nesne

1 /
düzen ve kargaşa düzen ve kargaşa
nesne, yüklemin bildirdiği, öznenin gerçekleştirdiği yargıdan etkilenen ögedir ve "düz tümleç" adıyla da anılır. bütün ad soylu sözcükler, nesne görevinde kullanılabilirler.*

geçişli fiiller, bildirdiği yargıyla bir nesneyi etkileyen*, bildirdiği yargının bir nesneye ihtiyaç duyduğu fiillerdir. geçişsiz fiiller ise öznenin neyi etkilediğini değil, öznenin ne durumda olduğunu* ya da öznenin zamanla hangi durumdan hangi duruma geçtiğini* bildirir. nesne, yüklemin geçişli fiil olduğu cümlelerde bulunur, geçişsiz fiillerin yüklem olduğu cümlelerde nesne bulunmaz.

"kılış fiilleri" geçişli fiillerdir ve nesne alırlar. "durum fiilleri" ve "oluş fiilleri" geçişsiz fiillerdir ve ancak "-r, -t, -tır" çatı ekleriyle "oldurgan çatılı fiil" haline getirildiklerinde nesne alabilirler.

ayrıca çekimlenmiş ad soylu bir sözcüğün yüklem olduğu isim cümleleri* de (birkaç istisna dışında) nesne almazlar.

nesne, -i belirtme durum ekini aldığında "belirtili nesne", yalın halde bulunduğunda ise "belirtisiz nesne" olarak adlandırılır.

(bkz: belirtili nesne)
(bkz: belirtisiz nesne)

bir cümlede, birden fazla nesne olabilir ancak bu nesneler aynı türde olmak zorundadır. ya bütün nesneler "belirtili nesne" olmalı ya da bütün nesneler "belirtisiz nesne" olmalıdır.

* * *

cümlenin ögeleri bulunurken önce yüklem, sonra özne belirlenir. daha sonra diğer ögeler özne ile birlikte yükleme sorulan uygun sorularla bulunur. nesneyi bulmak için de yüklemi ve özneyi belirledikten sonra, özneyle birlikte yükleme "neyi, kimi, ne" soruları sorulur.

*

"adam duvarı yıktı." (yıktı, "kılış fiili" olan bir yüklem, "neyi, kimi" sorularına cevap veriyor. yüklemin bildirdiği ve adamın gerçekleştirdiği yıkma işinden etkilenen "duvar" sözcüğü nesnedir.)

"genç kız parayı hızlı hızlı sayıyordu." (sayıyordu, "kılış fiili" olan bir yüklem, "neyi, kimi" sorularına cevap veriyor. yüklemin bildirdiği ve genç kızın gerçekleştirdiği sayma işinden etkilenen "para" sözcüğü nesnedir.)

*

"o bakardı." (bakardı, "durum fiili" olan bir yüklem, nesnesi yok. "neyi, kimi" sorularına cevap vermiyor.)
"o baktırırdı." (baktırırdı -tır çatı ekiyle oldurgan hale getirilmiş bir yüklem, nesnesi var. "neyi, kimi" sorularına cevap veriyor.)

"elma çürüdü." (çürüdü "oluş fiili" olan bir yüklem, nesnesi yok. "neyi, kimi" sorularına cevap vermiyor.)
"o, elmayı çürüttü. (çürüttü, -t çatı ekiyle oldurgan hale getirilmiş bir yüklem, nesnesi var. "neyi, kimi" sorularına cevap veriyor.)

"o, zeki bir çocuktur." (çocuktur, ek eylemle çekimlenmiş ad soylu bir sözcükten oluşan bir yüklem, nesnesi yok. "neyi, kimi" sorularına cevap vermiyor.)

(bkz: cümle/#8314671)
(bkz: cümlenin ögeleri)
aytok aytok
isim cümlesinde "zinhar" bulunmayan öğelerdir. sadece borç sözcüğünün yüklem olduğu cümlelelerde nesne bulunabilir ki buna sebeb borç sözcüğünün toharca'da aslında fiil soylu bir sözcük olmasıdır. sözcük türkçe'ye isim olarak geçmiş fakat orijinalindeki bu fiil özelliğini içkin olarak koruduğu için bugün borç'un yüklem olduğu cümlelerde nesne bulunabiliyor.
recai pengül recai pengül
nesneleri nasıl algıladığımız ve bir nesneyi diğer nesnelerden nasıl ayırt edebildiğimiz bilişsel psikolojide cevaplanmaya çalışılan sorular.

attneave, 1954'te görsel bir kontur (çevre çizgisi) üzerinde kavisi (curvature fazla olan alanların daha fazla bilgiinformation) taşıdığını, kavisi az olan düz konturlerin ise pek bilgi taşımadığını iddia etmiş [1]. örnek olarak da attneave kedisi diye bilinen bir resim kullanmış. kavisi az olan tüm çizgileri dümdüz bir çizgiyle değiştirip sadece kavisi yüksek kısımları bıraksak bile resimdeki kediyi tanımak da güçlük çekmiyoruz.

psikoloji ders kitaplarında sık verilen diğer bir örnek ise biederman'ın fincanları. biederman bir kahve fincanı resmini alıp iki yeni resim üretiyor. birincisinde sadece kavisi yüksek olan kısımları tutup diğer kısımları atıyor, ikincisinde ise tam tersini yapıp kavisi yüksek kısımları silip düz çizgileri tutuyor. iki resim arasındaki farkı görmek için tıklayın:http://sharp.bu.edu/~slehar/webstuff/pcave/gestalt_laws.html (attneave kedisini de burada bulabilirsiniz.)

"peki bu bilgi gerçek hayatta ne işime yarayacak?" diye sorduğunuzu duyar gibiyim. valla sizin işinize yarar mı bilmem. ama bu bilgiyi sizinle paylaşan için bir hayır duanızı eksik etmezseniz bu fakirinizi çok bahtiyar etmiş olursunuz. hem belli mi olur bir gün bir resmi anlaşılırlığı en az zarar görecek şekilde sıkıştırmanız istenebilir. "hangi bölgedeki renkleri ve çözünürlüğü daha iyi saklayayım, hangi bölgeleri atayım?" sorusuna bir cevabınız var artık: "tabi ki kavislere bakacaksın!" (bkz: entropi ve küresel ısınma)

[1] attneave, f. (1954). some informational aspects of visual perception. psychological review, 61, 183-193.
[2] biederman, i. (1987).recognition by components: a theory of human image understanding. psychological review, 94, 115-147.
recai pengül recai pengül
feldman'ın bir önerisi ise gördümüz bir manzarada (visual scene) önce daha basit bileşenlerin kendi aralarında gruplandıkları, sonra bu grupların yine aralarındaki ilişkilere göre daha büyük gruplar oluşturkları ve bu ağaç yapısının gerektiği kadar uzadığı [1]. "ilişki" kavramını bilinçli olarak tam tanımlamıyor. paralellik, aynı renk olma, dik olma, yakın olma gibi nasıl bir çerçeve içinde çalışmak istiyorsak ona göre seçebileceğimz ilişkiler bunlar. önemli olan bileşenleri gruplamak için mutlaka da anlamlı bir ilişki olması gerekmediği. eğer böyle bir ilişki yoksa rasgelelik ilişkisi diyebileceğimiz jenerik ilişki diye bir şey öneriyor.

basit bir örnek bir kağıt üstüne dağılmış noktalar olabilir. bir şekilde bu görüntüdeki noktaları ve aralarındaki ilişkileri kendi içinde tutarlı bir ağaç yapısı hâlinde temsil ettiğimizi düşünelim. aynı doğrultu üzerine gelmeyen noktalar jenerik ilişki, aynı doğrultu üstünde kalanlar ise doğrusallık ilişkisi ile birbirine bağlanmış olacak. feldman diyor ki "eğer jenerik ilişki düğümlerinden bu ağacı koparırsak altında güçlü bir ilişkiyle birbirine bağlanmış bir grup varsa bu grubu bir nesne olarak algılarız."

dümdüz bir cetvel düşünün. ikiye kırıp parçaları birbirlerinin az uzağına koyduğumuzda artık iki farkl nesne görürüz. çünkü daha önceden tek bir doğrusallık ilişkisinin çocuğu olan tüm parçalar artık aralarında jenerik ilişki bulunan iki farklı gruba düşmüşlerdir. her grup kendi içinde düzenli olduğu ve tepede rasgele bir ilişkiyle bağlı oldukları için iki farklı nesne algılarız.

[1] feldman, j. (2003). what is a visual object? trends in cognitive sciences, 7(6), 252-256.

aynı makalaye ve düz anlatımdan daha açıklayıcı resimlere şu adresten ulalabilirsiniz:


hayır duanızı eksik etmeyin!
recai pengül recai pengül
feldman ve singh, 2005'te yayınladıkları bir makalede bu kavisi fazla olan bölgelerin nesne tanıma için daha önemlidir, daha fazla bilgi (enformasyon) içerir görüşünü formalize etmeye çalışıyorlar [1]. yine çizgilerden oluşan bir kontür (ya da bir eğri) düşünelim. i̇şleri basitleştirmek için bu eğrinin üstünde n tane birbirine eşit uzaklıkta nokta seçtiğimizi, bu noktaların arasını düz çizgi olarak kabul ettiğimizi varsayalım. n sonsuza giderken bizim üstünde çalıştığığımız basitleştirilmiş eğri gerçek eğriye doğru yakınsayacaktır. üstünde çalıştığımız basitleştirilmiş eğri ise ardarda tutturulmuş eşit uzunlukta düz çizgilerden ibaret.

kavisi formal olarka göstermenin bir yolu ardarda gelen doğru parçacıklarının yönleri arasındaki farka bakmak. örneği yere paralel çizgiye 0 derece dersek, bu çizgiden ne kadar saptığına göre her komşu çizgizik arasında bir açı farkı hesaplanabilir. dümdüz bir eğride bu açı farklıarının hepsi 0 olacak. bir çemberde ise yine tüm farklar aynı değere sahip olacak ama bu defa 0 değil de seçtiğimiz nokta sayısına göre 360 dereceyi tamamlayan bir değerde olacaklar.

enformasyon ölçümü için shannon'ın enformasyon entropisi (`information entropy) metriğini kullanıyorlar. dümdüz bir çizgide hiç kavis yok, açı farklılıkları hep aynı, dağılım düz dağılım dolayısıyla entropi minimumda, içerdiği bilgi minimumda. bir çember de keza minimum olmasa bile açı farklılıkları hep aynı olduğu için gayet az bilgi içeriyor. ama girintisi çıkıntısı çok olan, bir oraya bir buraya kıvrılan eğrilerde açı hep değiştiği için bu açıların geldiği dağılım oldukça "dağınık" olacak. bu da yüksek entropiye sebep olacak. yüksek entropi ise fazla bilgiye işaret etmekte.

karşımıza çıkan düzenli veya düzensiz nesnelerin görsel olarak ne kadar bilgi içerdiğini ölçmek için oldukça kullanışlı bir yol öneriyorlar. daha fazla bilgi isteyenler makalenin kendisine bakabilir. citeseerx psu


[1] feldman, j., singh, m. (2005). information along contours and object boundaries. psychological review, 112(1), 243-252.
lapeurdanslecauchemar lapeurdanslecauchemar
özne olmayan;kişileştirilmekten uzak olan, maddeye indirgenmiş... yine de öznenin fikirlerine oranla daha güvenilir yargıların kaynağı...

(bkz: nesnel)

özetle, doğu düşünüşlerinde bulması zor bir batı yumurtası...
1 /