şakir

anime anime
bir devrimci şakir, bir işçi. taştan çıkarıyor ekmeğini. hurdacılık yapıyor trakya'da. atı var, adı "koca trakyalı". koca trakyalı, akıllı bir at sahibi gibi. arpayı kesince çekmiyor arabayı. kahverengi bir inatçılık abidesine dönüşüyor. pek yaşlı bir at da değil, saatlerce çekebiliyor arabayı. şakir'in her şeyi o at adeta. topladığı hurdaları onun çektiği arabaya yüklüyor.

şakir bir işçi ve bir devrimci. akıllı adam şakir. evinin duvarları kireçle sıvanmış. odanın bir köşesinde yaprakları sararmış kitaplar, bir kenarda sedir, sedirin üstünde sert bir şilte... sedirin karşısındaki duvarda marx'ın fotoğrafı duruyor. şakir, akşamları işten döndü mü önce marx ile konuşuyor sonra yıkıyor yüzünü. göz akları sigara içmekten sararmış şakir'in. şarap içmeyi de çok seviyor şakir.

iş var diyorlar şakir'e. balya taşıyacakmış. tamam diyor şakir. ertesi gün sabaha karşı çıkmadan önce 10-12 yaşlarındaki fiko'ya nutuk çekiyor.

"bak," diyor şakir "dinler insanları uyuşturuyor. dinler olmasaydı herkes bizim gibi hurdacılık yapardı, ama dinler engel oluyor onlara." "iyi ama biz de hurdacılık yapıyorsak herkes yapabilir ne olacak ki?" diye soruyor fiko. şakir "bi düşün bakalım herkes hurdacılık yapsa, bize toplayacak hurda kalır mıydı?" diyince fiko başlıyor "allah'ım, iyi ki varsın allah'ım. büyüksün allah'ım." demeye. bunun üzerine o koca cüsseli, ciddiyet abidesi şakir basıyor kahkahayı.

koca trakyalı'nın çektiği arabada üç kişi gidiyorlar işin yapılacağı yere; şakir, fiko ve makedon. makedon da genç daha işi bilmiyor, ama çalışıyor şakir'le beraber. 5-6 saatlik yol sonunda gittikleri yerde oyalanıyorlar biraz. işverenle para mevzuusu dönüyor. şakir, at sırtındaki napoleon edasıyla konuşuyor işverenle. o cüssesi, o asaleti işvereni kekeletiyor. sonra anlaşıyorlar bi şekilde, başlıyorlar çalışmaya. günlerce balya taşıyorlar oradan oraya. kara kuru fiko gücünü sonuna kadar kullanıyor. makedon'un canı çıkıyor da ses etmiyor. en sonunda 10 gün sonra işleri bitiyor.

harman yerinde tüm işçiler ateş yakıp yemek yiyorlar. çingeneler şarkı söylüyorlar, kürtler öyküler anlatıyorlar. sonra işçilerden biri işveren bey için "iyi ki var, o olmasa aç kaldıyık." deyince şakir'in cinleri tepesine yükseliyor. "onlar var diye açsınız siz be adamlar!" diyor. "sizi sömürüyorlar, siz de dua ediyorsunuz onlar için!"

tüm işçiler sus pus oluyor, toplanıyorlar şakir'in etrafına. yüksekçe bir yere oturup konuşuyor şakir saatlerce. bu böyle olmalıdır diyor. anlattıkça anlatıyor. o gece herkes çadırlara dağıldıktan sonra geceye sessizlik yerine fısıltılar çöküyor. herkes şakir'in dediklerini konuşuyor. sabahında jandarma halkı kışkırtmaktan nezarete atıyor şakir'i, makedon'u.

onlar içerdeyken harman yerinin üzerine yağmur bulutları çöküyor. işçiler, işverene "bu yağmurda 45 kuruşa değil, 1,5 liraya çalışırız işine gelirse!" diyorlar. yağmur yağarsa mahvolur işveren, mecbur kabul ediyor.

ertesi sabah şakir ve makedon nezaretten çıkarken işçilerden biri geliyor, "sen bizim için ekmeğinden oldun, amma gözümüzü açtın. al bunu ağabey." diye para uzatıyor şakir'e. şakir kabul etmez esasında ama işçi dayanışmasından dolayı mutlu, gözleri dolu dolu kabul ediyor.

yıllar sonra ölüyor şakir. örgütsüz devrimci şakir... yüzlerce işçinin gözünü açmış vaziyette gidiyor öte diyara, oralarda o cüssesiyle dimdik durup küfrediyor.

not: tamamen gerçektir.
turk turk
aklıma aşağıdaki fıkrayı getiren isim.

--- aşağıdaki fıkra bazı dangalakların zihinsel ve bedensel gelişimini engelleyebilir. o dangalaklar okumasın ---

yolda çamurla oynayan küçük bir çocuk oradan geçen bir polisin ilgisini çeker ve çocuğa sorar;
-”ne yapıyorsun ufaklık?…” çocuk da;
-”polis yapıyorum” der..,
*
bu cevap polisin hoşuna gider ve sorar;
-”anlat bakalım nasıl yapıyosun polisi?…”
çocuk cevap verir;
-”çamuru alıyorum içine su ve “bok” katıyorum polis oluyor” der…
bunu duyan polis çocuğu bir güzel döver.
*
ertesi gün polis yine çocuğa rastlar ve bakar çocuk yine çamurla birşeyler yapıyor..
-”ne yapıyosun lan sen burda!..” diye sorar…
çocuk yine;
-”polis yapıyorum!.. “ der.
polis;
-”anlat bakiim nasıl yapıyosun?..
çocuk aynı cevabı verir…
-”çamur alıyorum su ve “bok” katıyorum polis oluyor…” der ve yine güzel bir dayak yer!…
*
ertesi gün yine herşey aynı…
polis bir hışımla gelir ve;
-”ulan sen akıllanmıcak mısın ha; piç, velet, yine mi polis yapıyosun?…” der…
çocuk bu sefer;
-”hayır, polis değil asker yapıyorum!..” der.
*
bu cevap üzerine polis;
-”anlat bakalım askeri nasıl yapıyosun?..” der.
çocuk;
-”çamur ve su’yu karıştırıyorum asker oluyor!..” der.
polis merakla;
-”ee buna niye “bok” katmıyosun?…” der…
çocuk cevap verir;
*
-”katınca polis oluyor!…”

--- fıkra bitti ---

sonuna "t" eklenince şakirt oluyor!