deniz ile nebatın birleştiği yerde oluşan renk (ege kıyıları mesela).
ayrıca
deniz yeşili ni ifade eder (bkz:
plankton).
diyet ürünler üreten bir firmanın markası
"mavi yeşil light" şeklinde bütünleşmiş olan bu ürünlerin enerjisi %40 azaltılmış tarçınlı bisküvisi en güzeli,en yenesidir..
izmir narlıderede bir restoranın adı.
lezzet konusunda biraz daha geliştirilmiş sıkıştırılmış saman
ilk başta dr.
murat topoğlu'nun yarattığı marka. daha sonra
ülker ile birleşme yoluna gittiler. sadece bisküvi değil, çikolta, peynir vs. de üreten bir marka. light çubuk krakeri ve mısır gevreği denemeye değer lezzetli ürünler.
her turizm firmasının sizi buluşturacağını iddia ettiği renkler.
elma ve kayısı lifli bisküvisi açlığınızı geçiştirmek için birebirdir. çekmece de bulundurulması gerekir.
üsküdar' da güzel bir kafenin adı. tek sorun yokuş çıkmaktır. kayma tehlikesi yaşanabilir. onun dışında gayet güzeldir; tam karşınızda boğaz, ağaçların gölgesinde, çevrede tavşanlar... gerçekten sevimli ve huzur verici bir yer.
şekersiz tatlandırıcılı çikolatası normal çikolatalardan daha güzel olan ürün
şu an karamelli,albenin'nin tadının tıpatıp benzeri olan çikolatasını yediğim bir ülker diyet ürünleri markası.napiyim diğer çikolatalar daha kalorili.
(bkz:
lanet olsun şişmanlık)
rize'den sevgiler...
mavi yeşil dergisi 67. sayısında
mavi yeşil yolculuğu devam ediyor. yolculuğun on bir yılı tamamlandı; 67. sayı ile on ikinci yıla başlıyoruz. on bir yıllık yolculuk, sanat-edebiyat dergilerini değerlendirirken sanat ve edebiyat dışında ölçü aramayanlar için somut bir ölçü olmalıdır; bu derginin sevdalıları böyle düşünüyor en azından. edebiyat kavramının varlığındaki anlam sorgulanıyor bu günlerde; seviyesizliğin itibarında bıçak kemiğe dayandı artık. mustafa kutlu, dergâh dergisinin 250.sayısındaki edebiyatın akıbeti başlıklı kısa ama dokunaklı yazısında kişiye bir ahlak ve asalet kazandıran edeb dairesindeki edebiyatın giderek göden düşmesini, kendini tüketim kültürünün popüler ellerine teslim etmesini içim kaldırmıyor. diyor. mustafa kutlunun bu feryadına neden olan ise ayfer tunçun birikim(ağustos-eylül 2010) dergisinde yayımlanan bir yazısı. adı geçen yazısında ayfer tunç; edebiyat ve sanat ancak taviz vererek yaşıyor. artık gerçek sanat olsa da olur olmasa da. sözleriyle kutlunun yarasını depreştirmiş. ali çolak, benzer sitemlerini edebiyat ne işe yarar başlıklı yazısında(zaman, 18.12.2010) dillendiriyor. o da aynı kanaatte; söylemesi zor; ama edebiyat bugün 'güçsüzlerin dili'dir büyük ölçüde
okuma serüvenine ihtiyaçlar ve dilden alınacak lezzetler yerine hangi besini ne kadar 'tüketeceğimizi' salık veren beslenme uzmanları gibi, hangi kitapları 'tüketeceğimizi' belirleyen 'yayın gurmeleri' karar veriyor
has edebiyatın sesi, hiçbir zaman yükselmiyor diyor. edebiyatı olumsuzlayan sanal bir düşman var gibi ortalıkta. sanal diye niteleyip göremediğimiz edebiyat düşmanının, edebiyatın kendi içinde dolaştığını, yenilerde tahammül şeridi adlı şiir kitabı yayımlanan cafer keklikçi haber veriyor gibi. cafer keklikçi, evet, kibirli şair (millî gazete, 18.12.2010) başlıklı yazısında, büyüsüne kapıldığımız edebiyata bulaşan kirli elleri nasıl da gösteriyr; yazı okunmaya değer. jürilerde, televizyonlarda, sanal dergilerde, gazetelerin kültür-sanat sayfalarında adam kayırma gayretiyle sanat ve edebiyat dışında ölçü arayanların yüzü kızarabilir bu yazıdan sonra. edebiyatın/yazının varlıklarının sorgulandığı bu günlerde edebiyat pazarında büyük iddiaları yok mavi yeşil dergisinin. mütevazı yolcuğunda var olabilmek ve sözden yazıya geçme çabasındakilere umut olabilmektir mesele. bu dergiden önce yola çıkmışlarla, sonradan yola çıkanların bir kısmı yolda kaldı ne yazık ki. on bir yıllık yolculukta dergilerini yalnız bırakmayanlara teşekkürler, uzun ömürler
yeni bir yıl, yeni umutların kapısı oldu. güzel yazılarla altmış yedinci sayı okur huzuruna çıkıyor. mavi yeşil, okunacak dergi olduğunu bu sayısıyla bir kez daha gösterdi gibi. serdar çakıcıoğlu, necip fazıl akkoç ve seçkin tok, şiirleri ilk kez yayımlanan üç isim; bundan böyle de yazacakları anlaşılıyor. erhan tığlı, ömer eski ve kapak şairi tevfik hatipoğlu, okurlarımızın tanıdığı isimler. dergide, düzyazısıyla gördüğümüz muhsin kalkışım, bu kez bir şiiriyle katıldı dergiye. bu sayımız biraz öykü ağırlıklı oldu gibi. yıldırım türk, serpil tuncer, nilgün şahsi ve adı dergide ilk kez geçen kadri raşit akdeniz, bu sayının öykü yazarları. fatih sultan bakır, altay taşkın ve oldukça uzun bir aradan sonra yazan burhan okutan, dergi okurlarına yabacı değil. fatma aydın safi ve tolga kayasu ilk kez yazdılar; umarız devam ederler bu dergide yazmaya. asuman türüt, ilker aslan, esra polat ve bu dergide ilk kez yazan nesrin aydın, derginin edebiyat çıtasını yükselttiler açıkçası. asuman türüt, cahit sıtkı için; ilker aslan, tanzimat romanı için; esra polat, tanpınarın bir öyküsü için ve nesrin aydın da inci aral için yazdılar. edebiyatla ilgilenenlerden kim okumadan edebilir bu yazıları ve hangi edebiyat dergisi yayımlamazdı bu yazılanları? hoşça bakalım zâtımıza, lütfen
67. sayının içindekiler:
bırak gök gürlesin anne/t.hatipoğlu
1
aramızda bir işaret kaldı/m.kalkişim
3
kalbime yazdım seni/e.tiğli
4
devrim/s.çakicioğlu
4
gel git/s.tok
4
öğrenci/n.f.akkoç
4
güneş bulutlara basarak yürürken/ö.eski
4
100.yılda ölüm korkusuyla cahit sıtkı/a.türüt
5
ağdaya bulaşmış değişimsel ve erkek egemen kadınlık/n.aydin
8
yeni isimlerle edebiyat yolculuğu/b.okutan
9
yeni kaymakam/y.türk
11
esaretin panoraması/i.aslan
13
abdullah efendinin rüyalarında çatışma/e.polat
15
kalemin tarafsızlığı/f.a.safi
16
vurgun/k.r.akdeniz
17
kayıp dumanlar/s.tuncer
18
çağımızın iletişimsizlik sorunu/t.kayasu
19
ben ne zaman büyüdüm anne/n.şahsi
20
yaşamak üstüne birkaç not/f.s.bakir
21
karadeniz unutulur mu uyutulur mu/a.taşkin
23
davut bekâr
irtibat:
www.maviyesildergisi.com
bilgi@maviyesildergisi.com