diyor kendi bildigimi kendime saklıyorum cehaletinizle kalın nihahaha
stratejik analiz stratejik analiz
mimarsinin muhteşem olduğu idda edilen şehirdir. aq ülkesinde mimari mi kalmış heryerden kafaya dökülen sıva dolu aq.

siktiğimin ülkesinde 1 tane ahlaklı insan olmaz mı ? en doğusundan en batısına kadar karaktersiz mi bu aq 45 milyonluk ülkesinde. taksicisi ayrı sahtekar,polisi ayrı karaktersiz i̇nsanı ayrı ahlaksız. din iman ferman adamlarda ''para'' adamlarda.

son gün olanları anlatsam 3 günlük malzeme çıkar. havalimanına gitmek için resepsiyondan rica ediyorsun benim için taksiyi ararmısınız bende geliyorum. resepsiyon direkt elbette diye cevap veriyor ve ekliyorsun lütfen fiyatınıda sorun. onun için para bozdurcam vs neyse iniyorsun resepsiyona cevap olarak otelden havalimanı 4.5 km istediği para 69 uah .
(1 dolar = 27 uah 1 gbp =32 uah 1 tl= 10 uah) tamam diyorsun hemen. taksici geliyor ve elindeki bagajları alıyor ve o sırada rusça olarak bagajlara para isterim diyor rusça bilmeme rağmen ingilizce olarak anlamıyorum dedim. ve konuyu kapattım. yolda telefonda kurduğu cümle aynen şu şekilde ; yolcuyu aldım havalimanına gidiyorum bagajlar için para isticem rusça bilmiyor dedi ve güldü .. ben bu sırada yolu izleyip birazda siktiğimin ülkesinden kurtulmanın heyecanı ile müzik dinliyorum ve whatsapp da arkadaşlarla sohbet ediyorum . neyse havalimanına geldik. 70 uah verdim ve adam ingilizce bagaj money demeye çalıştı. bende rusça olarak hayır, biz 69 uah anlaştık başka para yok dedim ve indim. sonra rusça konuşmaya tartışmaya başladık. bende en son polisi arayacağım diye tehdit ettim. ve aradım. ''polis'' taksici ile sizin sorununuz dedi direkt telefonu kapatı. aq
ülkesinde ne kural ve kanun. tarih varmış. sikim tarihinizi . osmanlı tarihini öğrenin, daha çok faydası olur.

dip not: her ukrayna sehatimde muhakkak benzer sorunlar yaşıyorum. karısı ayrı bela kızı ayrı bela aq ülkesinde .. direkt kara liste artık benim için''
3
1 /