mevlüt çavuşoğlu

aliyev: "rus uçağı düşürdükten sonra eli sert sıkmaca hee, yakışır kardeşime..."




(bkz: 24 kasım 2015 suriye sınırında düşürülen uçak)

dışişleri bakanı çavuşoğlu, pakistan'da gangnam style dansıyla karşılandı...

telefonlarına çıkmayan bakanlık bürokratları için genelge yayınlamış . bakanımızı ciddiye almıyorlar . bu bir dram ,
dışişleri'nin telefonla imtihanı dışişleri bakanlığı koltuğuna oturduktan sonra personeli özellikle doğum günlerinde kutlamak için arayan dışişleri bakanı mevlüt çavuşoğlu, açılmay... cumhuriyet

bu aralar avrupada natoda sağa sola haklı olarak atar yapan bakan..
ancak cevap verirken hırsına yenik düşüp heycanından kurduğu devrik cümlelerinden dolayı vurgulamak istedikleri pek anlaşılmıyor..
ben anlarım türküm ama bu bakanımızı tercüme eden tercümana allah kolaylık versin..

mevlüt adındaki en elit kişi olabilir. yani tüm mevlütler arasında.kendisi golf oynamayı sever.

sayın bakan, türkçe olarak laf sokmalarını veya hakaretlerini anlamazlar. istersen ingilizce olarak hakaret et bence.

marksist mi leninist terör örgütü arada bir de ateist okudum gibi oldum ben..

sevim koş koş girdi yine bunlar birbirine..

az önce bir videosuna maruz kaldım. manavgat belediye başkanı ile polemik yapıyor.

lan oğlum sen dışişleri bakanısın. günde 24 saat beka sorunu diye ağlıyorsunuz, günde 24 saat dış güçlerin oyunlarından bahsediyorsunuz. ameriga diyorsunuz, israyil diyorsunuz, almanya diyorsunuz, dünyağ beşten büyüktür diyorsunuz sen hala belediye seçimlerindesin. hala ilçe belediye başkanlarıyla polim peşindesin. ilçe belediyesi sana çok gelir. muhtarla polemik yap. senin çapına bu bile fazla...

ayaküstü popülizmin kitabını yazmış anladığım kadarıyla. şu ucuz tiyatrolarla halen gaza gelebilenleri görmek ise esas üzücü olan. akp'nin ne olduğunu, ne olmayacağını, ne olamayacağını belli seviyenin üzerindekiler biliyor zaten.

ruanda sokyırımını dile getirmiş mi..

malum bu fransızların (belçikalılar da dahil) tarihleri o kadar kirli ki, ellerinde öyle bir kan var ki insan laf sokarken soykırımları unutur amk.

van münüt severlerin seveceği bir cevap vermiş. yani mesele yok. nabza göre şerbet vermiş.

kime nasıl bir ayar verdiğini anlayamadım. devletler arası ilişkilerde mütekabiliyet ilkesi geçerlidir. bir devlet senin işine gelmeyen bir resmi adım attığında onunla eşdeğer başka bir resmi adım atarsın. haklı olman ya da haksız olman önemsizdir. güç gösterirsin. uluslararası siyaset, ekonomik, siyasi ya da askeri güçle yapılır. çeneyle yapılmaz. meydanlarda ya da salonlarda bağırmanın bir karşılığı yoktur. tweet atmanın bir karşılığı yoktur.

mesela cezayir hakkında atıp tutmak yerine hemen meclisinde cezayir soykırımını tanıma kararı çıkartırsın. x gününü cezayir soykırımı anma günü ilan edersin. "yoh onu yapamıyom ama fransız öpücüğünün adını cezayir öpücüğü olarak değiştirdim" demek diplomatik alanda karşılığı olan bir tavır değildir. anca kendi tribününe oynamış olursun böyle.

benim bildiğim akp 2006'dan beri sürekli olarak aynı geyiği çeviriyor ama cezayir soykırımı diye bir şeyi tbmm tanımış değil.

2001'de mhp sözde kanun teklifi veriyor ama dönemin hükümeti sonradan akp'nin de sık sık yapacağı gibi blöf olarak masaya sürüyor.

www.tbmm.gov.tr

bakın 2006'da akp yalandan kanun teklifi veriyorlar ama mecliste görüştürmüyorlar:

www.tbmm.gov.tr

2011'de bu kez chp ve mhp aynı teklifi veriyor ama akp bunu mecliste reddediyor:

www.trthaber.com

2016'da aynı kolpayı almanya'ya karşı yapıyorlar. sonuç ne?

tr.sputniknews.com

şimdi bu adamların bu ciddiyetsiz hareketlerini görüp "oooo mevlüt çavuşoğlu çok kral konuşmuş aga" diyebilirsin tabii... "ben çok güzel keklenirim aranızda çiftlikbankçı filan varsa gelsin beni bi tokatlasın" demeye eşdeğerdir bu.

karşındaki yasa çıkarıyorsa sen de yasa çıkarırırsın, karşındaki belli bir anma günü ilan ediyorsa sen de aynını yaparsın, çok kızdıysan belli konulardaki ortaklıklarını askıya alırsın, belli projelerden çekilirsin, belli ürün ya da markalara dönük ambargolar uygularsın. hiçbir bok yemeye gücün yoksa büyükelçini geri çekersin.

bunlar diplomatik tasarruflardır. salonda ya da meydanda bağırmak resmi bir işlem değildir.

israil'le ticaretini sürekli artırmaya çalışırken "bi daa da gelmem davos'a" demenin karşılığı yoktur.

bazı şeyleri anlayalım artık. anlayamadığınız ve anlamamakta ısrar edip abidik gubidik hareketleri alkışlamaya devam ettiğiniz sürece hep aynı numaraları çevirmeye devam edecek çünkü bu hokkabazlar.

kamuoyuna nasıl oynayacağını bilen bir insan. sokakta atışır gibi laf yetirmiş, sonra da, ya böyle lafı koyarlar işte, der gibi söylenmeye devam ediyor. lafla peynir gemisi yürümüyor. ermeni lobilerinin yarısı kadar çalışsanız bugün kendimizi savunmak zorunda olmazdık. o zaman ne olduysa ne yaşandıyla bunu öğrenmek zor olmamalı. herkesi düşman ilan ettikten sonra kimsenin sizi dinlemesini beklemeyin. tarihi egemen devletler yazar. bizimkiler de boyuna bosuna bakmadan eğer bir tarih yazılacaksa onu da romalılar yazar deme cesaretini gösteriyor. tebrik etmek lazım. şöyle bir arkana dön bak kim var orada. nerede demokrasiden nasibini almamış ülke varsa hepsi erdoğan'ı destekliyor. bir tane medeni ülke arkamızda değil. türkiye'nin nasıl bir imaja sahip olduğunu öğrenmek istiyorsanız at gözlüklerini çıkarıp sınırların dışına bakmak yeterli.

bir de kendini savunurken karşındakini suçlamayı bırakın artık. bu tür safsatalarla bir sonuca varılamayacağı ta cicero zamanında anlaşılmıştı.

anlayana anladığı dilden konuşmuştur. beğenmeyenleri anlayamıyorum. karşı taraf gayet popülist davranmış kendisi de gayet güzel laf söylemiştir.

ayrıca hatırlatmakta fayda var. tarihi kazananlar yazar; ama imparatorluk birinci dünya savaşının kaybedenidir. çeşitli gruplar savaşın öncesinde bağımsızlıklarını almıştır. bu ayrılışı dilediğiniz gibi yorumlayabilirsiniz. fakat birinci dünya savaşında masada kazanan ermenilerdir. türkler savaş alanında kaybetmiştir ve imparatorluğun faturası kendilerine kesilmiştir.