ocak

1 /
azureel azureel
delikanlı bir fitness makinesiymiş. ömrümde yapmadığım kol kasını son 2 saatimi kendisini çitikleyerek yaptım. ayrıca ocağın üzerinden geçen her varlık, bir şekilde arkasında izini bırakıyormuş: pirinç, makarna, patates, yumurta kabuğu, havuç, salça, domates, bezelye, nohut, fasülye, köfte, sosis, sucuk, ekmek, bilimum baharat *...
vampyric romance vampyric romance
yemek yaparken ateşin yandığı ve üzerine kap kacak koyduğumuz yere diyoruz. bu sözcüğün kökeninde "üç ok" var. ateşin üzerinde birleştirilen üç oka asılan tencere ilk ocakları oluşturuyormuş. zaman içinde üçok, oçok diye söylenen sözcük günümüze ocak olarak gelmiş.
kerrigan kerrigan
eskiden anadoluda okuyan üfleyen nazara karşı eli nefesi bilgisi kuvvetli olan kişilere ocak denirmiş. çok çok eskilerden süregelen bir şeydir. ocak da el devredilir ve bu gelenek hala devam eder. nazar nasıl çıkarılırmış -şaşkınlıkla izleyerek- bu kişilerden görebilirsiniz.

(bkz: ben bunu gördüm)
(bkz: şaşırmak)
morumtrak morumtrak
soğuğundan mı, yeni bir yıl ile planlar düşünülden mi, nasılını nedenini bilmiyorum ama biliyorum ki hangi aralık bir çift ayrılmışsa o en netameli aydır bence; ocak böyle bir ay işte, havadaki gri bulutlar doğrudan ilişkilerin üzerinde gibi.
alisvolatpropriis alisvolatpropriis
gazeteci ve aydınların ölümünün dışında 2013 ocak ayında tam 68 işçi vefat etmiş. madencilik, metal sektörü ve inşaat başta olmak üzere 30 günde 68 kişinin tedbirsizlik yüzünden ölmesi çok içler acısı...

hadi teröre bir çare bulamıyorsunuz veya bulmak istemiyorsunuz ama karın tokluğuna çalışan işçilerimizin iş güvenliğini sağlayın da maden ocaklarına koşan 8-9 yaşlarındaki çocukların ''babam yaşıyor mu amca?!'' feryatlarını izlemeyelim tv'lerde!!!
kaffka kaffka
ibb şehir tiyatrolarının yeni oyunu ocak 13/17 mart tarihleri arasinda uskudar musahipzade celal sahnesinde.
konusu:1960'lı yıllarda emekçi bir ailenin ekonomik güçlüklere ve geçim sıkıntısının getirdiği zorluklara rağmen bir arada durma çabasını anlatır. anne, baba, çocuklar ve büyükanneden oluşan aile bireylerinin her biri farklı karakterlere ve hayallere sahiptir. tüm sıkışmışlıklarına rağmen, birbirlerine duydukları sevgi, diğer tüm yoksunluklarını unutturmaktadır. sahnede bir yandan aileyi izlerken, diğer yandan 1960'ların istanbulunu, hayallerini, müziğini ve radyosunu da hatırlarız.
oyuncular:aslı i̇çözü, cengiz tangör, erkan sever, hakan güner, mahperi mertoğlu, mana alkoy, mehmet söner dinç
abdüş şuküfe abdüş şuküfe
dün promiyerini uskudar musahipzade celal sahnesinde yapmış ibbst oyunu.
bunca zamandır i̇stanbul sehir tiyatrolari oyunlarını seyrettiğim halde, ilk defa eskisehir sehir tiyatrolarını bulduğum oyundur. gerek dekor, gerek oyunculuklar, belki de yıldırım fikret urağ'in zamaninda ebbstde çalışmış olmasi gibi nedenlerle oyun cok eskisehir sehir tiyatrosu'nun o bana hissettirdiği o özel duyguyu yasattirdi.
oyun, kâh güldürdü, kâh huzne soktu biz seyircileri. ailenin sıcaklığı seyirciye guzel yansıdı. özellikle nihat rolüyle erkan sever seyircilere pozitif pozitif enerjiler yolladı.
---spoiler---
oyunda menemenin, cayın tutmesi yani bu kadar gerçekçi olmasi insanların nasıl ısıtıyorlar, menemeni nasıl yaptılar sorularını sormalarına neden oldu bizzat duydum. oyuncuların patatesle hasır nesir olmalari yine oyunda konuşan seyircilerimizde buyuk bir kaosa neden oldu :swh: tabii bu denli gerçekçi olmasi insanları oyundan koparıyor.
--spoiler---
oyunculuklar, dekor genel olarak iyiydi. ben bana tiyatro askını yaşatan, oyunlarıyla büyüdüğüm eskisehir sehir tiyatrolarına benzettigim icin cok olumsuz yan göremedim. sanırım cogu kisi bulamamış ki oyun alkışlarla inledi.
1 /