sex and the city 2

1 /
gaydirigukbak gaydirigukbak
müslümanlıkla dalga geçildiğini sanmadığım filmdir. çünkü 6 sezon boyunca yayınlanmış dizi de yahudilik, hristiyanlık, kiliseye gitmek hakkında "hehe biz inanmıyoruz bu kadar da inanılmaz ki kardeşim, manhattındaki son inaçlı insan da bana denk geldi hahayt" tadında görüşler belirtilmiştir. muhtemelen dalga geçme dedikleri de sünnetli çük le ilgili bişeydir filandır. ama biz haddinden fazla hassas olduğumuz için bunu dalga geçme olarak algılayabiliriz. neyse film çıksın da görelim.
sleeping with ghosts sleeping with ghosts
izlediğim filmdir. şimdi yorumlar:

öncelikle çok sıkı deli hayranlık derecesinde bir sex and the city seyircisi olduğumu belirtmek isterim.. dizi çekildiğinde yaşanılan, yorumlanan olaylarla şu andaki olaylar aynı.. o günden bugüne pek değişen bir durum yok.. hem kadın-erkek ilişkileri açısından hem de moda açısından geçerli bu.. durum böyle olunca da izleyip, başkalarının görüşlerini almak bir de keyifli bir şekilde dizi izlemek için ideal bir dizi.. fakat nedense filmlerde dizinin verdiği tadı alamadım..

ilk film dizinin tadını pek vermemişti, ama olsun sex and the city bu ölüsü yeter demiştim.. bu filmde de malesef aynı durum oluştu: film yerine diziye devam etselerdi daha iyi olurdu diye düşündüm.. eksiklik şurda: dizide ilişkiler hakkında hem carrie'nin yazılarında yorumlar vardı hem de dördü yemek yerken ilişkiler hakkında konuşup farklı fikirler ortaya atıyorlardı.. ilk filmde de bu fikir beyanatı vardı ama 2. filmde nedense 2 konu üzerinde durulmuştu: carrie-mr. big ilişkisi; annelik-iş kadınlığı ilişkisi, eşe güvenme vs vs diziye ve ilk filme göre daha boş olmuş malesef.. ama olsun yine de özlemişiz tüm kadroyu... malesef dizi kadar çok beğenmesem de yine de: ölüsü yeter.
göğem göğem
sex and the city ruhundan çok uzak bir sex and the city filmi.

devamı feci - spoiler- içerir. dikkatinize...

bir eş cinsel evliliği ile başlıyoruz filme; fragmandan da anladığımız üzere stanford evleniyor. ben dizideki erkek arkadaşı marcus'la evleneceğini düşünmüştüm ama dizi boyunca uyuz olduğu anthony ile evleniyor.

dizide charlotte, onları ilk ayarlamaya çalıştığında tepkileri şu olmuştu: ''ikimizin de gay olması birbirimizden hoşlanacağımız anlamına gelmez.'' (bkz: the real me) benim için sex and the city buydu. standart bir film ya da dizide ön plandaki iki gay aşk yaşamak zorundaydı ama bu satc idi; başkaydı...

tabii ki dizi, moda ve şehir trendleri ile ilgili olduğundan pek çok marka adının geçmesine ve reklama alışıktık ama hani dizinin karakterleri, parayı görgüsüzce insanların gözüne sokmayı aşağılıyordu? park avenue sakinleri bile ruhsuz zenginler olarak görülürken (bkz: the caste system) birden ''daha zengin yerlere gidelim: abu dhabi, cennetten bir parça'' ekolü de nereden çıktı?

burkalı kadının peçesi altından yemek yeme esprisi ünlü bir youtube videosundan alınmış:



çarşaflı kadınlara yaklaşımları, bizim yedi yirmi dört güldüğümüz ''laikçi teyze'' yaklaşımını geçememiş. hani siz kültürlü, modern, güçlü kadınlardınız? bu kadar mı sığ bakış açınız?

bir de çıkmış: ''i am a woman i am invincible'' diye şarkı söylüyorsunuz; kadın hakları bir tek nycli kadınlara özgü çünkü.

a, unutmamak lazım onların da bizden biri olduğunu ne zaman kabul ettik? çarşafların altında son sezon pradaları, guccileri görünce... oley! paramız olduğu sürece hepimiz kardeşiz.

ezan eşliğinde carrie ile aidan'ın karşılaşması iyi geyik olmuş. birden müslüman olup dini nikah kıyacaklar zannettim. devamı içinse bu filmin adı dizinin takipçileri için şöyle olmalıymış: ''revenge of the aidan''

miranda türk gibi ''merhaba'' diyor...

samantha'nın tutup övdüğü o kitap gerçek mi? gerçekten öyle bir kitap varsa bildiğin the truman show bu film. reklam yapın da bu kadar gözümüze sokmayın ya hu...

bu arada sondaki bütün o koşuşturmaca amerika'ya ''ekonomi sınıfı'' ile uçmamak için... gören de bir saat içinde havaalanında olmazlarsa dördünü birden bir adama verip abu dhabi'de kalmaya zorlayacaklar sanır.

samantha'yı bekar bırakmayı iyi akıl etmişler; filmin tek eğlencesi o oldu. dizinin bir fanatiği olaraktan beni üzmüştür satc 2. filmin özeti içinse:

(bkz: reklamları izlediniz)
pebbles pebbles
gerçekten beğendiğim filmdir.kimse bok atmasın.

filmin yıldızı kesinlikle ve kesinlikle samantha jones.elli iki yaşında taş gibi hatun bi kere daha nolsun.ama bu sefer menopozdaydı ve baya sıkıntılıydı samantha.
filmin fragmanında aidan ve penelope cruz a fazla yer verilmiş aslında.penelope toplasan beş saniye gözüküyo koca filmde aidan da beş dakika.
evlilik mr. big i değiştirmemiş,ama carrie nin onu sonunda nikah masasına oturtması bile bi başarı aslında*
betterthanwords betterthanwords
sarah jessica parker'ın nasıl oldu da serinin ikinci filminde de oynadığına aklım hayalim ermemiştir..
çirkin la..
zaten ben dizide nasıl oynadığını da anlamamıştım..
hala da anlayamıyorum..
naunet naunet
tam çerezlik film. özellikle canınız sıkkınsa ve kafa dağıtmak istiyorsanız bir de dizisini de seviyorsanız izlerken de sıkılmazsınız. çoğu yoruma ben de aynen katılıyorum samantha filmin gerçek yıldızıydı. özellikle pazar sahnesi mükemmeldi. yalnız bir gerçek var kızlar gerçekten yaşlanmış.
primavera primavera
bir holywood filminde bu denli çok islam öğesi görmek beni şaşırttı açıkcası ezan falan. bir de sarah jessica parker'ın ezan sesini duyduğunda hafif bir hüzünlenmesi bir etkilenmesi var ki en çok şaşırdığım noktadır.
filme gelince, lüks yaşamı insanın gözüne bu kadar çok sokmalarının dışında gayet eğlenceli bir filmdi. birkaç sahnesinde gerçekten çok güldüm. bayanlar gittikçe yaşlanmasa 3. de olsun isterim aslında.
senseofdarkhumor senseofdarkhumor
her şey bi yana, sırf samantha'nın dayanamayıp, abu dhabi sokaklarında, kondomlar arasında ''yes, i have sex'' diye bağırması için bile izlermişim. o nası bi ''e ama yeter artık'' noktasıdır.
buzdan yıldız buzdan yıldız
dün akşam izlediğim harika filmdir.


öhöhöhöööömmmmmmmmmmmm

eğlencelidir, beyninizi yormaz. ütopik kadınların ütopik yaşam tarzlarını bu kez müslümanlığı katarak anlatmışlar mesela, bu fikri çok sevdim.

ezanı duaya çağrı olarak görmeleri de hoş bir ayrıntıydı, sadece patates yerken çarşafı kaldırmak ne garip tadındaki replik eleştireldi, e o kadar da olacak, abartmayın.
1 /