nietzsche'nin 19.yüzyılın kadri bilinmemiş yaratıcı dehalarından biri olarak gördüğü;
ego ve biricik (`der einzige und sein eigentum) kitabının yazarı.
''çok şeyden özgürleşebiliriz, ama her şeyden özgürleşemeyiz. kölelik durumuna rağmen
içerden özgür olabiliriz ama yine bazı şeylerden, her şeyden değil; bir köle efendinin kamçısından, otoriter mizacından ve benzerinden özgür olamaz. 'özgürlük yalnızca hayal dünyasında yaşar!' oysa kendim olan ben bütün varlığım ve varoluşumdur, o bendir.
kurtulmuş olduğum şeyden özgürüm,
iktidarım içinde olan şeyin ya da
denetlediğim şeyin sahibiyim. kendime nasıl sahip olacağımı bilirsem ve kendimi başkalarına emanet etmezsem ben her zaman ve
her koşulda kendimim. özgür olmak gerçekten amaçlamayacağım bir şeydir, çünkü onu yapamam, onu yaratamam; onu ancak isteyebilirim ve ona göz dikebilirim, çünkü o bir ideal, bir hayalet olarak kalır.
gerçekliğin zincirleri etimde durmaksızın derin yaralar açar. ama
kendim olan ben kalır. ''
''biz ikimiz, devlet ve ben düşmanız. ben egoist, bu 'insan toplumu'nun iyiliğini düşünmüyorum. hiçbir şeyi ona feda etmiyorum. ben yalnızca onu kullanıyorum: onu
tam anlamıyla kullanabilmek için onu benim mülkiyetim
benim yaratımım haline dönüştürmek zorundayım; yani onu imha etmeli ve onun yerine
egoistlerin birliği'ni kurmalıyım. ''
''devlet için
hiçkimsenin kendi iradesine sahip olmaması şarttır; biri kendi iradesine sahip olursa devlet onu dışlar, hapseder ya da sürer;
herkes kendi iradesine sahip olursa, devletten kurtulur. devlet efendilik ve kölelik olmadan düşünülemez; çünkü devlet
içerdiklerinin hepsinin efendisi olmayı amaçlamalıdır ve bu iradeye 'devletin iradesi' denir... benim için
kendi iradem devletin katilidir; bu nedenle devlet tarafından 'özirade'(inatçı) olarak damgalanır. kendi iradem ile devlet ölümcül bir düşmanlığın taraflarıdır; aralarında 'ebedi barış' olması mümkün değildir.''
''
ben hiçbir hak talep etmiyorum; dolayısıyla hiçbir hakkı tanımam gerekmez. kuvvetle alabileceğimi kuvvetle alırım ve kuvvetle alamadığım şeye hakkım yoktur; her zaman baki kalan hakkımdan söz ederek hava atmam veya avunmam...
hak verilmiş ya da verilmemiş bu beni ilgilendirmez;
ben güçlüysem yetkimi kendimden alırım ve başka bir yetkilendirmeye ya da izne ihtiyacım yoktur.''
''kendisine sahip olmak için
başkalarındaki irade eksikliğine bel bağlayan,
başkalarının yarattığı bir şeydir.
efendi kölenin yarattığı bir şeydir. itaat sona ererse; efendilik de sona erer.''
''bir birliğe tüm gücünüzü, yeteneğinizi getirirsiniz ve
kendinizi kaale aldırırsınız; bir toplumda çalışma gücünüzle beraber
kullanılırsınız; birincisinde egoistçe, ikincisinde insani bir şekilde, yani dinsel olarak, '
tanrının gövdesinin bir parçası' olarak yaşarsınız. toplumda, sahip olduklarınızı topluma borçlu olursunuz ve bu nedenle görevleriniz vardır, '
toplumsal görevler'
size egemendir;
birliği ise kullanırsınız ve artık onu kullanmanın bir yolu kalmadığında sorumluluk ve sadakat duygusu hissetmeden onu terk edersiniz. toplum sizden daha fazla bir şeyse, sizin için de kendinizden daha fazla anlam ifade eder;
birlik ise
yalnızca sizin aracınızdır ya da
doğal gücünüzü keskinleştirmenize ve
artırmanıza yarayan bir kılıçtır; birlik sizin için ve sizin aracılığınızla varolur, toplum ise tersine size kendisi için sahip çıkar ve siz olmadan da var olabilir; kısacası toplum kutsaldır,
birlik sizin kendinizdir;
toplum sizi kullanır,
siz birliği kullanırsınız. ''
''
devrim ve
isyan eşanlamlı görülmemelidir. devrim, koşulların, yerleşik durumun ya da statünün, devletin ya da toplumun altüst edilmesinden ibarettir ve dolayısıyla
politik ya da toplumsal bir edimdir. isyanın sonucunda da kaçınılmaz olarak koşullarda dönüşüm olur; ama
isyan işe buradan değil,
insanların kendileriyle ilişkili hoşnutsuzluklarından başlar; silahlı bir ayaklanma değildir, bireylerin sonuçları dikkate almaksızın ayaklanmalarıdır,
ayağa kalkmalarıdır. devrim yeni düzenlemeleri hedefler; isyan bizim için düzenlemeler yapılmasına artık izin vermemeye, düzenlemelerimizi
kendi kendimize yapmaya yöneltir bizi ve '
kurumlara'
büyük umutlar bağlamaz. isyan, yerleşik olana karşı bir mücadele değildir, çünkü o başarılı olursa yerleşik olan kendiliğinden çöker... o halde benim hedefim yerleşik bir düzenin devrilmesi değil, benim onun üzerine yükseltilmem olduğuna göre,
amacım ve hareketim politik ve toplumsal değil egoisttir.
devrim düzenlemeler yapmayı
emreder;
isyan ayağa kalkmayı ve
kendini yüceltmeyi talep eder. ''