mısır halkını ve bizi, hay amk. bu kadar insan bunun için mi öldü, diye kara kara düşünmeye sevk etmiş ruhani liderdir. yine de bizim bildiğimiz özgürlük bahsi hiçbir litaratürde hiçbir zaman bu şekilde ifade bulamayacak. neyse ki artık ulusal televizyinlarında, özgürce dünya düz mü yuvarlak mı tartışmaları yapılabilecek. özgürlük algımızın da içine sıçtınız.
şimdi bu arkadaş amerikan beslemesi olduğundan adı muhammed mursi'dir ne zamanki amerikanın işi biter o zaman mohammed morsi olur adı ve indirilir koltuğundan. bir gazze mizanseni sonrası bunun gazıyla yediririz diyerek almış yasama yürütme yargıyı kendi emrine mısır'ı bitirmeye oynuyor. amerika'ya saygım artıyor ne yalan söyleyeyim adamlar nereyi isterse karıştırabiliyor arkadaş istisnası yok rusya'ya bile halleniyorlar arada.
şuan ki mısır başkanı."müslüman kardeşler" çosku ile başa geldi.hani herkes onu seçti.e noldu şimdi de protesto ediliyor indirilmeye çalışılıyor.ya halk sağlıklı karar veremiyor yada yönlendirenler var.arapların-şuan iç karışıklık yaşayan,yana yana demokrasi arayanlar- durumunu pek iç açıcı görmüyorum.günümüzden ve gelecekten ümitsizim.gelecekte,her ülkeden bir napolyon çıkabilir,eskiyi aratabilir.bu benim düşüncem.
halkın,özgürlükleri için başkaldırısını kendine devşirerek iktidara geldiğinde yargı denetimini ortadan kaldırmaya çalışan tipik siyasal islamcı takiyecisidir.
mursi, vazifeye başlayalı henüz 5 ay oluyor..
bu 5 ay içinde, herhalde, onu çok yakından tanıdığını söyleyenlerin bile beklemediği bir performans sergiledi..
ilk dış gezisini amerikaya değil, çin ve diğer ülkelere yaparak dikkatleri üzerine çekti..
arkasından iranda tertib olunan bağlantısız ülkeler toplantısına katıldı ve orada yaptığı konuşma ve sergilediği vakur tavrıyla, yeni bir ilgi ve tartışma odağı oldu..
sonra, ankarada ak parti kongresine gelip tayyib erdoğanla uyumlu bir çalışma başlatacağının işaretlerini yansıtması.. ki, mursinin o kongrede yaptığı konuşmada osmanlı hakimiyetinde geçen uzun asırların ortak hatırasını iftiharla koruduklarını belirtmesi, mısırdaki arabçı cereyanlara karşı bir reddiye mahiyeti taşıması açısından ilginçti..
mursi, israil rejimine karşı da soğuk bir tavır belirtmeye ve 1979 martıında mısır- ile israil rejimi arasında imzalanan camp david andlaşmasının -o andlaşmada yazıldığı üzere- halkın oyuna, referanduma sunulacağını dile getirince, amerika tarafından ikaz edildi..
buna rağmen, mursi, en azından, mubarek zamanında yıllardır kapalı tutulan refah sınır kapısını açarak, israil rejimi tarafından kesin bir muhasara, abluka altına alınmış olan gazze halkının rahat nefes almasına yardımcı oldu.. kasım ayı içinde israil rejiminin gazzeye yaptığı ve 160 insanın ölümü ve gazzenin hemen bütün alt yapısının ve kamu binalarının tahribiyle sonuçlanan ağır bombardıman sırasında ateş-kes sağlanmasında da oldukça aktif roller ifa etti.
ama, 90 milyonluk nüfusu ve ağır ekonomik problemlerle boğuşan bu ülkede halkın mursiden çok daha fazla beklentileri vardı.. ama, -mısırın ergenekonu sayılabilecek- derin devlet kadroları, laikleri, nasıristler, liberaller, ulusalcılar, firavuncular tek cebhe halinde, eski rejimin kendilerine sunduğu kazanımları yitirmemek için her türlü direnişi sergilemek kararlılığındaydılar.. bunun için de başta yargı organları olmak üzere eski rejimden kalma kadrolar alışkanlıklarını sürdürmeye ve eski statülerini korumaya, giderek daha bir kesin kararlı gözüküyorlardı..
dahası, temel konularda aldığı hemen her karar, mahkemelerden dönüyordu.. geçmişte, cumhurbaşkanı sıfatı taşıyan ceberrrut kimselerin karşısında hemen hiçbir direnme işareti gösterememiş olan yargıçlar, arab baharının özgürlükçü rüzgarlarından kendilerinin de istifade edebileceklerini sergilemenin heyecanı içindeydiler adeta..
ve bu duruma bir son vermek isteyen mursi, ekim ayı ortasında başsavcıyı vatikan büyükelçiliğine tayin eden bir kararname yayınlayınca, ipler tamamen koptu..
çünkü, başsavcı yeni vazifesine gitmeyeceğini, başsavcılığını devam ettireceğini, cumhurbaşkanının kendisini azletmek veya değiştirmek gibi bir kanuni yetkisinin bulunmadığını iddia ediyordu..
mursi, bir kanuni engelle daha karşılaşınca.. durumu değerlendirdi ve başsavcıyla bir görüşme yaptıktan sonra, onun hakkındaki büyükelçilik kararnamesini ibtal ederek vazifesine iade etti.. mücadele, eski düzenin derin devlet güçlerinin zaferi olarak yorumlanacaktı tabiatiyle ve öyle de oldu..
ama aradan bir buçuk ay kadar bir zaman geçince.. kasım ayının son haftasında, mursi, anayasadaki bazı boşlukları ve yorum farklılıklarını kendi anlayışına göre yorumlayarak yeni bir kararname yayınladı ve yeni anayasa hazırlanıncaya kadar, cumhurbaşkanının yayınladığı kararnamelerin mahkemelerce ibtal edilemiyeceğine dair bir kararname yayınladı ve hemen ardından da daha önce azledip makamına iade etmek zorunda kaldığı başsavcıyı da azletti. artık, o eski büyükelçilik yolu da tıkanmıştı... dahası, mubarek döneminden kalma yüksek bürokrataların yargılanamıyacağı şeklindeki kanuni dokunulmazlıkları da kaldırdı ve sahnedeki yerini daha güçlü olarak almış oldu..
ama, bu durum açıklanır açıklanmaz, artık kaybedecek fazla bir şeylerinin kalmadığını düşünen bütün laikler, liberaller, ulusalcılar, batıcılar, sosyalistler, firavuncular, nasıristler, mubareki deviren dev gösterilerin yapıldığı ünlü tahrir meydanını doldurdular.. gösterileri günlerce devam etti.. mahkemeler de mursinin kararlarını protesto etmek için çalışmalarını durdurdular.. meclisdeki islamcı kanada muhalif kanat da meclis çalışmalarını boykot kararı almıştı. ne var ki, mursi, bu kararından geri adım atmamakta kesin kararlıydı.. muhalifler, mısır halkın onyıllar boyunca kendi tahakkümleri altında ezmiş olan eski rejimin tarafdarları, pankartlarında, mursiye yeni firavun yakıştırmasında bulunuyorlardı. mursi ve ihvan ülkemizi çaldı! gibi, geçmişte kendi yaptıklarını şimdi mursiye nisbet eden beyanlar da cabası..
ki, bu iddialar da bulunanlar, henüz 5 aylık bir cumhurbaşkanına bile tahammül etmek istemezken, kendilerinin, ülkenin kaderinde 60 yıl boyunca saltanat sürdüklerini hatırlamak bile istemiyorlardı.
bu arada, ihvan-ul muslimin tarafdarları da mursiye destek gösterisi yapmak istedilerse de; mursi onlardan, gerilimin tırmanmaması adına, bu teşebbüslerini ertelemelerini istedi ve nihayet, yeni anayasa metni de, 29 kasım gecesi, 508 sandalyeli mısır meclisinden oturuma katılan 364 m. vekilinin oybirliğiyle kabul edildi ve referanduma sunulmak üzere mursiye gönderildi. mursi de bu anayasa metnini 15 aralıkta referanduma sunmak kararı aldı..
anayasa, islami prensipleri esas alan bir kamu düzenlemesini öngörmekte.. bu anayasanın halk tarafından kabul edileceği kanaati giderek artıyor.. çünkü, halk kitleleri, mursinin kesin kararlı ve tedbir ehli bir yönetici olduğuna dair kanaatlerini daha bir pekiştiriyor..
nitekim, 1 aralık günü, mursi muhaliflleri tahrirde bir daha dev bir protesto mitingi için toplandıklarında, ihvan da, aynı meydanda, ayrı bir mitingle mursiye destek vermek isteyine, mursi onlardan mitinglerini kahirenin ayrı bir meydanında yapmalarını rica etti ve bu isteğe uyan yüzbinler nahda meydanını ve çevresini doldurunca, tahrirde toplananların 3-5 binlik küçük bir grup olarak kaldığı gözlendi ve moralleri bozuldu..
ama, onlar yitirecekleri başka bir şeylerinin kalmadığını düşünerek, daha da şirretli ve şiddetli gösteri çağrılarında bulunuyorlar. ne var ki, sessiz çoğunluğun muhammed mursinin yanında harekete geçmesi ve hele yeni anayasanın referandumda kabul edilmesiyle, muhalifler şirretliklerini arttırmak isteseler bile, onların gücü ve umudu daha da zayıflayacaktır..
mısırda eski rejimin derin devlet yapılanmasının direnme çabalarına karşı, mursinin ve büyük halk kitlelerinin temelden yeni yapılanmaları getirecek azimli yolculuklarının müslüman halkın hayrı yönünde gelişmesi dua ve temennisiyle..
öfkeli halkın üzerine tıpkı
selefi hüsnü mübarek gibi köpeklerini salan sivil diktatör:
" dün mısır'da başkan mursi, başkanlık sarayı önündeki göstericilere taraftarlarını saldırttı. tıpkı zamanında mübarek'in yaptığı gibi (devrim sırasında "
deve savaşı" denen hadise)... altı kişinin saldırı ve takip eden çatışmalar sırasında öldüğü bildiriliyor. mursi bugünse başkanlık sarayının önüne tankları koydu. birinci deve savaşı mübarek'i kurtaramamıştı, bakalım yeni (şimdilik devesiz) deve savaşı mursi'yi kurtaracak mı? "
"
müslüman kardeşler"den, kendi ülkesini yönetmek isteyen masum cicişler değil de -aslında öngörmemize rağmen- ne anlamamız gerektiğinin ispatı şahıs.
bunun,
mustafa kemal atatürk'ün kurduğu cumhuriyeti, elinde askeri bir güç olmadığı için deviremeyeni de başıma başbakan.
telefonlaşıp dizi falan yasaklatıyorlar hocam, neyin ideolojisi, neyin vesayeti, askeri, darbesi allasen ?
yobaz orospu çocuklarının kıtalar arası götünü yaladığı adam. demek ki adamları bir göt kesmiyor.
adamlar devrim yapıyo bi adamı yolluyo yerine gelen adam yüzünden eskisini mumla arıyolar sonra kibar feyzo filmindeki gibi,"gayriii devlet sensin hekim bey suç kimde" repliğiyle uzman birine sormak lazım.
diktatör mübarek zamanında demokrasi, insan hakları, özgürlük namına gıkı çıkmamış ulusalcı piçlerin bugün kilometrelerce uzaklıktan ağızlarıyla bok atmaya çalıştıkları mısır cumhurbaşkanı.
mübarek rejimini bitiren askeri darbe süresince en iyi organize olan (bu sayede de seçimleri kazanan) partinin lideri. verdiği demeçlerin bizimkiyle aynı olmasının sebebi aynı kaynaktan çıkan ürünler olmalarından dolayı.
fakat en önemli fark ben "kendi seçmenlerimi evde zor tutuyorum" dememiş, bulduğu her seferinde protestocuların üzerlerine salmıştır. verilen yaralı ve ölülerin de çoğu bu yüzden polis müdahalesinden ziyade gruplar arasındaki çatışmalardan kaynaklı.
müslüman ülkelerde gücü ele alanların "hepinizi döverim, kral benim lan! benim istediğim olacak." moduna girmesi, sanırım hristiyan ülkelerin demokrasinin islamla uyumlu olmadığı eleştirisini haklı çıkararı nitelikte.
meydanlarda kendisini protesto eden halka parayla tuttuğu bedevi kabileleri develer üzerinde pala ve kılıçlarla saldırtan diktatör mübarek'i kendisiyle karıştıracak kadar gerzeklerin sözlükte olduğunu görmememizi sağlamış mısır cumhurbaşkanıdır.
(bkz:
yok o öyle değil güzelim)
mübarek rejimini bitiren facebook komutanları. musri'nin böyle israil düşmanı türkiye dostu olacağını kestiremediler. erdoğan'ın durumdan vazife çıkarıp kuzey afrika'ya el atması sinirleri geren en büyük şey oldu.