hiç de haklı falan değil.
bir insanın düşüncelerini eleştirmek başka bir şeydir, onu "bakın darbeyi destekliyor" diye hedef gösterip ihbarcılık yapmak başka bir şeydir. kendisine troçkist diyen ak troll ozan tekin'in yaptığı kesinlikle masumane bir eleştiri değildir. sosyal medyadan hakan gülseven'i etiketleyip "aha darbeci bu" diye hedef göstermesinin, 70'lerin sonunda aydınlıkçıların onlarca sol fraksiyonu "moskova ajanları" diye hedef göstermesinden hiçbir farkı yok.
bu arada aklıma gelmişken yakın geçmişte yaşadığım bir anımı da anlatayım. dsip'li birkaç kişiyle rastlantı eseri bir siyasi toplantıda karşılaştım. tabi, bunlar dsip'li olduklarını söylediklerinde konu
doğan tarkan cemaatinin resmi ideolojisi olan cliffçiliğe ve temel direği devlet kapitalizmi teorisine geldi. ben bu teorinin stalin'e bakış ve abd'nin zamanla "kötünün iyisi" olarak adlandırılması dışında üç dünya teorisi'nin karbon kopyasından başka bir şey olmadığını söyledim. şiddetle itiraz ettiler, "yok öyle bir şey. o farklı, bu farklı" diye. üç dünya teorisi'nin türkiye'deki savunucusu doğu perinçek'in tikp'siydi. doğu perinçek'in o dönemki kurmay kadrosu içinde, sonraları dsip'liler ile birlikte yetmez ama evet kampanyalarını örgütleyen oral çalışlar ve halil berktay gibi isimler de vardı. o dönem aydınlıkçıların yaptığı ihbarcılık işlerini yıllar sonra dsip'liler yapmaya başladı. hani sorsan birisi kemalist, öbürü ise anti-kemalist ama birbirlerinin karbon kopyası olan iki oluşum. ihbarcılık desen var, solu kötüleme (perinçek'in sol fraksiyonlara "moskova ajanı" demesi, doğan tarkan'ın zaman'daki malum demeci) desen var, siyasal islamcılara yedeklenme desen var, chp'yle yan yana dururken bir anda chp'ye hücum etmek desen var, birkaç yüz kişilik kitleciğiyle cürmünden fazla zarar vermek desen var, var oğlu var...
velhasıl, aydınlıkçılara ihbarcı diye öfke kusarken, ozan tekin'in ihbarcılığını aklamak hiç de tutarlı bir davranış şekli değil. eleştiriye tamam, ama ihbarcılığa asla!