take the time

aşmış bir dream theater parçasıdır. sözleri:


just let me catch my breath
i've heard the promises
i've seen the mistakes
i've had my share of tough breaks
i need a new voice, a new law, a new way
to take the time, reevaluate
it's time to pick up the pieces,
go back to square one
i think it's time for a change

there is something that i feel
to be something that is real
i feel the heat within my mind
and craft new challenges with my eyes
giving freely wandering promises
a place with decisions i'll fashion
i won't waste another breath

you can feel the waves coming on
(it's time to take the time)
let them destroy you or carry you on
(it's time to take them time)
you're fighting the weight of the world
but no one can save you this time
close your eyes
you can find all you need in your mind

the unbroken spirit
obscured and disquiet
finds clearness this trial demands
and at the end of this day sighs an anxious relief
for the fortune lies still in his hands

if there's a pensive fear, a wasted year
a man must learn to cope
if his obsession's real,
supression that he feels must turn to hope

life is no more assuring than love
(it's time to take the time)
you're fighting the weight of the world
and no one can save you this time
close your eyes
you can find all that you need in your mind

i close my eyes
and feel the water rise around me
drown in the beat of time
let my senses fall away
i can see much better now, i'm blind

find all you need in your mind
if you can take the time

zamanını kullan anlamına gelen ingilizce söz öbeği

(bkz: give it a rest)

en boktan zamanınızda bile içinizde sıcak bir şeyler oluşturabilicek güçte bir dream theater şarkısı.

4:50 ve 5:19 arasındaki karmaşık melodinin insanı kıpır kıpır yaptığı, hazır ısınmışken hemen akabinde okkalı soluyu patlatan dream theater eseri.

süper şarkıdır, nakaratları ayrı bir güzeldir ama labrie'nin yana atılmış şuh ahu tuğba saçı olmasa klibi daha da güzel olacaktı. 2002 dt istanbul konserinde çalındığında da olağanüstüydü, konser de öyleydi zaten.

(bkz: take your time look around)

images and words albümünden mükemmel bir dt şarkısı. 29 haziran 2007 dream theater istanbul konserini iple çekmeye yeter de artar bile. evet biz de zamanımızı alıyoruz ve konseri bekliyoruz.

"find all you need in your mind, iif you taaaake the tiimeeee" diyerek evde dolaşmanızı sağlayacak bir şarkıdır. melodisi asla çıkmaz aklınızdan.

tokyo konserinde şarkının sonunda petrucci nın çok fena sololar çaldığı şarkıdır ve o konserdeki enerji boşalımını gördüm, hareket kavramını anladım, sahne performansını ilk orda seyir ettim. james labrie'nin sürekli bir yerlere koştuğu gözlerimden kaçmadı. enteresandır şarkının söz kısımları bittiğinde koşa koşa sahnenin önünden ayrılıyor, portnoy'un oralara gidiyor, hopluyor, zıplıyor. sonra görev zamanı aynı hızla koşa koşa sahne önüne geliyor ve çığırmaya başlıyor. çocukluğunu yaşayamamış olduğuna dair şüphe edinmeye başladım... işin geyiği bir yana o konserde hiç değilse sadece bu şarkı için bulunmak isterdim. take the time başklı başına bir bombayken buna bir de grubun 90 ların rock ından kalma kah nostaljik, kah gaz, kah üstün performansı eklenince ortaya sözlerle ifade etmenin imkansız olduğu bir şeyler çıkıyor. da ben niye bu kadar kasıyorum lan...

solosu bir yerlerden tanıdık gelen ama bir türlü çıkaramadığım aşmış dt eseri.

piyano, gitar ve davulun uyumu takdire şayan.

girişinde portnoy un s.o.s. verdiği parça.

(bkz: mors alfabesi)

4 temmuz 2009 dream theater istanbul konseri nde deyim yerindeyse gösterip elletmedikleri şarkı. böyle hainlik yapılmaz ki. oysa ki o girişindeki davulları duyunca kalabalık nasıl da heyecanlanmıştı. dream theater ın en enerjik şarkısı.

outro'su ağlatan niteliktedir.
nedense ardından bir de 6:00 dinlemek ayrı bir zevk vermektedir bünyeye.

3:05 civarında italyanca sözlerden sonraki riff'ine öldüğüm dt şarkısı.