marcus antonius

neyapmali neetmeli neyapmali neetmeli
shakespeare'in "julius cesar" isimli eserinde, cesar'ın ölümünden sonra toplanan kalabalığa "romalılar! dostlarım! buraya cesar'ı övmeye değil yermeye geldim..." şeklinde başlayan konuşmayı yapan ardından da cesar'ı öldürenlere bir güzel giydiren romalı komutandır. cesar'ın evlatlığıdır. kleopatra'yla aşk yaşamıştır denir.filmde richard burton oynamıştı.

edit. antonius cesar'ı yermeye değil gömmeye geldiğini söylemektedir bu konuşmada. düzeltmeme yardımcı olan değerli şahsiyet maloğlan'a buradan saygılarımı, selamlarımı ve sevgilerimi sunmayı bir borç bilirim.
chixculub chixculub
yedinci kleopatra'nın yatak ve kader arkadaşı. günümüzde pek çok yapıt bu ikiliden esinlenip eserlerinde kullanmışlardır bu ikiliyi. her turizme açık belde de mutlaka bu ikilinin kahramanları olduğu hikayelere sahiptir, tabii k iturist çekebilmek için.
superpippo superpippo
meşhur tiradı çok büyük ihtimalle shakespeare'in halt yemesiyle bugünki halini almıştır. ancak shakespeare gibi bir adam böyle bir metni yazabilir ya da böyle bir konuşmayı yapabilir çünkü. hele barbar marcus antonius, yoo dostum yoo.
adım zebercet adım zebercet
mütemadiyen övülen hatta yunan mitolojisinin tanrıçaları ile eş tutulan kleopatra'yı ilk kez gördüğünde 'ne umduk, ne bulduk' dediği rivayet edilen cesur yürek. doğal olarak kısa bir süre sonra kleopatra'nın şehvetinden nasibini almıştır. susuz bir bedevi nasıl kana kana su içerse marcus antonius'ta bu şehveti, yedi yıl boyunca, iliklerine kadar hissetmiştir.
yuki onna yuki onna



cesur, bilgili, akıllı bir komutan olarak saygınlığı bulunan bir komutandı. julius caesar'ın ölümünden sonra evlatlık oğlu octavius ile girmiş olduğu mücadelede, kleopatra'ya duyduğu derin aşk, zaaf ve sadakat yüzünden kondisyonunu, itibarını, gücünü ve saygınlığını yitirmiştir.

bunu fırsat bilen octavius en belirgin özelliği olan siyasi gücünü kullanarak halk ve orduda marcus antonius'u istenmeyen adam ilan etmiş ve değersizleştirmiştir. sonuç olarak octavius'un mısırı kuşatması sırasında savaşı kaybeden kleopatra ve marcus, ordu tarafından esir alınarak, sokaklarda arabaların arkasında sürüklenmek yerine intihar etmeyi seçmişlerdir.
clitor eastwood clitor eastwood
gerçekten yaşamış olan adam.
yani eğer "yaşıyosun bu heyaatıı" diyeceğimiz biri ya da birileri varsa, o çok nadir kişilerden biri marcus antonius'tur.
ben tarihten bazı insanlar seçip hayatlarına dalıp gezmeyi, kafalarına girmeyi severim. o kişilerden biri de aha bu marcus herifi. hakkında yazılan yerli-yabancı neredeyse her şeyi okudum. 53 yıllık hayatına oldukça çok şey sığdırmış, tarihin çok ikonik karakterleriyle yakın ilişkilerde bulunmuş kilit bir herif bu.

zira asil denebilecek bir ailede doğdu ama kendisi pek de asil karakterli değildi. yavuşağun önde gideniydi ama prensiplerine de oldukça bağlıydı. her türlü torpil, yalan dolan, hile hurda ya başvurmuş, olayı kendi lehine çevirmek için tüm piçlikleri yapmıştır.

marcus antonius, mö 14 ocak 83'te doğmuş, mö 1 ağustos 30'da hayatına son vermiştir.
doğuştan piç, sıfatı tipi düzgün, oldukça şeytanî bir zekâya sahip, işini çok iyi bilen, eğlenmek nedir kitabını yazmış, alemlerden alemlere akmış, iyi bir asker ve komutan, arkadaş dediği kişilere asla ihanet etmeden sadakatini sürdüren, kadınlara ayrı bir vakit ayıran, dışarıya karşı acımasız ve gaddar biriydi.

daha gençliğinde bile "evli kadınlara üfleyen adam" olarak adı çıkmıştır kendisinin.
hızlı ve çok dolu bir gençlik döneminden sonra roma ordusunun süvari birliğine katılıp yükselmiştir. daha sonra galya'da sezar'a katılmış, dostu ve sağ kolu olmayı başarmıştır. geri roma'ya geri döndüklerinde kontrolü ve has gücü ellerine geçirir geçirmez, marcus, pompey magnus'un villasını zapt edip orada yaşamaya başlamıştır. kendince dekore etmiş, içini fahişelerle, cıbıl hanımlarla, cüceler ve türlü tuhaf kişiliklerle doldurup şarap meclisleri kurmuştur. marcus antonius'un arkadaşıysanız eğer, sizi de yaşatırdı.
bu tarz düşkünlüklerinden dolayı çok borcu olan biriydi amma oldukça da bonkördü.

sonraa, kendisi borçlarını pompey ve sezar'ın paralarından ödeyerek kapatmıştır. öyle de bir uyanık dalyaraktır. sezar'ın cenazesinde müthiş bir konuşma yaparak halkı katillere kışkırtmış onları roma'dan uzaklaştırarak yönetimi eline geçirmiştir.
bu arada oktavyan büyümüş, sezar'ın evlat edindiği oğlu olduğundan hakkını aramaya başlayıp antonius'un canını sıkmaya başlar.
olaylar olur falan filan, burası uzuun bir muhabbet. geçelim.

velhâsılı kelam efenim, bu marcus beyciğim güzel yaşar.
tüm zamanların en iyi hatiplerinden olan cicero'yla bizzat senatoda atışmış, laf yarışına girmiş, sonra onu öldürtmüş;
roma'da mucuklamadığı hatun kalmadığı gibi triumvirlik sonrası doğu eyaletlerini ve mısır'ı aldığından dolayı kleopatra'yı kaptığı gibi kendisinden birkaç çocuk dahi yapmış;
doğuda sefer üstüne sefer düzenleyerek savaşın ve kanın tadın almış;
triumvirlik öncesi bizzat roma'yı yönetmiş;
hepsinden önemlisi askerlerinin sadakatlerini daima kazanmıştır.
onları anlar, onlarla yemek yer, konuşur, aralarında dolaşır ama mesafesini daima korurdu. bu yüzden sancağı altında savaşan hiçbir yakın iletişim kurduğu askeri marcus antonius'a ihanet etmemiş, onunla ölüme yürümüştür.

kleopatra'ya aşkından ona kütüphaneler hediye etmiş, sırf kadın endişelenip gitti diye actium savaşı'nı kazanabilme potansiyeli varken onun peşinden gittiği için kaybetmiş, kleopatra'ya yangınlar gibin bağlanmıştır. bu onu kurtaramamış, ölümüne sürükleyen en büyük hatalardan biri olmuştur. oktavyan'a teslim olmamış, birlikte intihar ederek terk-i diyâr eylemişlerdir.

hatalarından veya yanlışlarından pişman olduğunu sanmıyorum;
bu orospu çocuğu çok iyi yaşadı, gözü arkada kalmamıştır.
her neredeysen, selam olsun marcus baba.
yengeyi göt.. ee.. gözünden öperim. kıps.