ders çalışmak istemiyorsundur, abidik gubidik işler yaparsın bütün gün. dersine, kursuna gitmez ekersin, ama yine de çalışamazsın bir gün sonraki sınavına. bazıları için; gezersin tozarsın. sonra gece olur, arkadaşlarınla toplanırsın çalışayım dersin.
bundan sonra yazacaklarım sadece benim gibiler için geçerlidir. (bkz:
bahtsız bedevi)
ders çalışmaya gittiğin arkadaşlarının alt katında, alt dönemden arkadaşların oturur. onların alt komşusu alkolik, yaşlı bir adam durup dururken kızların kapılarını tekmeleyip, bağrınmaya başlar, kızlara sarkmaya başlar. kızlar tırsar, polis çağrılır. herkes sakinleştirilmeye çalışılır. kızlar toparlanıp başka bir arkadaşın evine gönderilir. siz paşa paşa evinize dönersiniz, oh her şey bitti de çalışalım diye. alkolik adam gider, yanına birini alır, kızlar evde yokken kapıyı kırar, içeri girer, kızları bulmaya çalışır. apartman seferber olur adamı durdurmaya çalışırken. ha bir de sizin o kızlarla arkadaş olduğunuz bilinir ya, bir sürü laf söyler, siz daha da çok ürkmeye başlarsınız. telefon açarsınız, kızlar arkadaşlarıyla gelir, üzüntüden kahrolurlar, saat 3 olmuştur bile. bütün gece apartmanın önü polis merkezi gibi olmuştur. adamın evine gider polis, adam kapıyı açmaz ya da evinde yoktur, bulunamaz. alıkonulamaz. siz kızların evine teselli etmeye gittiğinizde, tanımadığınız 20 kişiyle kendinizin bile olmayan pijamalarlayken tanışırsınız. kimse yadırgamaz. saat artık 5 olmuştur. siz hangi ara ezberleyeceksiniz, hangi ara analize bakacaksınız bilemezsiniz.
sonunda işte saat beş civarı ders çalışmaya oturmuşsunuzdur. yazarak çalıştığınız için konular daha da ağır gider, ancak 9 sayfa çalışabilmişken gün ağarmaya başlar. işte gecenin siyahının, sabahın ilk ışıklarıyla alacakaranlıktan sonraki büründüğü hal;
sıçtın mavisidir.
gülmeye başlarsın arkadaşınla, katılırsın gülmekten. balkona çıkıp sıçtın mavisiyle fotoğrafım olsun, feysbuka koyayım, profil fotoğrafı yapayım, bu maviye hayatımda sonsuzluk katayım filan dersin. o sırada polis amcalarımız alt katınızı kontrol için arabayı sizin bulunduğunuz siteye sokar. iki tane katıla katıla gülen delinin balkonda fotoğraf çektiğini görür. alkolik adamın eve gelip gelmediğini sorar, adamın garip aksanından birşey anlamaya çalışırken megafonla:
-cevap versenize, höyt!
diye sinirli sinirli seslendiğini duyarsınız. bir an "noluyoruz!" dersiniz. balkondan eğilip polis arabasına bakarsınız. işte polis arabasının o rengi;
sıçtın mavisidir.
sabah 11 sınavına çalışırsınız çalışırsınız işte, 9 gibi lensleriniz gözünüze batmaya başlar. gözleriniz zaten yeterince bozuktur, minik minik ayrıntıları dinlenmiş gözle farketmeye çalışırken bile zorlanırsınız. bir de bu halde nasıl yapacaksınız onu düşünürsünüz. biraz uyuyayım dersiniz. 10 gibi kalkıp sınava yetişirsiniz.
sınavda ezber kısımlar bir şekilde yapılır, yapılamaz. sonra analiz yapılacak madde verilir. vanizedir, beyaz ve mavi. işte o mavi;
sıçtın mavisidir.
sınavda yapamayıp, sinirlenip, camdan şöyle uzunca bir gökyüzüne bakarsın. işte gördüğün o mavi de;
sıçtın mavisidir.
sıçtın mavisinin en kötü tarafı, ertesi gün bir başka sıçtın mavisiyle karşılaşacağını bilmektir.