pushing daisies

1 /
buz gibi soguk su buz gibi soguk su
abc kanalında geçtiğimiz hafta yayına başlayan tv serisi. pastel renkler ile cıvıl cıvıl dekorlarla hem güldürebilen, hem merak ettiren, hem de yayınlandığı 42 dakika boyunca kandıran bir yapım.

başrolde lee pace (ned) var. ned ölü bir nesneye dokunduğunda onu canlandırabiliyor. bunla kalsa keşke. bir dakika içinde tekrar dokunarak öldürmez ise o çevredeki bir şey hayatını kaybediyor. şimdilik görünürde 6 bölümlük kontrat var ama uzayacağı muhtemel.

abc home schedule and shows pages find listings of daytime and primetime abc tv shows, movies and specials. get links to your favorite show pages. go
zeus zeus
daha ilk bölümünü yeni bitirmiş birisi olarak olarak diyebilirim ki güzel bir dizi..en azından ekrana kitliyor..abc yapımı olması zaten süresinden çok kalitesiyle ortaya çıkacak bir eser olacağına haber veriyor..renkleriyle, görüntüleriyle, yüzü güldüren işleyişi ile gönlümü çeldi..ama bilemiyorum, ölülerle içli dışlı hikayesi nedeniyle gitgide ghost whisperer gibi monotonlaşmasından korkuyorum..nitekim daha ilk bölümde, benim kafadan 5-6 bölüm işlerler bu konuyu diye tahmin ettiğim bir gizemi çözümlendirdiler (spoiler yok!)..konu lineer mi devam edecek yoksa her bölümde ayrı birşeylere mi değineceğiz bilemiyorum..ikinci bölümü izleyeceğime halen burada yorum yazıyorum..

uzun lafın kısası dizi başarılı, chuck çok şirin (chuck dediğim kız, yanlış anlaşılmayayım), ned'in dükkanındaki pastalar ise enfes!

(bkz:
)

bu da promo; (bkz:
)
heroine heroine
hakkında hiç bir şey bilmeden cnbc-e de tanıtım videosunu görüp vurulduğum,kesinlikle izlenmeli dedirten merakla beklediğim dizi.iyi ki varsın cnbc-e.
barneystinson barneystinson
sağlam bi diziye benziyor...valla ilgiyle bekliyorum ilk bölümünü...umarım hayalkırıklığı olmaz...ama benim asıl dikkatimi çeken dizinin sponsoru...arçelik'in, dokununca iz bırakmayan inox serisi ankastre ürünleriyle (tek nefeste yazdım) bu diziye sponsor olması gerçekten matrak olmuş...bi de dokunmaktan korkmayanların dizisi falan diyo müşfik abi*, süper...dizinin konusunu bilenler hikayedeki "dokunma" kavramının önemini de bilirler zaten...ben böyle bi sponsor-dizi uyumu görmedim...tebrikler arçelik...vestel'e de kolum girsin*...
talen talen
cnbc-e göstereceğini açıkladıktan sonra tanıtımındaki renklerden mi yoksa müşfik kenter'in sesinden midir bilinmez (kesinlikle amacını ve yararını bilmediğim parmak izi bulamayacağınız arçelik serisi yüzünden değil) merak edip izlediğim dizidir.

öncelikle biraz fantasik ve imkansız aşk üzerine kurulu senaryosu tim burton'u hatırlatan yegane öğeler değil. sevdiği kıza dokunamayan en son edward scissorhands'i görmüştük, bunun yanında karakterlerin aile sevgisinden uzak büyümüş olmaları da tim burton'ı hatırlatır halde. sürekli karşılaştırmak istemiyorum ama dizinin görselliği diziler için çok başarılı olsa da burton için pek değil.

diziye bence başka bir güzellik katan öğesi ise anlatımı. the hitchhiker s guide to the galaxy serisinde olduğu gibi esprili bir dış ses bize diziyi anlatmakta. hatta bu dış ses çoğu zaman karakterlerin duygularını biz görmemize rağmen farklı cümlelerle sunmakta. bu da diziye eğlenceli bir hava katıyor.

üstüne bir de dizi de kahramanlarımızın polisiye olayları çözdüklerini söylersem sanırım dizinin nasıl bir bileşim olduğu iyice belirsizleşecek. ama olsun.

not: çok sevmiş, bayılmış, tapmış gibi bir giri girsem de aslında öyle değil. burton ile otostopçu sevgisi yanyana gelince böyle oldu.
barneystinson barneystinson
cnbc e'nin şu sıralar tanıtımlarında the beatles'ın i want to hold your hand'ini kullandığı dizidir ki merakımın ve de ilgimin bi kat daha artmasına sebep olmuştur bu güzel hareket...

yazarın notu: ya aslında bu vesileyle cnbc-e'nin bu yeni, yeni olduğu kadar da başarılı uygulamasını da alkışlamak lazım...dizilere uygun öyle güzel şarkılar bulup çıkarıyorlar ki tadından yenmiyor valla...mesela heroes için david bowie'den heroes'u, mad men için de (e2'de ama olsun) amy winehouse'dan you know i m no good'u kullanmışlardı, süper olmuştu...devamını da bekliyorum tabi...
rusalka rusalka
kahramanın olaya şipşak girmesiyle beni fethetmiş dizi.yok efendim şimdi bu adam bölümler sezonlar boyunca ne yaptığını , neler yapabileceğini , olayın prosedürünü keşfedecek,içimiz tükenecek deyü korkarken ben
; 20 dakikada elemanın bütün numarasını bizlere aktardılar.helal olsun diyor,kahramanın olayının -yeteneğinin ya da lanetinin- ne olduğunu sıkmadan ,bokunu çıkarmadan hemencecik özetledikleri için alkışlıyorum.ayrıyetten dizinin buram buram tim burton kokuyor olması da atlanamayacak kadar önemli diyorum.esas kızın halalarının hikayesi,insanların yaşantılarının aktarımı , mekanlar hatta özellikle mekanlar ve geçişlerin bizlere bir tim burton eseri izliyormuşuz havası vermesi çok muhtemel.
hürrem hürrem
cnbc-e'nin dün yayınlamaya başladığı güzel dizi.dizideki en güzel sahnelerden biri dizinin tanıtımlarında da kullanılan ned'in ve chuck'ın aynı anda ellerini duvara koymasıydı.bir diğer sahne de birbirlerini öpemedikleri için ellerindeki oyuncak maymunları öpüştürmeleriydi.hemen hatırlayalım (bkz: barbie ve ken bebeği öpüştürmek)

dizinin dekorları (bana tim burton filmlerini anımsattı) ve sahneler arası geçişleri de çok başarılı.
rampada lambada rampada lambada
ilk bölümü dün akşam yayınlanmış cnbc-e dizisi. sıcacık romantik bir dizi. ama itiraf etmeliyim ki izlemek için can atmama sebep olan daha doğrusu bana gaz veren şey müşfik kenter'in tanıtımlarda duyduğumuz sesidir.ayrıca ned'in çocukluk günlerinde içinde koştuğu papatyalı yol sahnesi süperdi,renkler görüntü harikaydı.orada olmayı öylesine istedim ki ''ikinci üçüncü cemrede düşsün bahar gelsin artık''dedim.
ritmikaritmi ritmikaritmi
tüm yorumları okuduktan sonra geceki tekrarını izlemek istediğim ama yarısında sıkılıp tvyi kapattığım dizi olmuştur.ben de mutlu olmak istemiştim oysa *
tanrım beni baştan yarat tanrım beni baştan yarat
tanıtımda yer alan diziden görüntüler ve müziğiyle çok dikkat çeken dizi. ilk gördüğümde kesin izleyeceğim ben bunu deyip, notlar almıştım her yere. ismi de asortik zaten. pushing daisies. hoş.

cnbc-e dergi'de de okudum konusunu falan. iyice dikkatimi çekti. sabah akşam onun hayaliyle uyudum uyandım. arkadaşlarımla büyük tartışmalar içerisine girdim.

- ya abi şimdi bu bi adamı 1 dakika içinde öldürmezse yakınlardaki birisi ölüyo ya.
+ ee?
- şimdi bu çürümüş bi çileği sağlam hale getirdiğinde yakınlardaki başka bi çilek mi çürüyor. ya da şimdi o ölmüş sineğe dokununca yakınlardaki başka bir, ne bileyim, bakteri falan mı ölüyor.
+ hmm, bilmem ki. bi izleyelim de görelim bakalım.

böyle geçti günlerim. sonra dizinin başladığı saat geldi sonunda.

konu süper. dizi gayet renkli. görsellik hoş yani. geçişlerdir, renklerin karşıtlığıdır falan filan. kız da güzel. turtalar da oh mis. insanın ağzı sulanıyor.

ama gel gör ki beklediğim gibi değildi. ben o dizide heroes'daki fantastikliği, lost'daki gizemin verdiği heyecanı, gilmore girls'deki göndermeleri bekliyordum. ancak sonuç olarak sandra bullock ve hugh grant filmlerindeki romantik komedi havasında kalmış.

- diğer bölümü izler miyiz?
+ ...
- bence de.
+ umudum vardı oysaki. ühü.
troke troke
ilk üç bölümü izlemiş biri olarak söylemeliyim ki piyasada hakim olan maceracı soluklu diziler arasında çok pembe kalıyor. evet harikulade bir dizi değil, inanılmaz oyunculuklar sergilenmiyor, acaba bir sonraki bölümde ne olacak diye merak edip dizinin yayınlanacağı günü beklemiyorsunuz ama diziyi izlerken aptal aptal gülümsemekten de kendinizi alamıyorsunuz. fragmanlarında da göründüğü gibi dizi çok renkli, en sıcak renkler kullanılmış soğuk ölüm temasına karşılık. papatya tarlalarına her bölümde biraz uğruyorsunuz.

(bkz: lee pace)
1 /