politik durumu dramatize ederek, halkın ilgisini uyandırmak amacıyla yapılan politika
(bkz:
tdk)
güne göre siyaset yapmak,halkın ilgisini ne çekiyorsa onu halkın önüne sunmaktır. herhangi bir plan ve düşünce içermeyen bu siyasi duruş yıllardır ülkemizde görünen kişiliksiz politikaların en büyük,hatta tek sebebidir.
aynı zamanda
halkçılık demektir. daha doğrusu kelimenin kökeni olan "populisme" halkçılık demektir.
popülist politikalar altı oktandır...
*
dama çıkmıştı eşşek hazretleri,
karga ile sohbeti özlemişti.
uzun zamandır yoktu ortalarda karga..
karga ki hayvanların en akıllısı
karga ki hayvanların en umarsızı..
buğdayların sarılığından bahsedip
biraz da evsahibini yerecekti eşşek efendi,
yeminden her geçen gün daha bir kısan
yükledikçe acımasızlaşan
evsahibinden...
dedikodu mu ?
dedikodu..
horozun yediği haltlar binbir tane
kuzular desen sessiz mi sessiz,
kuzu kuzu..
bir kağıt bir de kalem vardı
yaz mektubu yolla gitsin
kağıda biraz kolonya dök
bir çift de gözyaşı olsa yüreğinden
yazmışsındır mektubu en makbulunden
diye düşünürken geldi karga
dedi...
çok zaman oldu uzaklardan geleli
bir vakit oldu bilir misin?
ben seni bilmiyordum,
sen beni bilir misin?
eşşek cevap verdi:
ben bilirdim kargalardır hazretleri
akıllıdır
sadece uçmaz gündüz vakti
bilir yolunu yordamını ormanın
bilir konuşmanın erdemini
karga sıkıntılıydı besbelli:
sadede gel sadede
ben geldim yeni mahalleden
kızlar eski kızlar değil
erkekler bilmez erkek nedir
güneş batsa çıksa ne nane
ay ışığı bahane
rakı eşliğinde şarkı söylüyor insanoğlu
anlamadın
anlamadım
sessizleşti ortalık,
dut getirdi karga hazretleri
peyniri kaptırmıştı tilkiye çünkü
ne zaman
ne zaman
diye sorar durur insanoğlu
anlamaz eşşek
anlamaz tilki
bir peynir parçasıydı karga hazretleri
tilkinin ağzında meze olan...
o kadar sakat bir konu ki, yukarı tükürsen bıyık, aşağıya tükürsen sakal.
değinilmiş ama ben de değinmek istiyorum, türk milletinin saf olduğunu söyleyenler çıkmış, bu aklıma aziz nesin'i getirdi tabii. kendisinin görüşlerini beğenmesem de sempati duyarım her zaman, büyük adamdı.
populizm çok kalorili bir besindir. ben de vücüt geliştirme yaptığım dönemde bundan bol bol yerdim. halen de populizm ile beslenmeye çalışıyorum, keşke içinde biraz da protein barındırsa...
ama son günlerde üzerimde değişiklikler oluyor, birkaç kişi tıkalı beyin damarlarımı açtılar resmen, yazdıkları çok etkileyici. her ne kadar yazılanları anlamayacak kadar bir sığ öküz de olsam, bunları okumak, tekrar okumak, önemli yerlerini altını yeni aldığım kırmızı kalemle çizmek çok heyecan verici. siz de deneyin bunu...
ne o populizmden uzaklaştığımı mı sandınız? populizmi eleştirenlerin en büyük hatası, kendilerinin popüler olduklarını sanıp, bir şeylerin üstüne oturmasıdır. kusura bakmayın, böyle şeyleri eskiden görmezden gelirdim ama artık görüyorum. mesela çok popüler insanlar mesaj kutularına bakmazlarmış, onu anladım geçenlerde. artık böyle denyoluklara paydos, kendinizin adamı olun yahu!
tayyip erdoğan'ın çok iyi becerdiği bişiydir.. milletin ağzına bir parmak bal çalmaktan farkı yoktur..
popülizmin ilk yeşerdiği ülkenin çarlık rusyası olduğu söylenebilir. rus popülizmini dar anlamından koparıp kuramsal bir temele oturtarak bir dizi asya ülkesine genelleyen ise "i̇ki ütopya" başlıklı yazısında sun yatsen'le rus pratiğini karşılaştıran lenindir.
laclau'dan referansla "popülizm, toplumsal-siyasal alanı popüler kesimler ile egemen kesimler, halk ile iktidar bloku arasındaki antagonistik ilişki ekseninde tanımlayan ve hegemonize etmeye çalışan söylemdir....popülist söylem, toplumsal antagonizmalarından (düşmanlıkların) çoğulluğunu tanısa bile, bu antagonizmaların kutuplarını birbirinden ayıran sınırlarının aynı olduğnu varsayarak aralarında bir eşdeğerlik ilişkisi kurar." (erdoğan, toplum ve bilim, güz 1998, s. 25)
türkiye'de iktidara gelmek için ön koşuldur.
halkarın teveccühüne almak uğruna her yolu mübah görmektir.
genelde bu kavramda siyasette aktif olmakla beraber sosyal hayatta da karşımıza çıkmaktadır.örneklendirecek olursak a siyasi partisinin başkanı sorunu çözmek yerine sorunu tırmandırmaya kalkıcı hareketlerde bulunması bir popülizmdir.zira o kişi popülizmden beslenmektedir,eğer sorunu çözerse kendine yeni propaganda alanları bulması gerekmektedir.
örneğin sigorta ile alakalı bir yasa teklifinde cumhuriyetin temel ilkelerinden dem vuruluyorsa burada da açık bir popülizm vardır.zira sigorta ile alakalı düzenlemeye dair bir aksi görüş belirtilmemesiyle oluşan duruma karşı "sürekli muhalefet" aklıyla yine zıt tavır almak bir popülizmdir.
sözlükte okunmak için uyulması gereken koşul. (bkz:
uydum hazır olan imama)
hemen her konuda, aptal ile akıllıyı ayırmada kullanılabilecek turnusol kağıdı. işin püf noktası şu ki; yüzyıllardan beri dikte edilen saçmalıkların karşısına mantıklı düşünceler koyduğundan dolayı çoğunluğun ortak hedefi haline gelmiş olan insanlar, derhal fark edilir. çünkü popülizm, bu insanları dünyadaki tüm pisliklerin kaynağı gibi göstermekte ustadır.
(bkz:
galileo galilei)
(bkz:
oscar wilde)
...
popülizmin olmadığı yerin, popülizm yapmayan insanların nadir ve nadide olduğunu düşünüyorum. her türlü içten olmayan davranışla hoşa gitme çabası, kendini ancak başkalarının onayı ve alkışıyla var edebilmek çok trajik, gurursuzca ve alçakça.
son zamanlarda dil bilgisini de vurdu.
nokta ve virgülün yerini bilmeyen, bırak bilmeyi önemsemeyen insanlar "dahi anlamındaki de" çılgınlığına girişti. dahi anlamındaki de ayrı olsun da, isterse cümlenin başka hiç bir yeri düzgün olmasın. önemli değil. kimsenin umurunda da değil. bir ara sözlük bünyesinde "dahi anlamındaki de'yi ayrı yazma zirvesi" yapılırsa, rekor katılım öngörüyorum.
lanet olasıca. bir şeyin sempatisini yetirmesine kesinlikle ön ayak oluyor.