an itibariyle bu gün anladığım olgudur. diyoruz '' salla be geçer dertler, barışılır bir gün, yarın ararım '' daha niceleri ama olmuyor. bir bakmışsın ki arkana o ararım, barışırım dediğin insan gitmiş bir elveda bile demeden gecenin bir en karanlık anında. ışık aramıştır belki ama nerden bilceksin değil mi?
fazla da üzülemiyorsun yada tam tersine bağırmak istiyorsun nafile; olan olmuş bakıyorsun yine önüne. zor anlar yaşatıyor, soğuk terler akıyor şakaklarında bu buz günde kalbin daha bir buz kesiliyor. sonra aklına geliyor sevdiklerin, seveceklerin ve hala sevmekte oldukların; zor değil mi? gerçekten de zor. ne yazılan bunca sözün ne okunan bunca gazelin bir faydası oluyor tek kelime çıkıyor o anlamsız dudaklardan '' ölümlü dünya '' sonra eşsiz bir sessizlik, sükunet.
dünya üzerinde yazılmış olan bütün kitapların yanı sıra, milyonlarca belki'de milyarlarca şiire karşı tek başına baş edebilecek cümledir.
şimdi oturup, saatlerce yazsam buraya bu cümle kadar net ve samimi olamam.
söyleyebileceğim tek bir şey kalıyor geriye, "yarın hiç olmayacakmış gibi sevelim birbirimizi."
(bkz: ) ölümlü dünya
benim hiç bişeyde gözüm yok zaten ölümlü dünya neyin kavgasını edioruz diyen arkadaşların çoğu zengindir.. ne güzel en azından gözü doymuş diyorum ben onlara ...
işıkları kapat, nesnelerin karanlığında kalalım, bırak korkalım ölümden. bu büyük boşluğun ortasında duran gezegenin hiçliğini de hissedelim, muhteşemliğini de…
işıkları kapat, bir şeyler anlat, merak ettirt bir hikayenin sonunu, unuttur bir an ölümlü oluşumuzu…
işıkları kapat, bir şarkı mırıldan, çok uzaktan geliyormuş gibi bir hava ver sesine, ağıttan ninniye geriye sar zamanı…
işıkları kapat, bir şiir oku, bir hikaye, 'ölümlü dünya'da geçmesin a masal.
işıkları kapat, müziği aç, yanıma gel, elini ver, romantizmin zirvesinde patlat en sağlam esprini…
işığı kapat, pencereyi kapat, perdeyi çek, müziği kapat, odadaki her şeyi dışarı çıkar, sen de çık.
paslanışını seyredelim çivilerin, burnumuzda toprak kokusu...
ali atay'ın yönetmenliğini yaptığı yeni film. 26 ocakta sinemalarda.
"başrollerini ahmet mümtaz taylan, alper kul, sarp apak, i̇rem sak, doğu demirkol, feyyaz yiğit, meltem kaptan, mehmet özgür ve özgür emre yıldırım'ın paylaştığı 'ölümlü dünya'nın yönetmen koltuğuna ali atay otururken, senaryosunu ise ali atay, aziz kedi, feyyaz yiğit, volkan sümbül ve ali demirel kaleme aldı.
nesillerdir haydarpaşa garı'nda anadolu tat lokantası'nı işleten mermer ailesi, 8 kişiden oluşan geniş bir ailedir. kendi halinde, sade bir yaşamları olan bu insanların durumları biraz karışıktır. bu ailenin, uzun zamandır gizledikleri bir de sırları vardır. bu sır, her ne pahasına olursa olsun açığa çıkmaması gerekmektedir."
ali atay'ın ilk filmi 'limonata' gerçekten de çok iyiydi. yeni filmi de oldukça iddialı. feyyaz yiğit ve aziz kedi'nin de aralarında bulunduğu senaryo ekibinin kötü bir metin çıkaracaklarına inanmıyorum. umarım sinemalarda yer bulur da sinemada izleyebiliriz. fısıltı gazetesini devreye sokmak gerekir. eli yüzü düzgün bir filme şans verilmeli...
dün akşam izlediğim film. i̇zlerken gerçekten eğlendiren yer yer kahkaha attıran bana göre türkiyenin snatch'idir bu film. öyle ki film size çok kısa geliyor. spoiler vermeyeceğim ama eleştiri olarak sadece finali biraz zayıf ve başlangıçta tempo biraz düşük diyebilirim. ayrıca cinemaximuma burdan sesleniyorum ulan allahsızlar yarım saat reklam nedir be. tv izlemeyen benim yıllık reklam kotamı doldurdunuz lan. hayır gitmeyecem diyecem mantar gibiler her yerde bunların sineması var. diğer sinemalar bana göre ebesinin nikahında. biraz azaltın la şu reklamları, en azından fragman falan verin
ali atay'ın yeni filmi filmin senaristleri arasında feyyaz yiğit olması sebebiyle daha bi heyecanla gittim filme. film bazı noktaları tam açıklamıyor ve biraz savruk . çünkü ekip öyle bir ekip ki herkes kendi esprisini yazsa en az iki film daha malzeme çıkar . o yüzden kafalarına göre güzelce halletmişler olayı . çok eğlendim . gidilesi.
işin içinde feyyaz yiğit'in olması beni en çok çeken unsur olmakla birlikte, ali atay'ın yönetmenlik performansını görmeyi de merak ediyordum. önceki filmi limonata'yı izlemedim hala. bununla birlikte cem yılmaz'la ilgili söylediği sözler üzerine yetenek sizsiniz'den çarpı yiyen doğu demirkol'u da ilk kez izledim. doğu'nun rahat tavırları perdeye yakışması çok takdirimi aldı.
ama en çok alper kul'un sonunda saçma sapan olmayan bir karaktere hakkıyla can verdiğini görmek memnun etti. oldukça farklı bir roldeydi.
tekrar başa dönmek gerekirse feyyaz yiğit'in yazdığı yerler kendini çok belli ediyordu. ki bu kesinlikle keyif verici bir şey. salonda arkalardan bir grup ve en önlerdeki bizim grup olarak feyyaz çıktıkça güldük. bizim dışımızda pek gülen eden de olmadı zaten. hatta salondan çıkarken "ay resmen iki saatim boşa geçmiş gibi hissettim" diyen bir kızı duydum... dönüp baktım ama bir şey demedim.
son olarak anadolu tat bin yetmiş bir, anadolu tat bin yetmiş bir, bin yetmiş bir, bin yetmiş bir, bin yetmiş bir, bin yetmiş bir, anadolu tat bin yetmiş bir...
ben ki en az 5 yıldır türk televizyonundan filminden dizisinden uzak kişiyim.
uzun yıllar sonra ilk kez bir türk filmi izlicem. hatta imkan olursa sinemada.
oyuncular çok iyi seçilmiş konu garip trailer garip.
ama asıl benim ilgimi çeken nokta reklam politikasıdır.
"ölümlü dünya ekibinden muazzam tanıtım fikirleri seriisi" çok hoşuma gitti. ve bunca yıllık türk filmi izleme isteğini bende uyandırdı.
serinin ilki.
ben bu filmi izlicem baba.
göndermeler kusursuz.
hakkında güzel yorumları okudukça sevindiğim, feyyaz yiğit ve doğu demirkol gibi güldürebilen yetenekli adamların ilk filmi. yönetmenliğini ali atay'ın yapması ve ahmet mümtaz taylan, alper kul ve mehmet özgür gibi efsane oyuncuların yer alması beklentiyi bir tık arttırdı gözümde.
en kısa sürede izlemeye çalışacağım.
abartı, sikik bir film.
bu filmi öven salaklar oldukça ileride sanat başyapıtı niteliğindeki bir eseri ortaya koyma umudunuzu yitirmeden hayata tutunabilirsiniz.
senaryo, kurgu vs gerçektren vasatın altında bir film.
nasıl zevkiniz var, ne saçma spastik insanlarsınız anlamıyorum ki.
mantık şu: ekşiyi oku, biri sövüyorsa söv, övüyorsa öv.
hmmm ok amk zübükleri.
şunu arkadaşlar ile bir araya gelip, bira cips gününde vakit geçirmek için bile izlemez, vakit kaybı dersiniz.
bundan daha iyi bir sürü film var.
sinema, komedi sektöründe kalite düşüyor, boşa kasmayın.