
#15862295 ·
· 12938
buldum ve evlendim o kadınla. tektaş öte dursun, gelinliğini arkadaşından ödünç aldı, düğün günü saçına kendisi fön çekti ve yeter dedi ( yetti de. ), makyajını kendisi yaptı, bir tek siyah eldiven istedi ekstradan, onu da 15 tl'ye aldık çarşıdan. bütün bunlara para harcamayı saçmalığın dibi olarak görme yetisi, sosyologluğundan ve zihinsel kapasitesinin muhteşemliğinden geliyor. ha diyeceksiniz madem öyle neden düğün yaptınız hiç yapmayaydınız. biz de öyle diyorduk, ama işte bir anne ricasıdır ki kırmayalım dedik... masrafsız ve içtenlice bir güzellikle atlattık o olayları.
öte yandan, tek taş konusuna gelirsek, unutulmamalıdır ki evlenirken alınan tek taş konsepti 125 yıllık insanlık ayıbıdır. pırlantanın değeriymiş, yıldızlardan gelmeymiş, sonsuzluk sembolüymüş, hepsi bir reklamcılık tekniğidir, hepsi insanın gerizekalılığının bir göstergesidir efendim. reklamcıyım oradan biliyorum. 1870'lerde çok sıradan olan bu "elmas" taşını satan (ve yeterince satamayan) de beers adlı elmas şirketi, n w ayer adlı reklam şirketi ile anlaşma yapıyor 1888'de, yapılan geniş çaplı kampanya ile elmas "evlilik teklifi için olmazsa olmaz" şeklinde tanıtıldı, özendirildi, inandırıldı. o zamandan beri insanlar ne kadar geri zekalı olduklarını kanıtlamak için bu sıradan taşı fahiş fiyata almak için kafayı yemekteler. ha, "1870'de bol olan bu taş bugün niye kıt?" diye soranınız çıkacak olursa, elmas taşının "kıt" olduğunu nereden çıkartıyorsunuz ki? size öyle söyleniyor, filmlerde, kitaplarda öyle yazılıyor. buna yapay kıtlık deniyor hatta, ( artificial scarcity / artificial sense of scarcity ). aslında günümüzde "kıt" olarak düşündüğümüz pek çok fahiş fiyatlı ürün kıt filan değil, bol olduğunu bilsek bu fiyatı ödemeyiz, sistemin olayı bu. bir başka absürd örnek ise, avrupada 4 milyon evsiz insan yaşıyorken, 11 milyon da boş evin olmasıdır... hani kapitalizmde fiyat "arz ve talebin görünmez el dengesi ile oluşur", nerede o görünmez el? işe gelmeyince oluşmaz, algı yönetilir...
yine konudan saptım, özet: evlendiğim kadını çok seviyorum.
gelen mesajlar üzerine edit: hayır baldız yok. ve favoriler için teşekkürler.
öte yandan, tek taş konusuna gelirsek, unutulmamalıdır ki evlenirken alınan tek taş konsepti 125 yıllık insanlık ayıbıdır. pırlantanın değeriymiş, yıldızlardan gelmeymiş, sonsuzluk sembolüymüş, hepsi bir reklamcılık tekniğidir, hepsi insanın gerizekalılığının bir göstergesidir efendim. reklamcıyım oradan biliyorum. 1870'lerde çok sıradan olan bu "elmas" taşını satan (ve yeterince satamayan) de beers adlı elmas şirketi, n w ayer adlı reklam şirketi ile anlaşma yapıyor 1888'de, yapılan geniş çaplı kampanya ile elmas "evlilik teklifi için olmazsa olmaz" şeklinde tanıtıldı, özendirildi, inandırıldı. o zamandan beri insanlar ne kadar geri zekalı olduklarını kanıtlamak için bu sıradan taşı fahiş fiyata almak için kafayı yemekteler. ha, "1870'de bol olan bu taş bugün niye kıt?" diye soranınız çıkacak olursa, elmas taşının "kıt" olduğunu nereden çıkartıyorsunuz ki? size öyle söyleniyor, filmlerde, kitaplarda öyle yazılıyor. buna yapay kıtlık deniyor hatta, ( artificial scarcity / artificial sense of scarcity ). aslında günümüzde "kıt" olarak düşündüğümüz pek çok fahiş fiyatlı ürün kıt filan değil, bol olduğunu bilsek bu fiyatı ödemeyiz, sistemin olayı bu. bir başka absürd örnek ise, avrupada 4 milyon evsiz insan yaşıyorken, 11 milyon da boş evin olmasıdır... hani kapitalizmde fiyat "arz ve talebin görünmez el dengesi ile oluşur", nerede o görünmez el? işe gelmeyince oluşmaz, algı yönetilir...
yine konudan saptım, özet: evlendiğim kadını çok seviyorum.
gelen mesajlar üzerine edit: hayır baldız yok. ve favoriler için teşekkürler.