medyanın toplumu nasıl yönlendirdiğini gösteren güzel örneklerden biri olan karar.
olayın nasıl olduğuna girmek mantıksızlık olur, çünkü iki kişi arasında yaşanmış bir olay ve taraflardan bir tanesi
tecavüz derken diğeri 'kendi rızasıyla ilişkiye girdik' diyor. yani ortada bir belirsizlik var. yerel mahkeme tecavüz kararı vermiş; yargıtay da incelemiş ve delillerin yetersiz olduğu gerekçesiyle kararı bozmuş.
olay tecavüz ya da değil ama sadece biraz da diğer açıdan düşünmek için şöyle bir örnek verelim : iki sevgili düzenli olarak birlikte oluyorlar, gün geliyor ayrılıyorlar kız başkasıyla evleniyor ancak kocası, kız çıkmadığı için baba evine gönderiyor. kız, kendisini kurtarmak amacıyla eski erkek arkadaşı için bana tecavüz etmişti diyor. neden söylemedin sorusuna 'korktum' cevabını veriyor. olabilir mi? olabilir...
dediğim gibi nasıl yaşandığını bilemeyiz, gerçekten tecavüz de olabilir, kadının erkekle ilişkisi olup, kocası davranışlarından şüphelendiği için bana tecavüz etti demiş de olabilir... bahsetmek istediğim konu adamın suçlu olup olmadığı değil -hukukçu değilim- ; konu gazetenin haberi veriş şekli : gazete henüz yargıda çözümlenememiş bir olay hakkında tecavüz yargısına varabiliyor ve haberi '
tecavüze uğrayan bağırmıyorsa suç oluşmaz' manşetiyle veriyor. oysa yargıtayın kararı şu şekilde :
"evinde çocukları bulunan mağdurenin ırza geçme eyleminin gerçekleştirildiği zamanlarda bağırıp çevreden yardım istememiş olması, eylemin birden çok değişik zamanlarda tekrarlanmasına rağmen hiç kimseye anlatmaması ve şikayetçi olmaması, durgun halinden şüphelenen eşine olaydan yaklaşık iki ay sonra açıklama yapması gözetildiğinde: ırza geçmenin cebir şiddet kullanarak yapıldığına dair iddiasının durumunu çevresine mazur gösterme düşüncesinden kaynaklandığı ırza geçmenin zorla yapıldığı hususunda mağdurenin anlatımı dışında sanığın cezalandırılması için kesin ve inandırıcı başkaca da delil elde edilemediği, dolayısıyla eylemin rızaya dayalı olarak işlendiğinin kabulü yerine, oluşa uygun düşmeyen gerekçelerle yazılı şekilde hüküm kurulması bozmayı gerektirmiştir"
yani gazete, sansasyon yaratacak bölümü alıp manşete taşıyor ve toplumu yanlış bilgilendiriyor. şimdi bu kararı okuyan kaç kişi 'tecavüze uğrayan bağırmıyorsa ortada suç yoktur' önermesini çıkarabilir? evet gazeteci çıkartabiliyor ve haberi öyle bir veriyor ki adalete olan inancımız sıfıra iniyor... 'yargı suçluları koruyor' diyoruz. medya bizi nereye isterse oraya çekiyor ve biz de o nereye isterse oraya gidiyoruz.
(bkz:
dördüncü güç)