çok iyi konuşan.
bak iyi dedim, doğru demedim.
akp grup başkanvekili olmakla beraber, siyaset yapma sanatına haiz değildir kendisi, politika yapmaktadır. tipik türk politikacısıdır.
bir parti ile organik bağı olanların partizanca söylemlerde bulunması gayet doğaldır ancak bu partizanlığı abartarak -ki, bu a partisinden, b partisine ülkemde hemen her kişide görülen şeydir, partizanlık yapmayı siyaset yapmak zannederiz- sert söylemlerle birçok şeyi eksik veya yanlış şekilde partisinin lehine olacak şekilde politik söylemlerle yapan insanlar da, içinde bulundukları partilerde yükselirler. hele bu kişiler; diksiyonu, kendini ifade etme şekli, konuşma üslubu ile insanları ikna etme kabiliyetine sahipse çok daha kolay olur yükseliş.
suat kılıç da böyle biridir işte. iyi konuşur, gür ve vurucu sesiyle olay hakkında en ufak fikri olmayan insanları ikna edebilir, konuşması "abi çok şey biliyor bu adam" dedirtir hiçbir şey bilmeyen adama. öyle cümleler kullanır ki, karşısındakine alenen suçlama yöneltir, belden aşağı vurur ve bu vuruş sırasında karşısında varsa eğer farklı siyasi görüşlerden veya partilerden insanlar, bir tartışma başlar. sonra suat kılıç "ama lafımı sonuna kadar dinlemediniz ki? ben bıdı bıdı bik bik demek istedim, elbete böyle bir şeyin olması mümkün değildir" minvalli cümleler sarf ederek kendi çapında karşısındakine dersini verdiğini düşünür. böylece genel başkanının gözüne de girer.
kendisinin bir alt modeli
bekir bozdağ'dır. bekir bozdağ da en az kendisi kadar sert söylemler kullanır ancak, kendisinden çok daha sık şekilde çelişkiye düşer ayrıca diksiyon konusunda da kendisinden bayağı bir geridedir ama baktığınızda bekir bozdağ da partisinin grup başkanvekilidir.
her ikisine de tavsiyem, sert söylemlerde bulunurken bile siyaset yapmayı becerebilmeyi öğrenmeleridir. hoca olarak görebilecekleri insanlardan biri de çok uzakta değil, diplerindedir. tayyip erdoğan'dan değil,
cemil çiçek'ten öğrenecekleri çok şey var.