özellikle ortaçağ'da avrupa'nın başına bela olmuş bir illet idi.
son günlerde bu konu ile radikal'de yayınlanmış olan yazının kendisiyle çelişen yönleri var. bir kere ruhban sınıfı tanımında " özel giysileri vardır " şeklinde akıllara zarar bir madde mevcut. burdan cihetle camilerde görev yapan imamların ruhban sınıfına dahil olduğu kanısı elde edilse de, hâlen avrupa'da normal yaşantısında bile dini kıyafetlerini giyen, papazlar, keşişler var. ama türkiye'de dini kıyafeti ile bakkala giden bir imam görmek mümkün değildir. ne bileyim akıllara
makarios gelsin ki, devlet başkanı sıfatı taşımasına rağmen papaz elbisesi ile antlaşmalar imzaladığı unutulmasın. türkiye'de ise böyle bir durum yok. diyanet işleri başkanının bazı davetlerde imam kıyafeti giymesi ise genelde hahambaşı, patrik ile beraber oluşturduğu troykalarda görülmüştür ki, takdir edersiniz oraya sadece takım elbise ile çıkan bir din görevlisi
* şekil açısından ormanda koşan pembe etekli kıza benzer, yani aşırı dikkat çeker.
konu hadis bilimine dayandırılmaya çalışılmış ama burada da bir eksiklik var. tüm hadis uzmanları günümüzde yaşamayan en geç öleni yaklaşık 1.000 sene önce toprağa gömülmüş kişiler. eğer ruhban sınıfı devam etse idi islamiyet'te, hadisleri anlamak, doğruluklarını araştırmak, yorumlamak v.s. çok güç olurdu. düşünün ki birbiri ile çelişen 20.000 hadis kitabı var ortalıkta ve her kafadan sesler çıkıyor.
sözlerimi bitirmeden bir konuya daha açıklık getireyim. ortalıkta şöyle bir iddia daha mevcut. "cumhuriyetin ilk yıllarında diyanet işlerinin kurulması ile ruhban sınıfının oluşturulmaya başlandığı ve başarılı olmadığı" iddia edilmiş. diyanet işleri başkanlığı'nın kurulması, o dönemde özellikle kırsalda ortaya çıkan isyanların bastırılması çalışmaları ve tabii ki laik devlet yapısı ile ilintilidir. kendilerini şıh ve şeyh olarak tanıtan kişilerin olması yüzünden ortaya çıkan bu isyanlar bastırılırken feodalite gibi bölgesel bazda çeşitli sorunların giderilmesi de amaçlanmıştır. hatta ünvanların kaldırılması ile ilgili inkilabın da bu isyanlar ile doğrudan bağlantısı var. yani diyanet işleri ve düzenlenen bazı kanunlar o dönemde insanların cehaletinden yararlanılarak yapılabilecek bir ruhban sınıfının önlenmesini amaçlıyor, kurulmasını değil.