çok bahsedilince ilkini okumuştum. hani şurada giri yazarken bile dikkat ediyoruz, okunabilir olsun, yüksek sesle okurken güzel anlaşılsın diye. bir de kitap yazarken ekstra dikkat edersin, bir tasvir olsun, anlatım dili olsun.
kitap; oradaki adam gitti ötekini öldürdü. sonra uçaklar bomba attılar falan. sonra türk ordusu hepsini yendi, tadında, arkadaşına anlatır gibi yazılmıştı bir tek bu kalmış aklımda. kendine özgü bir tarz diyerek geçiyorum bu konuyu. belki ilerki kitaplarda düzeltmişlerdir.
sene 2005 aşık olduğum adamla istiklal caddesinde yürüyoruz. bu kitabı okumuş, heyecanla anlatıyor bana.. aa diyorum merak ettim.
bir çeviriyor kafayı d&r, tutup kolumdan beni, kitabı anlattığı heyecanla sokuyor içeri, bana o kitabı alıyor, hediye ediyor, kitabın ilk 10 sayfasını okuyorum sonra ben, kaldırıyorum bir kenara...
aradan 10 sene geçiyor, stanislavski'nin bir kitabını ararken elime geçiyor. bakıp gülümsüyorum... "5 sene sonra görüşürüz" deyip kitaplıktaki yerine kaldırıyorum.
tanım: filmi de çekilmesi planlanan, hakkında duyduğum şeylere göre fantezik olan bir kitap serisi.
tamamen duygusal bir eylem.
tamamen amerika'nın güdümünde yazılmış, amerika'nın biz sizin anıtkabir'inizi bile yıkarız görürsünüz ebenizinkini tersten dediği kitap.
alman savaş makinesinin 1940'lı yıllardaki sürümünü 2000'li yıllardaki abd ordusuna yüklemişler. grafik motorundaki yeniliklere rağmen, mantık hatalarıyla dolu. türkiye'deki coğrafya engebeli olduğundan sadece kuşuçumu olarak o kadar sürede kat edilebileceğini bildiğimizden bütün hikâye çökmüş. istanbul bombardımanı olayı kronolojik hataya sebep oluyor. ayrıca istanbul gibi bir şehre zeytinburnu'ndan çıkarma yapmak mantıksızlığa anlam katıyor.
(bkz:
strateji oyunları hikayeciliği )
kitabı okurken insanı savaşta hissettiriyor.
bugün yaşadıklarımız kısmen benziyor lan. direkt bu kitap geldi aklıma. zamanında hassiktir dediğim şeylerin benzerini yaşadık bugün. tabii reelde kafamıza takılan aşırı derecede fazla soru var. ama yine de hatırladık bu kitabı.
sakın ha!
dikkat!
bilinen bilinendir...
allah şeytanın planlarını bozdu...
artık şeytan gizlenemez...
ve artık şeytanın geri dönüşü yok!
allah planlarını yine bozacaktır...
bekleyin ve görün bakalım...
buna eminim... çok yakında!
durduk yere aklıma geldi, aklımı skiyim.
noldu şimdi biri anlatsın.
yazanlar gerçekleşti mi?
ne yazıyordu önce onu bi söyleyin tabi.
bu kitap ilk çıktığında, kitaptan aşkla sevgiyle hararetle bahseden arkadaşlara baktım, kendi gününde kendi saatinde olan kurtlar vadisi'ni izliyorlardı istisnasız hepsi.
tabii ki hepsi akp'liydi.
ek: bi de hepsi erkekti. zaten kurtlar vadisi deyince anlamışsınızdır.
o zamanlar lisedeyiz...
yayın evi zaten timaş.
doğru mu bilmem ama biz o zamanlar timaş'ın akp ve feto'nun olduğuna inanırdık.
fem, güvender, timaş .... bunlar hep akp ve cemaatindi. hangisi hangisinin bilmiyorum, çünkü o zamanlar biliyorsunuz ki ikisi arasında fark yoktu. ıslana ıslana yürüyorlardı.
beyaz liseli gömlekleri yapışıyordu üzerlerine, meme uçları belli oluyordu ikisinin de.
zaten aynı yıllarda (2002) çıktı petek dinçöz'ün kazanovası. bilirsiniz nasıl ıslanırdı gömleği.
neyse işte, timaş bastı, kurtlar vadisi tayfa sevdi diye okumadım ben bu kitabı.
şimdi dönüp bakıyorum, hiçbir şey kaybetmemişim.
belki de kazanamadım ama kazanamadığım için farkında değilim.
işte o nedenle yardımlarınıza muhtacım, ne diyodu kitap ne oldu şimdi, amerikanın altına yıllardır gizli gizli nükleer bomba döşemişiz de günü gelince patlatacak mıyız? noluyo şimdi ülke şahlanıyor mu?
şahmerdan neydi?
şahmeran mıydı yoksa o kelimenin aslı?
şahdamar
şahdamar
ajdar
ajdar
ajdaaaaarrrr
eskiden show tv veya kanal d de gece yarısı ortaya çıkan çerezlik politik macera filmleri yayınlanırdı. aslında izlenecek filmler olmasa da yarı uykulu vaziyette, zaman geçmesi için iyi giderdi bunlar. oyuncu kadrosu tanınmamış oyunculardan oluşur, kurgusu, senaryosu ve çekimleri çok vasat olurdu. konuları da hep aynıydı. amerikan başkanının kaçırılması, beyaz sarayda suikast, özgürlük heykeline bomba konulması vs.
işte metal fırtına bu filmlerin roman versiyonuydu. edebi olarak pek bir değeri yoktu. alt metni ve verdiği bir mesaj da yoktu. ama popüler türde yazılmış bir politik kurgu ve komplo kitabı olarak çerezlik ihtiyacını da karşılaşmıştı. sorgulamadan oku, aksiyonu takip et, bitir, geç. bu kadardı.
işin ilginci sonraki zamanlarda iktidar medyası bu kitap ve sunduğu komplo mantığından bir çok kez faydalanmıştır.