marketlerde ilaç satılması

1 /
wasabie wasabie
şimdi hesaplarsak 20.000 tane eczacı, eczanede çalışan 3 ya da 4 kişi.. bunların aileleri ve babaları, akrabaları derken gün itibariyle 400.000 civarı oy kaybetmiştir ak parti bu uygulamayla..
luto luto
parası olanın ilaç alabileceği, parası olmayanın devlet ile kodamanların arasındaki anlaşmanın insafına göre ilaç alacağı bir dönemin başlangıcıdır.
bir iki milyar tasarruf etmeyi bahane gösterip 500.000-1.000.000 arası insanı gözden çıkarmaktır.

ilave;
umuyorum sayın başbakan sağduyulu bir yol izler.

çünkü bu uygulamayla bundan sonra konu dar gelirlinin, sigortalının ilacı sözkonusu olduğunda ufak eczanelerle ve onların meslek örgütüyle değil çok büyük sermaye ile muhatap olacaktır.

sonuç mu?
market geçişinden bir süre sonra 500.000-1.000.000 insandan çok ama çok daha fazla insanımız hiç ummayacakları şekilde etkilenecektir. çünkü ülkem insanı amerikalı-avrupalı gibi kazanmamakta, o ülkelerin insanları kadar prim ödeyememekte ve doğal olarak pek çok sıkıntısını nisbeten çok düşük primler karşılığı devletimizin sağlık sigorta sistemi ile gidermektedir.
drugstore tarzı zincir eczane sistemi devletin ödeyeceği ilaç parasını çok yükseltecek uygulamadır.
bunun karşılığında devlet harcamasını kısmak, sabitlemek istediğinde ise akıl almaz paraları halk ödeyecek, can bezdiren prosedürlerin çok çok fazlasıyla halk uğraşacaktır.
yineyenidenkobalamin yineyenidenkobalamin
market eczaneler yetmez,market muayenehaneler de açılsın,halkımız alışverişini yapsın,muayenesini olsun ilacını alsın gitsin,fakülte bitirmeye gerek yok ki,ilaçları sokaktan geçen herkes satabilir,varlığımız cüneyt zapsu ve akrabayı kalkındırma partisine armağan olsun..
strutter strutter
aklıma michael moore'un sicko adlı belgesel filmini getirmiş uygulamadır.

bilindiği üzere amerika birleşik devleti'nde ilaçlar marketlerde satılmaktadır. herhangi bir süpermarketten ihtiyacınıza göre ilaç alabilmektesiniz; aynı yerden domates de çamaşır suyu da ilaç da satın alabiliyorsunuz. işte ilaç satışındaki bu uygulamanın ne kadar saçma ve yanlış bir uygulama olduğunu ortaya koyabilmek adına ingiltere'deki sistemi (ki şu anda türkiye'deki mevcut sisteme benzemektedir) gösteren moore, bir eczane sahibi ile röportaj yapmış ve şu soruyu sormuştur:

- buradan (eczanede) deterjan alamıyor muyum?

karşılığı şu olmuştur:

- hayır, ben deterjan satmak için eğitim görmedim. yani hayır.




şimdi bunun tam tersini düşünelim. yani deterjan satmak için dirsek çürütmemiş bir adam nasıl deterjan satamayacaksa, ilaç satmak için eğitim görmemiş bir market görevlisi de haliyle ilaç satamayacaktır.

bir halkı kendi kendine oyalanması için, halkın ciddi konularda düşünmemesini sağlamak için, ot gibi yaşayıp kendi dertlerine boğulmasını sağlamak için oynanacak bir iki tane temel "oyun" var. halkın sağlığıyla oyna ve eğitme. eğitme ki akıl edemesin "boyundan büyük" işlere, sağlığıyla oyna ki kendinden başkasını düşünemesin.

bir ülkenin sağlığıyla oynamak, o ülkenin halkına yapılabilecek en büyük ihanettir. bunun adı ihanettir. bu işten ekmek yiyene de, bu iş sayesinde şifa dağıtılana da...

lafı uzatmanın alemi yok aslında. iş bilmez insanların eline düşmeyegör bir kere. önce halk olarak huzurundan oluyorsun, sonra da sağlığından.
ninkasi ninkasi
bu şekilde ne olması bekleniyor anlamış değilim, hiç bir şeyini oturtamamış bir sistem üzerine yenilik koyuldukça koyuluyor.
anladım bozukluğu anladım bozukluğu
eczanelerin tekelinde* götümüz yıllardır sikiliyor, kırk yılın başı akp hükümeti iyi bir "fikir"(uygulamasını konu etmiyorum bile) ortaya atıyor; ona da muhalefet ediyorsunuz. ibnelik bu, başka bir şey değil. götümüz sikilmediğinde de sikilsin istiyoruz demek ki. ne tuhaf milletiz lan biz.

bir kişi de çıksın, "yok kardeşim bu olay saçma; ama halihazırdaki uygulamayla da eczeneler yıllardır devleti sikiyor. şöyle bir şey geliştirilse daha mantıklı bıdı bıdı" gibi şeyler desin. maksat bağcıyı dövmek, anasını sikmek, ırzına geçmek. sonra da masumu oynamak, mağdur edebiyatı yapmak.

buradan eczanelere diyorum ki; hasiktir ordan. (he, iyi hatırlarsınız bunu da.)

teb de çıkıyor kafa tutuyor. n'oluyor lan, sadece biz sikecez, niye ortak çıkarıyorsunuz?...

ha koçlarım, ha duyarlı sözlük yazarlarım vurun. vurun, sikin atın hökümeti. akşama kadar nereden siyasi giydirme yapsam diye geberip duruyorsunuz ya zaten. iyi işte, fırsat size.
elastigirl elastigirl
zincir eczane dediğimiz nane de bundan başka birşey değilidir bir tür ilaç marketidir. kurulmaya çalışılmaktadır. buradaki zincirin kimin boynuna dolanıp nefesini keseceğini ben söylemiyorum geçmiş benzer tecrübelerden zaten biliyoruz.
1 /