nazan öncel'in keyifli parçası
otomobil

#168848 ·
· 93
oturgaçlı göttürgeç
erkekler için 15 yaşından sonra bir kere kullanıldımı bağımlılık yapan alet, bazıları için sevgiliden önce gelen motorlu taşıt, bazı insanlar kullanmaktan çok süsleyi tercih etsede her eve lazım bir kara taşıtı
patlamalı, içten yanmalı, elektrikli bir motor veya gaz türbiniyle hareket eden taşıt*
bazıları için hayatın anlamıdır. otomobiller olmasaydı ne motor sporları olacaktı, ne yarışabilecektik, ne de zevkimize göre dizayn edebilecektik. iyi ki var onlar.
henry ford'un kredi talebi üzerine otomotiv sektörünün geleceği konusunda ekspertiz veren bir banka müdürünün 1903 yılından kalan bir vecizesi var konuyla ilgili:
"atlar her zaman kullanılacaktır. otomobil ise ancak geçici bir moda olabilir."
bazıları için hayatın anlamıdır. otomobiller olmasaydı ne motor sporları olacaktı, ne yarışabilecektik, ne de zevkimize göre dizayn edebilecektik. iyi ki var onlar.
henry ford'un kredi talebi üzerine otomotiv sektörünün geleceği konusunda ekspertiz veren bir banka müdürünün 1903 yılından kalan bir vecizesi var konuyla ilgili:
"atlar her zaman kullanılacaktır. otomobil ise ancak geçici bir moda olabilir."
sadece insanları bir yerden başka bir yere taşımaya yarayan bir araç olmaktan öte herbiri ayrı bir sanat eseri olan motorlu taşıtlardır. her sanat eseri gibi iyisi de kötüsü de mevcuttur.
otomobiller üreticilerinin karakteristiklerini yansıtırlar.
rahatına düşkün ve hayattan keyif almayı bilen italyanların ürettiği otomobiller*** sürüş zevkini ön plana çıkartırlar. bir örnek olarak alfa romeo tüm modellerinde markaya has olan motor sesi tınısını tutturmaya,kullanıcının otomobilden keyif almasına uğraşır.
estetiğe ve görünüşe önem veren fransızlar yine buna uygun otomobiller üretirler. peugeot,renault,citroen gibi markalar genelde otomobillerinin dizaynlarıyla diğer markalara göre farklılaşırlar. özellikle peugeot ve citroen otomobil dizaynı konusunda çok başarılıdır.
düzenli çalışıp iyi işler çıkartmayı benimseyen almanların otomobilleri kusursuz işçilikleri ile bilinir. volkswagen,opel,bmw,mercedes gibi markaların ürettiği otomobillerinin en belirgin özellikleri kusursuza yakın işçilikleri ve sağlamlıklarıdır.
japonlar zaten dış görünüşlerini otomobillerine yansıtarak dünyada çekik gözlü otomobil furyasını mazda 626 ve honda civic gibi modelleriyle 90'lı yılların başlarında başlatmıştır. teknolojide gelişmiş japonların otomobilleri yine teknolojik motorlarıyla bilinir. özellikle benzinli motor konusunda honda çok sağlam işler çıkartmıştır.
ingilizler farklı olma isteklerini,elitistliklerini yansıtırlar ürettikleri otomobillere. rover,rolls royce gibi markaların her zaman elit bir havası,bir farklılığı vardır;tıpkı ingilizler gibi soğukturlar ama otomobilseverlerin gözündeki yerleri pek yukarılardadır. mini de her ne kadar çok aşırı pahalı ve ulaşılmaz olmasa da şirin olması gereken küçük hacimli otomobiller arasında karizmatik duruşu ile dikkat çeker. ingiliz otomobilleri beğenilen fakat alınmayan otomobillerdir,tıpkı ingilizler gibi.
amerikanlar zaten abartıdan,görgüsüzlükten ibarettir. bir amerikan otomobilinin en büyük özelliği geniş hacimli olması,çok yüksek beygir gücü üretmese de çok ses çıkartıp çok benzin yakan bir motora sahip olmasıdır. dışarıdan insanları cezbeder fakat derdini de anca kullananı bilir. amerikan otomobili kullanmak tıpkı amerika'da yaşamak gibidir,fazla düşünmeden sadece keyfini çıkartmayı gerektirir. aksi halde bir amerikan otomobiline,çok daha makul seçenekler varken tahammül etmek güçtür.
bize gelince,bizim ortada doğru dürüst gösterilebilecek bir otomobilimiz yoktur. fiat regata'nın görünüş olarak yandan yemişi olan kuş serisi,bizim özelliklerimizi çok da gerçekçi bir biçimde göstermez. anadol'a ise mümkünse hiç bakmamak gerekir çünkü anadol'un bizim hakkımızda vereceği ipucu ne kadar baştan savma ve özensiz çalıştığımız olacaktır.
bir sanat eseri,kendisini meydana getiren sanatçıdan izler taşımak zorundadır ve çoğu otomobil de kendisini meydana getiren sanatçının izlerini işte böyle taşır,onun karakterini yansıtır. bu sebeple erkeklerin sanat merakı baltalanmamalı,gerek bu sanat eserlerinin sergilendiği müzeler olan otomobil galerine yaptıkları geziler,gerekse bu sanat eserlerinden edinme istekleri daha hoş karşılanmalı hatta mümkünse engellenmemelidir.
otomobiller üreticilerinin karakteristiklerini yansıtırlar.
rahatına düşkün ve hayattan keyif almayı bilen italyanların ürettiği otomobiller*** sürüş zevkini ön plana çıkartırlar. bir örnek olarak alfa romeo tüm modellerinde markaya has olan motor sesi tınısını tutturmaya,kullanıcının otomobilden keyif almasına uğraşır.
estetiğe ve görünüşe önem veren fransızlar yine buna uygun otomobiller üretirler. peugeot,renault,citroen gibi markalar genelde otomobillerinin dizaynlarıyla diğer markalara göre farklılaşırlar. özellikle peugeot ve citroen otomobil dizaynı konusunda çok başarılıdır.
düzenli çalışıp iyi işler çıkartmayı benimseyen almanların otomobilleri kusursuz işçilikleri ile bilinir. volkswagen,opel,bmw,mercedes gibi markaların ürettiği otomobillerinin en belirgin özellikleri kusursuza yakın işçilikleri ve sağlamlıklarıdır.
japonlar zaten dış görünüşlerini otomobillerine yansıtarak dünyada çekik gözlü otomobil furyasını mazda 626 ve honda civic gibi modelleriyle 90'lı yılların başlarında başlatmıştır. teknolojide gelişmiş japonların otomobilleri yine teknolojik motorlarıyla bilinir. özellikle benzinli motor konusunda honda çok sağlam işler çıkartmıştır.
ingilizler farklı olma isteklerini,elitistliklerini yansıtırlar ürettikleri otomobillere. rover,rolls royce gibi markaların her zaman elit bir havası,bir farklılığı vardır;tıpkı ingilizler gibi soğukturlar ama otomobilseverlerin gözündeki yerleri pek yukarılardadır. mini de her ne kadar çok aşırı pahalı ve ulaşılmaz olmasa da şirin olması gereken küçük hacimli otomobiller arasında karizmatik duruşu ile dikkat çeker. ingiliz otomobilleri beğenilen fakat alınmayan otomobillerdir,tıpkı ingilizler gibi.
amerikanlar zaten abartıdan,görgüsüzlükten ibarettir. bir amerikan otomobilinin en büyük özelliği geniş hacimli olması,çok yüksek beygir gücü üretmese de çok ses çıkartıp çok benzin yakan bir motora sahip olmasıdır. dışarıdan insanları cezbeder fakat derdini de anca kullananı bilir. amerikan otomobili kullanmak tıpkı amerika'da yaşamak gibidir,fazla düşünmeden sadece keyfini çıkartmayı gerektirir. aksi halde bir amerikan otomobiline,çok daha makul seçenekler varken tahammül etmek güçtür.
bize gelince,bizim ortada doğru dürüst gösterilebilecek bir otomobilimiz yoktur. fiat regata'nın görünüş olarak yandan yemişi olan kuş serisi,bizim özelliklerimizi çok da gerçekçi bir biçimde göstermez. anadol'a ise mümkünse hiç bakmamak gerekir çünkü anadol'un bizim hakkımızda vereceği ipucu ne kadar baştan savma ve özensiz çalıştığımız olacaktır.
bir sanat eseri,kendisini meydana getiren sanatçıdan izler taşımak zorundadır ve çoğu otomobil de kendisini meydana getiren sanatçının izlerini işte böyle taşır,onun karakterini yansıtır. bu sebeple erkeklerin sanat merakı baltalanmamalı,gerek bu sanat eserlerinin sergilendiği müzeler olan otomobil galerine yaptıkları geziler,gerekse bu sanat eserlerinden edinme istekleri daha hoş karşılanmalı hatta mümkünse engellenmemelidir.

#648640 ·
· 93
otomobilin gelişim süreci şu şekilde özetlenebilir:
bir motorla çalışan en eski karayolu cugnot un 1770 yılında imal ettiği buharlı çekici arabaydı. daha kullanışlı buharlı taşıtlar örneğin; bordino 19. y.y. başlarında ortaya çıkmakla beraber ağır ve hantaldı. sınırlayıcı kanunlar ve daha hızlı olan, daha çok yolcu taşıyailen demiryolunun ortaya çıkışı buharla çalışan otomobillerin gözden düşmesine sebep oldu. karayolu araçları için ilk kullanışlı güç ünitesinin geliştirilmesi ise ancak 1860 yılında, belçikalı etienne lenoir in içten yanmalı motoru keşf etmesiyle mümkün oldu. 1890 yılına gelindiğinde, almanya da karl benz ve gottlieb daimler, fransa da albert de dion ve armand peugeot halka satılmak üzere otomobil üretiyorlardı. bu ilk otomobiller ilkel ve pahalı olmalarına, sınırlı sayıda üretilmelerine rağmen otomobil çağının müjdeleyicileriydi.
gelişimdindeki esaslar şu şekilde sıralanabilir:
- buhar tahrikli otomobiller (demiryoluyla birlikte gözden düştü)
- içten yanmalı motor (otomobil gelişiminde mihenk taşı denilebilir.)
- şıklık ve kullanışlılık (seri üretime geçilmeden önce en çok bu konunun üzerinde durulmuştur.)
- seri üretim: henry ford örnek parçalar kullanarak bunları yürüyen bir üretim hattında birleştirerek il seri üretimi gerçekleştirdi. iş, işçilerin önünden geçiyor ve her işçi şasi hat üzerinde ilerlerken basit bir işlem yapıyordu. ilk seri üretilen otomobil olan ford t modeli 1908 yılında ortaya çıktığında birkaç farklı gövde ve renk seçeneği vardı. ancak, 1914 yılında üretim hattı açıldığında renk seçeneği kaldırıldı. t modeli sadece siyah üretildi. henry ford u n dediği gibi "siyah olmak koşuluyla hangi rengi isterseniz" alabilirdiniz. ford, günlerce süren otomobil üretim sürecini başlangıçta 12 saate hatta sonradan dakikalara indirdi. 1920 yılına gelindiğinde dünyadaki otmobillerin yarısı ford t modeliydi.
bir motorla çalışan en eski karayolu cugnot un 1770 yılında imal ettiği buharlı çekici arabaydı. daha kullanışlı buharlı taşıtlar örneğin; bordino 19. y.y. başlarında ortaya çıkmakla beraber ağır ve hantaldı. sınırlayıcı kanunlar ve daha hızlı olan, daha çok yolcu taşıyailen demiryolunun ortaya çıkışı buharla çalışan otomobillerin gözden düşmesine sebep oldu. karayolu araçları için ilk kullanışlı güç ünitesinin geliştirilmesi ise ancak 1860 yılında, belçikalı etienne lenoir in içten yanmalı motoru keşf etmesiyle mümkün oldu. 1890 yılına gelindiğinde, almanya da karl benz ve gottlieb daimler, fransa da albert de dion ve armand peugeot halka satılmak üzere otomobil üretiyorlardı. bu ilk otomobiller ilkel ve pahalı olmalarına, sınırlı sayıda üretilmelerine rağmen otomobil çağının müjdeleyicileriydi.
gelişimdindeki esaslar şu şekilde sıralanabilir:
- buhar tahrikli otomobiller (demiryoluyla birlikte gözden düştü)
- içten yanmalı motor (otomobil gelişiminde mihenk taşı denilebilir.)
- şıklık ve kullanışlılık (seri üretime geçilmeden önce en çok bu konunun üzerinde durulmuştur.)
- seri üretim: henry ford örnek parçalar kullanarak bunları yürüyen bir üretim hattında birleştirerek il seri üretimi gerçekleştirdi. iş, işçilerin önünden geçiyor ve her işçi şasi hat üzerinde ilerlerken basit bir işlem yapıyordu. ilk seri üretilen otomobil olan ford t modeli 1908 yılında ortaya çıktığında birkaç farklı gövde ve renk seçeneği vardı. ancak, 1914 yılında üretim hattı açıldığında renk seçeneği kaldırıldı. t modeli sadece siyah üretildi. henry ford u n dediği gibi "siyah olmak koşuluyla hangi rengi isterseniz" alabilirdiniz. ford, günlerce süren otomobil üretim sürecini başlangıçta 12 saate hatta sonradan dakikalara indirdi. 1920 yılına gelindiğinde dünyadaki otmobillerin yarısı ford t modeliydi.

#786876 ·
· 94
şubat 2006 itibariyle yurdumuzda 5851799* adet bulunan motorlu taşıt..
pahalı bir hobidir..

#2239623 ·
· 93
2008 yılı başı itibariyle dünya çapında yaklaşık 6200000 tane olan teknolojidir..

#2401117 ·
· 56
nazan öncel'in yan yana fotoğraf çektirelim albümünde eğlenceli şarkılar içinde sırıtmayan tek şarkıdır.kimse inanmasa da fikrimce, hadi güneye isimli şarkının devamıdır.ayrıca bir dizesi albüme adını vermiştir.
"bir kavuşturur bir ayırır yollar
bir ağlatır bir güldürür yollar
benim de yollarda aklım var
benim de hayatta gözüm var
benim de yollarda aklım var
gel binelim benim otobüse
geze geze gidiverelim gene
ben şöförün olayım senin
tıngır mıngır gidelim her yere
ben keten helvalar isterim
sen yanık ömer'im ol benim
ayran içelim çöp şiş yiyelim
yan yana fotoğraf çektirelim
bir caydırıyor bir ayartıyor yollar
bir kandırıyor bir avutuyor yollar"
(bkz:http://www.nazanoncel.net/diskografi/muzikWma/6YanYana/11.asp
"bir kavuşturur bir ayırır yollar
bir ağlatır bir güldürür yollar
benim de yollarda aklım var
benim de hayatta gözüm var
benim de yollarda aklım var
gel binelim benim otobüse
geze geze gidiverelim gene
ben şöförün olayım senin
tıngır mıngır gidelim her yere
ben keten helvalar isterim
sen yanık ömer'im ol benim
ayran içelim çöp şiş yiyelim
yan yana fotoğraf çektirelim
bir caydırıyor bir ayartıyor yollar
bir kandırıyor bir avutuyor yollar"
(bkz:http://www.nazanoncel.net/diskografi/muzikWma/6YanYana/11.asp

#2562479 ·
· 49
1895 yılında gümrüğümüzden giren ilk otomobillere kendiliğinden hareket eden anlamında zatü l hareke adı verilmiştir.

#2718486 ·
· 49
automobile, fransızca kökenli kelime; dolaşabilmek. "oto"nun hareketli, taşınabilir "mobil" olanı.

#2835816 ·
· 51
şöyle çalışır bunlar
1-motor içinde bulunan pistonlarda yakıtın oksijenle karışıp buji yardımıyla patlaması sonucu açığa basınç çıkar
2-açığa çıkan basınç pistonu yukarı iter
3-pistonun biri yüksek basınçla yukarı çıkarken bir diğeri kendiliğinden aşağı iner
4-kendiliğinden aşağı inen piston içinde yeni bir patlama olur ve bu olay aralıksız devam eder
5-oluşan bu sürekli yukarı-aşağı hareketi özel bir mil (krank mili) sayesinden dairesel harekete dönüşür
6-dairesel hareket debriyaj balatası yardımınla şansımana aktarılır
7-şansımana gelen hareketin gerekli dişlilerle vites torku veya dönüş yönü ayarlanır
8-elde edilen tork diferansiyel yardımıula tekerlere aktarılır
şimdi biz bu cihazın debriyajına basınca motor olduğu yerde kendi kendine döner. debriyajdan ayağımızı çektiğimiz vakit debriyaj balatası motoradaki mile tutunur ve vites kutusunu çevirir. vites kutusu da tekerleri çevirir. benzinin harekete dönüşmesi kısaca böyledir efendim.
1-motor içinde bulunan pistonlarda yakıtın oksijenle karışıp buji yardımıyla patlaması sonucu açığa basınç çıkar
2-açığa çıkan basınç pistonu yukarı iter
3-pistonun biri yüksek basınçla yukarı çıkarken bir diğeri kendiliğinden aşağı iner
4-kendiliğinden aşağı inen piston içinde yeni bir patlama olur ve bu olay aralıksız devam eder
5-oluşan bu sürekli yukarı-aşağı hareketi özel bir mil (krank mili) sayesinden dairesel harekete dönüşür
6-dairesel hareket debriyaj balatası yardımınla şansımana aktarılır
7-şansımana gelen hareketin gerekli dişlilerle vites torku veya dönüş yönü ayarlanır
8-elde edilen tork diferansiyel yardımıula tekerlere aktarılır
şimdi biz bu cihazın debriyajına basınca motor olduğu yerde kendi kendine döner. debriyajdan ayağımızı çektiğimiz vakit debriyaj balatası motoradaki mile tutunur ve vites kutusunu çevirir. vites kutusu da tekerleri çevirir. benzinin harekete dönüşmesi kısaca böyledir efendim.

#2985998 ·
· 49
arabanın ortaya çıkışından itibaren oluşmuş olan illüstrasyonlardır. genellikle reklam , eğitim ve ya keyfi yapılır. hoştur.

#4288160 ·
· 34
şovalyelerin atlarından sonra belki de tarihte ki en önemli nesne.
ama aslında algılayamadığım olgu da buradan çıkıyor. eve dönerken önümüzü kapatan devasa bir jeep için "abi insanlar yalnızca ulaşım ihtiyacını karşılaması için neden devasa araçlar kullanıyorlar ki?" şeklinde soruma luckfortune "belki de statü göstergesi olarak algılıyorlar." şeklinde cevap verdi.
aslında otomobilin gerçekten bizleri sınıflandırdığı doğru. ama bu yaklaşım oldukça komik şöyle düşünün; dumlupınar üniversite'sinde devasa bir tırmanma duvarı var peki bu onu odtü ile yarışa sokabilir mi? tam söylemek istediğimi anlatamadım ama insanlar arasında daha abartı ve gereksiz tüketim üzerine kurulu bir statü anlayışı aslında ne kadar çarpıkça... (ne bekliyorsun!? kapitalizm var çok şükür!)
söylemek istediğim sadece bir ulaşım aracı ama zamanla tüketim objesine sonrasında ise sınıflandırma aletine dönüştürülmüş.
-kabul et asla bmw q5'e binemeyceksin. o yüzden ağlıyorsun!
-benim modifiyeli şahin o q5'i, ğ5 yapar olum. bagaja beton döktürdüm yolda kalabilsin diye... o derece!
ama aslında algılayamadığım olgu da buradan çıkıyor. eve dönerken önümüzü kapatan devasa bir jeep için "abi insanlar yalnızca ulaşım ihtiyacını karşılaması için neden devasa araçlar kullanıyorlar ki?" şeklinde soruma luckfortune "belki de statü göstergesi olarak algılıyorlar." şeklinde cevap verdi.
aslında otomobilin gerçekten bizleri sınıflandırdığı doğru. ama bu yaklaşım oldukça komik şöyle düşünün; dumlupınar üniversite'sinde devasa bir tırmanma duvarı var peki bu onu odtü ile yarışa sokabilir mi? tam söylemek istediğimi anlatamadım ama insanlar arasında daha abartı ve gereksiz tüketim üzerine kurulu bir statü anlayışı aslında ne kadar çarpıkça... (ne bekliyorsun!? kapitalizm var çok şükür!)
söylemek istediğim sadece bir ulaşım aracı ama zamanla tüketim objesine sonrasında ise sınıflandırma aletine dönüştürülmüş.
-kabul et asla bmw q5'e binemeyceksin. o yüzden ağlıyorsun!
-benim modifiyeli şahin o q5'i, ğ5 yapar olum. bagaja beton döktürdüm yolda kalabilsin diye... o derece!