ölü ozanlar derneği

1 /
byanca byanca
"ah, ne güçtür bizler için inançları ve dersleri bir yana bırakmak. ailemiz, geleneklerimiz ve çağımız bizi öylesine koşullandırmıştır ki. acaba biz önyargılardan, alışkanlıklardan ve etkilerden kendimizi nasıl soyutlayabiliriz?"
fevki lugat fevki lugat
-- spoiler --
zamanında okuduğumda beni fena halde etkileyen bir kitaptır. hatta oturup kitabı türkçe sinden ingilizce ye çevirmeye uğraşmıştım. ilk üç bölümünü de bir hevesle çevirmişim, lise, birinci sınıf. filmi de kitabı kadar etkileyicidir ama. beni en çok etkileyen sahne ise neil perry nin intiharından sonra uyandırılıp arkadaşlarıyla dışarı çıkan todd anderson ın soğuktan yüzleri kızarmış arkadaşlarına ve yağan kara bakıp "so beautiful" deyişi, ardından ağlayarak kara doğru kusması ve neil ın babasını suçlayan haykırışlarla koşması, karlarda yuvarlanışı, ve alabildiğine koşması.
-- spoiler --
aequitas aequitas
türkiye'de boku çıkarılarak lise dizileri furyasının başlamasına sebep olmuş filmdir. idealist öğretmen ve onu seven haşarı liseli tayfa şekline evritilmiş ,carpe diem diye diye bize uyuşturucu müptelası arabesk rapçi nesil olarak tezahür edebilmiştir ancak.
sakil sakil
şu sıralar okuduğum ve bitirmeme 10-15 sayfa kalan kitap. yarın bitirebilirim. kitap bitince de filmini izlemeyi plânlıyorum.

kitap iyi, hoş. i̇nce ve akıcı.
2
sokrat sokrat
ben bu filmi, o sıralarda maltepe askeri lisesinden mezun olup kara harp okulu üçüncü sınıfta okumakta olan kuzenimle sinemada izlemiştim. ankara, akün sinemasında... başroldeki oğlanı babası askeri liseye göndermeye karar verince oğlan kötü bir tepki vermiş ve bir anda salondaki bayanlar ağlama krizine tutulmuştu... rahmetli kuzenim de ""o hoo oğlan harp okuluna gidecek diye ne yaygara koptu, ben ne yapayım harp okulu üçteyim " diye durum değerlendirmesi yapmıştı, haklıydı sanki...
kalk gidelim kalk gidelim
ilkokulda izlemek istediğim zaman annemin beni "yaşın gelince okuyup izlersin" diyerek durdurduğunu hatırlıyorum. sonra anneme aşağı yukarı ayda bir kere "yaşım geldi mi" diye sorup durduğumu hatırlıyorum. tabii bu zaman gittikçe uzadı ortaokuldayken bir gün filmi aldım ve anneme söyledim "anne artık izlicem" diye düşündü "eh iyi izle madem" dedi film bittikten sonra ben şok çakıldım kaldım televizyonun karşısına. anneme gittim "nasıl beğendin mi filmi" dedi "beğendim" dedim ama hala etkisi altındayım annem de gülerek bana bakıyo "anladın mı anlatılanları" dedi "anladım sanırım tam olarak emin değilim kafamda soru işaretlerim var bir kaç gün sonra tekrar izlerim" dedim. ikinci izlediğimde kafamdaki soru işaretleri cevaplanmıştı.

ama sonrasında da değişen bir şey olmadı ne zaman okusam veya izlesem ölü ozanlar derneğini her seferimden bir sonuç çıkartırım bir ders alırım veya unuttuğum bir ders varsa onu hatırlarım. benim hayatımda çok büyük yer etmiş bir eserdir ve 60 yaşına bile gelsem ders almaya devam ediceğime inanıyorum çünkü bir kitap veya bir film(siz nasıl adlandırmak isterseniz) bu kadar her yaş için farklı anlamlar mı ifade eder? ama etmiş bi kere bize de hayran olmak düşer
kezbanın abisi kezbanın abisi
ortaokulda ingilizce dersi zoru ile izletildiğide o zamanki bilinç ve farkındalık ile insanın hoşuna gidiyor.
ancak bir kaç sene önce bir tv kanalında rastlayıp tekrar izlediğimde beş para etmez olarak nitelendirdiğim overrated bir film.

hakkaten buradakiler ya toptan liseli ya da çok şey.
1 /