
#18238922 ·
· 438
bu "kılışdar kazanamaz, onun yüzünden seçimi kaybedicez" muhabbetleri tamamen muhalefetin iktidara gelemeyeceği inancı üzerinden dillendiriliyor. konu kılıçdaroğlu falan değil.
altılı masa içinde altı ayrı parti var. chp içinde gözü adaylıkta olan en az üç ayrı klik var. bunların içinde kılıçdaroğludan başka seçime dönük faaliyet yapan kim var? faaliyetin içeriğini tamamen tartışma dışı bırakıyorum çünkü konu o değil. adam peyderpey kadro açıklıyor, program açıklıyor, bir kısmı aşırı derecede yarrak gibi olsa da gündem oluşturmaya çalışıyor. diğerleri ne yapıyorlar?
aptal değiller herhalde. kılıçdaroğlunun yaptığı her şey kendi adaylığına dönük. e kardeşim senin bir adayın varsa sen de bir kadro, bir program, bir yol haritası çıkarmaya başlamış olurdun değil mi? diğerleri anca kulisle, anca dedikoduyla uğraşıyorlar. "sonu hezimet ise sorumlusu kılışdar olsun, diğerleri sütten çıkmış ak kaşık olsun" filan. kafa bu...
bizde sonuçta 600 yıllık bir saray geleneği var. siyaseti ayak oyunlarıyla, taklalarla yürütmeye alışıklar. haremde otur onun bunun kulağına bişeyler fısılda. saray siyaseti anca o kadar olur.
yani millet tam olarak neyi anlamıyor olabilir? daha çok isim var ama ben üçe indirgeyerek anlatayım. ortada x, y ve z isimli üç kişi var. z karşı tarafta aday. x ve y ise birbirleriyle yarışacaklar. x bunu açıkça ortaya koyuyor. y kendini ortaya koyamıyor. işin sonunda "x" "y"yi eleyip "z"nin karşısına çıkarsa orada kazanamayacağı garanti olan tek kişi "y"dir. çünkü daha "x"i geçmeyi başaramamıştır. "x"i geçebilecek kadar aktif değildir, yırtık değildir, onun kadar geniş bir ağı yoktur. yani işin sonunda kılışdar aday olur ve kaybederse "vay efendim şu aday olsaydı bu aday olsaydı" diye ağlamanın bir hükmü olmayacak. diğerleri bence işte tam da buna oynuyorlar. kulislerle, dedikodularla, ayak oyunlarıyla aday olurlarsa kimse mağlubiyet halinde onları sorumlu tutmaz. sorumlu yine kılışdar olur.
hani ben zaten bu seçim tiyatrolarına inanan biri değilim fakat kardeşim kazanacağına zaten inanmayan, inanmadığı için de kendini ortaya koyamayıp kulislerden medet uman bir tip de sizin aklınızla alay edercesine aday olmasın zaten.
ikna olmayan varsa önceki seçimlere baksın. ekmeleddin kulislerle sürpriz yumurta olarak aday yapıldı. yenilginin sorumlusu o mu sayıldı? hayır. iktidar da muhalefet de döndü kılıçdaroğluna "senin yüzünden" dedi. muharrem aynı şekilde sürpriz yumurta olarak aday oldu ve aynı şekilde sorumluluk ona yüklenmedi.
kılıçdaroğlu bu kez kendini bu şekilde ortaya attığına göre en azından kazanabileceğine inanan tek kişi de o gözüküyor. kazanır ya da kazanamaz. kazanması bir boka yarar ya da yaramaz bunları tartışmıyorum. o konulardaki görüşlerimi başka başlıklarda milyon kez yazdım. şu anda en azından kendi seçim çalışmalarını sistematik şekilde yürüten tek "muhalif" olarak, adaylığı seçmenin aklıyla alay etmek anlamına gelmeyecek tek kişi o.
akp, chp, mhp, iyi parti ve akpnin artıklarından oluşan ana akım siyasette kötünün iyisi denebilecek bir tek tip bile yok. ama kötünün kötüsü kimdir derseniz bu ülke yavşaklıktan az çekmemiş gibi hala kulisçilikle, adam bağlamacılıkla, ayak oyunuyla bir yere gelmeye çabalayanlar kötünün kötüsüdürler. tipolojiyi gözünüzde canlandırın: işte devlet bahçeli, işte süleyman soylu, işte numan kurtulmuş. şu anda sözde muhalefette yığınla devlet, yığınla süleyman, yığınla numan var. onların bir kısmı da şu anda kendini ortaya atacak inancı ve cesareti olmadığı halde alttan alta "aday olsa ne kadar süper olur" algısı yaymaya çalışıyor.
gözünüzde bu anlamda canlanabilecek en iğrenç tipoloji abdullah gül değil mi? her seçimden önce araya bir sürü parazit sokup kendini tartıştırır ama ima yoluyla bile olsa "ben de varım, benim de şöyle bi vasfım var" diyemez. aha ortada adı dolaştırılan diğerlerinin durumu da aynı. habire kulis, habire dedikodu. başka?
yapabileceği bir şey olan birileri varsa ortaya çıksınlar, endamlarını göstersinler, programlarını ve ekiplerini ortaya koysunlar. sonrasında galibiyetin de mağlubiyetin de sorumlusunu açık açık görsün millet.
altılı masa içinde altı ayrı parti var. chp içinde gözü adaylıkta olan en az üç ayrı klik var. bunların içinde kılıçdaroğludan başka seçime dönük faaliyet yapan kim var? faaliyetin içeriğini tamamen tartışma dışı bırakıyorum çünkü konu o değil. adam peyderpey kadro açıklıyor, program açıklıyor, bir kısmı aşırı derecede yarrak gibi olsa da gündem oluşturmaya çalışıyor. diğerleri ne yapıyorlar?
aptal değiller herhalde. kılıçdaroğlunun yaptığı her şey kendi adaylığına dönük. e kardeşim senin bir adayın varsa sen de bir kadro, bir program, bir yol haritası çıkarmaya başlamış olurdun değil mi? diğerleri anca kulisle, anca dedikoduyla uğraşıyorlar. "sonu hezimet ise sorumlusu kılışdar olsun, diğerleri sütten çıkmış ak kaşık olsun" filan. kafa bu...
bizde sonuçta 600 yıllık bir saray geleneği var. siyaseti ayak oyunlarıyla, taklalarla yürütmeye alışıklar. haremde otur onun bunun kulağına bişeyler fısılda. saray siyaseti anca o kadar olur.
yani millet tam olarak neyi anlamıyor olabilir? daha çok isim var ama ben üçe indirgeyerek anlatayım. ortada x, y ve z isimli üç kişi var. z karşı tarafta aday. x ve y ise birbirleriyle yarışacaklar. x bunu açıkça ortaya koyuyor. y kendini ortaya koyamıyor. işin sonunda "x" "y"yi eleyip "z"nin karşısına çıkarsa orada kazanamayacağı garanti olan tek kişi "y"dir. çünkü daha "x"i geçmeyi başaramamıştır. "x"i geçebilecek kadar aktif değildir, yırtık değildir, onun kadar geniş bir ağı yoktur. yani işin sonunda kılışdar aday olur ve kaybederse "vay efendim şu aday olsaydı bu aday olsaydı" diye ağlamanın bir hükmü olmayacak. diğerleri bence işte tam da buna oynuyorlar. kulislerle, dedikodularla, ayak oyunlarıyla aday olurlarsa kimse mağlubiyet halinde onları sorumlu tutmaz. sorumlu yine kılışdar olur.
hani ben zaten bu seçim tiyatrolarına inanan biri değilim fakat kardeşim kazanacağına zaten inanmayan, inanmadığı için de kendini ortaya koyamayıp kulislerden medet uman bir tip de sizin aklınızla alay edercesine aday olmasın zaten.
ikna olmayan varsa önceki seçimlere baksın. ekmeleddin kulislerle sürpriz yumurta olarak aday yapıldı. yenilginin sorumlusu o mu sayıldı? hayır. iktidar da muhalefet de döndü kılıçdaroğluna "senin yüzünden" dedi. muharrem aynı şekilde sürpriz yumurta olarak aday oldu ve aynı şekilde sorumluluk ona yüklenmedi.
kılıçdaroğlu bu kez kendini bu şekilde ortaya attığına göre en azından kazanabileceğine inanan tek kişi de o gözüküyor. kazanır ya da kazanamaz. kazanması bir boka yarar ya da yaramaz bunları tartışmıyorum. o konulardaki görüşlerimi başka başlıklarda milyon kez yazdım. şu anda en azından kendi seçim çalışmalarını sistematik şekilde yürüten tek "muhalif" olarak, adaylığı seçmenin aklıyla alay etmek anlamına gelmeyecek tek kişi o.
akp, chp, mhp, iyi parti ve akpnin artıklarından oluşan ana akım siyasette kötünün iyisi denebilecek bir tek tip bile yok. ama kötünün kötüsü kimdir derseniz bu ülke yavşaklıktan az çekmemiş gibi hala kulisçilikle, adam bağlamacılıkla, ayak oyunuyla bir yere gelmeye çabalayanlar kötünün kötüsüdürler. tipolojiyi gözünüzde canlandırın: işte devlet bahçeli, işte süleyman soylu, işte numan kurtulmuş. şu anda sözde muhalefette yığınla devlet, yığınla süleyman, yığınla numan var. onların bir kısmı da şu anda kendini ortaya atacak inancı ve cesareti olmadığı halde alttan alta "aday olsa ne kadar süper olur" algısı yaymaya çalışıyor.
gözünüzde bu anlamda canlanabilecek en iğrenç tipoloji abdullah gül değil mi? her seçimden önce araya bir sürü parazit sokup kendini tartıştırır ama ima yoluyla bile olsa "ben de varım, benim de şöyle bi vasfım var" diyemez. aha ortada adı dolaştırılan diğerlerinin durumu da aynı. habire kulis, habire dedikodu. başka?
yapabileceği bir şey olan birileri varsa ortaya çıksınlar, endamlarını göstersinler, programlarını ve ekiplerini ortaya koysunlar. sonrasında galibiyetin de mağlubiyetin de sorumlusunu açık açık görsün millet.