soner yalçın

doğu perinçek'in rahle-i tedrisatından geçmiş gazeteci

son yılların popüler araştırmacı yazarı. sabetaycılık, mafya gibi riskli konulara girer ve büyük iddialar atar ortaya.

"efendi" kitabıyla sabetay yapılanmayı gözler önüne seren ve kuşku katsayınızı arttıran yazar.

sabetay yapılanmayla ilgili araştırmaları olan bir başka yazar için (bkz: yalçın küçük)

kitaplarinda çok fazla derin devlet temasını kullanır; ama, yine de okunasıdır. özellikle son okuduğum " teşkilatın iki silahşörü" adlı kitabı hoştur, güzeldir.

en beğendiği gazeteci mehmet ali birand olduğundan (bir röportajından alınmıştır) safından ve menşeinden şüphe duyduğum yazar kişisi.

öncelikle;
(bkz: behçet cantürk ün anıları)
(bkz: binbaşı ersever in itirafları)
(bkz: the özal)
(bkz: teşkilatın iki silahşöru)
(bkz: bay pipo)
(bkz: reis)
(bkz: efendi)
(bkz: efendi 2)

türkiye’nin yetiştirdiği en iyi araştırmacı-yazar.
uğur mumcu’dan boşalan yeri doldurduğu kuşkusuz.
bunda toplumdan gizlenen ve derinlerde kalan olayları gün yüzüne çıkarıp okuyucu ile paylaşması ve bunu tıpkı uğur mumcu gibi korkusuzca yapmasının büyük payı var.

1980’li yıllarda aydınlık dergisinde dolayısı ile doğu perinçek’in etkisi altında birçok başarılı habere damgasını vurmuştur.fakat derginin kitlelere yayılamaması ve toplumda izole bir yapısının olması vesile ile istenilen sansasyonları yaratamamıştır.daha sonra dergi'de fikir ayrılıkları yaşamıştır.
fikir ayrılıkları sonrasında aydınlık dergisinden ayrılan yalçın’ın dergiye büyük katkılarının olduğu aşikardır.
ama kendi tabiri ile yeni yetmelerle uğraşacak zamanı yoktur. ve yalçın eskisinden daha güçlü bağlantılar kurmuştur.

ilk olarak ahmet cem ersever ile güneydoğu’da faaliyet gösteren devlet destekli illegal bir oluşum hakkında konuşmuştur. bu görüşmelerden sarsıcı bilgi ve belgelerle ayrılan yalçın türkiye’nin gündemine oturmuştur.
yeşil kod adlı mahmut yıldırım ’ı ve jitem’i ilk olarak onun yazılarından öğrenme imkanını bizlere sunmuştur.

yalçın bununlada yetinmeyip kurdugu sağlam bağlantıları kullanarak daha derinlere inmeye karar vermiştir.
mafya-devlet-siyaset üçgeninde mekik dokumuş ve önemli bilgileri açığa çıkarmayı başarmıştır.
son olarak efendi ve efendi 2 ile ülke gündemine damga vurmuş ve beyaz türkler ile ilgili gizli belgeleri ve birçok bilgiyi okuyucuya sunmuştur.

kısacası okunması farzdır.yararlıdır. siyasetle uğrasıp perde arkası olayları merak eden gençlerin yalçın’ı okuması ve bilgilenmesi gerekmektedir.

yıl itibari ile cnn türk ’te oradaydım belgeseli ve cüneyt özdemir ile birlikte hazırladıkları 5n 1k adlı programı sunmaktadır.lakin kamera karşısına geçmeme gibi bir adeti vardır.belkide onu bu kadar gizemli kılan şey de bu tavrıdır.ama kararına saygı duymaktan başka yapacak birşey yok. kaldiki bizim gibi hayatı intihar ve intikam çizgisinde yaşayan ülkelerde böyle gazeteciler bir gömlek büyük gelmektedir.belki de bu kararı en dogru olanıdır.
haa unutmadan kanal d de yayımlanan sağır oda adlı dizinin konsept danışmanlığınıda yürütmektedir.

sağır oda dizisinin konsept danışmanlığını ve yapımcılığını üstlenmesinin yanı sıra yakında hürriyet gazetesinde pazar günleri ana sayfada yazmaya başlayacak olan gazeteci, yazar, yapımcı, konsept danışmanı...

çok haince, çok saygısızca olacak belki ama bu adamın bazı ölümlere sevindiğini düşünüyorum..

misal bülent ecevit'i kaybettik, zınk ertesi gün belgeseli yayında.. her türlü detayıyla hem de.. kimi var kimi yok adamın, hepsi onun hakkındaki görüşleri bildirmişler.. ya çok septik yaklaşıyorum, ya da hakkaten "just in time" diye havalara zıplıyor bazı ölümleri mütakip..

-sanrı bir tutkudur bende-

objektiflikten uzak, taraflı gazeteciliğin-yazarlığın ne olduğunu öğrenmemi sağlayan kişi.

hemen hemen ses getiren bütün kitaplarını okuduğum kişi. kiaplarında oldukça ilginç olaylardan, kişilerden ve de en önemlisi kişiler arası geçen diyaloglardan bahsetmektedir. örneğin abdullah çatlı hüseyin kocadağ ile telefonda görüşmektedir ama sanki bu bir telefon konuşması değil de çatlı, kocadağ ve soner aynı masada oturmuş al kızı ver papazı kağıt oynarken geçen bir diyalogmuş gibi ağızlarından çıkanları aktarmaktadır kitaplarında. adama sorarlar soner sen nereden biliyorsun bu diyalogları diye değil mi ama?

bulunduğu yere gelirken işlendiği tezgahlar oldukça pis ve de karanlık olan kişidir. bok at izi kalsın gazeteciliği ekolü türkiye'de başarıyla yaratılmıştır.

hayırlı olsun...

kitaplarının büyük kısmını yazmadığını, kendisine yazdırıldığını düşündüğüm; kitaplarında gerçek olaylara yalan yanlış kişiler, diyaloglar vs katarak perdeleme ve yanlış bilgilendirme/yönlendirme (dezenformasyon) yaptığı iddia edilen ve bu iddialar çerçevesinde olaylardaki birinci kişiler tarafından kendisine açılmış davalar bulunan; konsept danışmanlığı yaptığı kurtlar vadisi adlı dizide ve kitaplarında aslında içten içe gizli servisleri öven, toplumda bu servislere karşı yılgınlık ve kendine güvensizlik oluşturmayı amaçlar görünen; kanımca yabancı servislerle -bilerek veya bilmeyerek- içli dışlı olan araştırmacı(?) yazar.

teşkilatın iki silahşörü adlı eserinde torun yakup cemil adlı karakterinin düzmece olduğu ispatlanmıştır. peki soner yalçın nerede hata yapmıştır?

zamanında mit'in içinde görev almış, şu zamanlar amerika'da cia(!) tarafından korunulan birkaç muhterem doğu perinçek' e ve bu kişiye resmen ortaya karıştırmak için birçok sahte belge temin etmişlerdir. burada soner yalçın'ın kasıtlı bir hata yapmadığı , sadece heyecanı yüzünden yanlış bir hata yaptığı kanısına varmaktayım.

teşkilatın iki silahşörü dikkatli bir biçimde okunursa çok basit yer ve zaman hatalarının yapıldığı görülebilir. sırf çatlı'nın asala operasyonlarında görev yapmadığı ispatlanmak istense de adeta bu durum yüze göze bulaştırılmıştır. dönemin büyük dolandırıcılarından biri soner yalçın'ı kandırarak düzmece hikayeler ile kolpa bir kahraman oluşturulmuştur. torun yakup cemil!

dede yakup cemil'in kahramanlıkları ortadadır. balkan savaşı'nda hürriyet kahramanı resneli niyazi ile beraber, yunan bulgar ordusunu paramiliter kuvvetleri ile durdumuşlardır. hatta tarihte ilk kurulan türk cumhuriyeti olan batı trakya türk cumhuriyeti'nin kuruluşunda da görev almıştır. bunun yanı sıra kafkasya cephesinde de görev alan yakup cemil, burada da ermeni çeteleri ve rus askerleri ile kahramanca çarpışmış, arap cephesine gönderilerek, süleyman askeri ve cemal paşa ile burada da lawrence ve desteklediği arap kuvvetlerle ile başarı ile savaşmıştır.

düzmece kahramanımız torun yakup cemil ise güya dedesinin izindeymiş gösterilerek, kah lübnan'da asala kuvvetleri ile çarpışmış, yunanistan'da görev almış, fransa'da ve belçika' da asala unsurlarını nasıl yok ettiği anlatılmıştır. ancak bunlar anlatılırken çok basit mantık hataları yapılmıştır. sırf birkaç kişiyi karalamak için olaylar çarpıtılmıştır. öyle ki çatlı'nın isviçre'de hapishanede iken asala'ya karşı hiç bir operasyonun düzenlenmemesi bile bu olaylar arkasında çatlı'nın olduğunu göstermektedir.

tuncay özkan mit ile ilgili bir yazdığı kitapta bu olaya değinerek, belgelerle torun yakup cemil'in düzmece olduğunu ispatlamıştır.

23 eylül 2007 tarihli hürriyet gazetesinde iranlı bir gazetecinin yaşadıklarını bize aktaran ve türkiye iran olur mu? sorusuna yanıt olması açısından gerçekten faydalı bir doküman niteliği taşıyan yazıyı yazan kişi.bence herkes 3 5 dakikanızı ayırıp okumalı.buyrun buradan yakın.
i̇ran'a şeriat 'demokrasi' ve 'özgürlük' vaatleriyle geldi - soner yalçın - hürriyet akp'nin anayasa tasarısı hazırlıkları, türkiye'nin bir saklı gündeminin doğmasına neden oldu: "darbe mi? şeriat mı?" i̇şte türkiye'nin gizli gündem... hurriyet

4 kasım 2007 de hürriyet gazetesindeki yazısında araştırmacı gazetecilik vasfına bir de tespitlerinin de kalitesini eklemiş yazardır. nakşibendilik ve günümüz türk-kürt ayrışmasının en sağlam analizini siyasi açıdan yapmak için okunması gereken bir araştırma yazısına imza atmıştır.

(bkz: 'nakşibendi kardeşliği'nin zorlu sınavı türkiye'den ve dünyadan tüm son dakika gelişmeler burada, haber spor yaşam lifestyle interaktif forum bilgi piyasalardaki son dakika gelişmeler hur... hurriyet )

"tarafsız yazıyorum" ayağına taraflı yazmanın duayeni olmuş , "ben yakup cemil'in torunuyum" diyen zavallıya innanıp koca bir kitap yazan ama araştırmacı gazeteci olduğuna bir çok kişiyi inandırmış olmasına rağmen elemanın iddiasının doğruluğunu araştırma zahmetine katlanmayan , bildiğim kadarıyla hala da keklendiğini kabul etmeyen kasıntı şahıs.yazdığı kitaplardan ikisini okumuş olmamı sadece talihsizlik sayıyorum.tuncay özkan (bkz: mi̇lli̇yet i̇nternet - yazarlar milliyet online: milliyet gazetesi'nin günlük uluslarası ve yerel siyasi haberleri, son dakika haberleri, bilim teknik, sinema, müzik, kitap, sağlı... milliyet ) ve mehmet eymür'ün olayla ilgili yazıları bir hayli eğlenceli.

türkiye'nin derin konularına vakıf olan araştırmacı gazeteci. yaptığı araştırmalarda öyle noktalara değiniyor ki bunları nereden biliyor diye merak ediyor insan. acaba birileri kulağına mı fısıldıyor?