" hakikat, üzerinde uzlaşılan yalandan başka nedir ki ? " - nietzsche
hayatımı şekillendirmiş alman filozoftur (kendisi alman olduğunu reddeder). arthur schopenhauer'dan etkilenmiştir. nihilizm felsefesinin ve anarşizmin kurucularındandır. sürüye, sürü psikolojisine ve ahlak kurallarına yaptığı eleştiriler onun en belirgin özelliklerindendir.
kemiklerin, et parçalarının, bağırsakların ve damar sisteminin deri ile kaplı oluşu nasıl insanın görünüşünü çekilir hâle getiriyorsa, tıpkı, onun gibi ruhun heyecanlarıyla tutkuları da hiçlikle kaplıdır: hiçlik, ruhun derisidir.
''gerçeğin elinden ölmemizi engelleyen bir şey varsa o da sanattır.'' demiş üstat.
üç şeyden uzak duracaksın;
şöhret, para ve kadın. ama bu demek değil ki onlar sana gelmesin.
- nietzsche -
edit: ustanın bu sözünü nereden alıntıladığımı hatırlıyamadım, özür.
anlamak için okunan yazarlardandır.okumak için okunacaksa diğerlerinden farkı kalmadıgı gibi anlamı da kalmaz.
1889 yılında, sahibi tarafından kırbaçlanan yaşlı bir atın boynuna sarılıp hüngür hüngür ağlamaya başlamış ve bu olaydan sonra akli dengesini yitirdiğine dair teşhis konulmuş olan alman filolog ve nihilist düşünür.
hayatının son 11 yılını annesi ve kız kardeşinin bakımında geçirmiştir.
akıl sik değil ki millete sokasın. diye bir cümle yapıştırmışlardı pos bıyıklıya. kesin bunu düşünmüştür ama dile getirmemiştir diye zaman zaman düşünmüşümdür. uçuk fikirlerini sevdiğim.
stefan zweig'in kaleminden okuduğum, yazarın deyimiyle "yaralı ruhların şifacısı" alman filazof. klasik felsefe kitaplarında olduğundan farklı olarak nietzsche'in yenilgileri, dönüşümleri, hastalıkları, tutkuları anlatmış. sevdin mi diye sorarsanız bilmiyorum. farklıydı ama stefan zweig'in satranç ve bunalımı ya da kitapkurdu kadar sevmedim.
kitapta; goethe, wagner, schopenhauer gibi isimlerle kıyaslıyor. dostoyevski ile benzerlik taşıyan yanları ve nietzsche'i farklı kılan dünyası dile getirilmiş. hassasiyetleri, hastalıkları, uykusuzlukları, don juanlığı, bulanık gözlerinin yaşattığı ağrıya rağmen yerlere saçılan sayfalar anlatılıyor. bunlar aktarılırken verdiği hava hoş, nietzsche'in küçük karanlık odasında onu izliyor oluyorsunuz. zweig, nietzsche için "hastalık, iç dünyasındaki insanın doğmasına ebelik etmiştir, hem doğum sancılarını dindiren hem de yaratan olmuştur." diyor. bu noktada acıdan aldığı doyumsuz haz ise hissettirilmiş, bu noktada izleyen olmaktan çıkıp o oluyorsunuz birkaç sayfalığına. ve hakikate olan tutkusu, müziğe olan aşkı, dostlarını kaybedişi ve onlara olan özlemi fazla ağır bir dille anlatılmış benim için. kasvetli ruh halini hissetmek korkuttu belki de bilmiyorum.
nietzsche'in iç dünyası ile tanışmak için okunması gereken bir kitap.
öncelikle belirtmeliyim ki, 10 üzerinden +11'lik kitap.
"hangi yıldızlardan düşüp birbirimizi bulduk biz. bu kadar düz bir cümlenin bu kadar karmaşık olmasına neden olan kadın."
nietzsche'yi bir de lou andreas-salome'den okuyun...
sadece hissi olmayan, tüm ruh, tutku ve kelimeyle yaşanan bir aşk hikayesinin geri planda dönüp durduğu nietzsche'yi mantık süzgeçlerinin her safhasından geçirerek analiz edildiği ve son cümlesine kadar halatı ele dolar gibi ruhunuzun nietzsche ve lou andreas-salome'nin ellerine dolandığını hissedeceğiniz insan aklına zarar* bir eser. bu öyle sanıyorum ki dünyanın en ''mantıklı'' aşk ilişkisi... çünkü lou andreas-salome, nietzsche'nin eserlerinde insanı görmüştür. nietzsche okuyan hemen herkes dikkatini yazılarını anlamaya ve teorisyene vermiştir. ve asıl gerçeği kaçırmıştır. hepimiz yaptık bunu. ancak lou andreas-salome nietzsche'yi öyle bir analiz etmiştir ki ağzınız açık okursunuz. nihilizm gerçeği içerisinde her insan dünyanın teorik ve pratikteki acımasızlığını hisseder ancak doğrusu, tüm psikodinamik yapı ve rahatsızlıklarıyla insan ruhunun varlığıdır.
bu kitabı okuduktan sonra nietzsche'nin her eserini yeniden okumak gerekiyor diye düşünüyorum. ben başlayacağım. kitaplarındaki analiz ve felsefi düşüncelerin, nietzsche'nin içine düştüğü ve toplumdan olduğu kadar kendisinden de koptuğu iç sarsıntıları tarafından engellediğini göreceğiz. sanırım bir defa daha okuyunca onu en iyi ben anlayacağım. psikolojik olarak çöküşünden kaynaklı sert dışa vurumlar, zıtlaşan fikirler ve acı...
kitabı hiç bir yerde bulamamıştım onu da söyleyeyim. bulabilen varsa şanslıdır. kütüphaneden ödünç olarak almış bir arkadaşımdan alıp okudum. ben değil, bir arkadaşım.