tercüme

şair eşref çıkmazı şair eşref çıkmazı
tercüme ya soluk bir fotoğraf, diyor kitap, yahut sadakatsiz ama renkli ve canlı bir taklit. tercüme bir yaratış, bence... şiir gibi, deneme gibi ama onlardan çok daha güç. edebiyatçılar, hiç olmazsa on büyük şair, on büyük romancı, on büyük tiyatro yazarı üzerinde anlaşabilirler, hangimiz on büyük mütercim sayabiliriz?

evet, tercüme sanatların en gücü: başka bir iklimde, başka bir çağda doğan düşüncenin kendi toprağımızda dirilmesi. yalnız düşüncenin mi? tercümede lafza teslimiyet ihanetlerin en büyüğü.

georgique tercümesi, de lille'e akademi'nin kapılarını açmış. büyük frederik'e göre, asrın en orijinal eseri bu tercüme. richelieu, de lille'in akademi'ye giremeyecek kadar genç olduğunu söyleyince, üyelerden biri haykırmış "çok mu genç? iki bin yaşında, virgile kadar yaşlı."

chateaubriand, milton tercümesi üzerinde otuz beş yıl çalışmış, yine de başarılı sayılmıyor tercümesi. ibret alalım.

voltaire, mütercimi uşağa benzetir, kendini efendisinin yerine koyan uşağa. yanlış. üstat mütercimle tercümanı karıştırıyor. mütercim, mutlak'ı arayan bir çılgın, "felsefe taşı"nı bulmaya çalışan bir simyagerdir, bir sizifos'tur belki, bir haber taşıyıcısı değildir.

rivarol için bir üslup temrinidir tercüme, en büyük faydası insana kendi dilinin imkânlarını tanıtmasıdır. belki doğru, ama hakikatin bütününü kucaklamıyor bu hüküm. tercüme bir fetihtir, yalnız dili değil, düşünce ve hassasiyetin girift dünyasını da zenginleştiren bir fetih.


cemil meriç, bu ülke, 117-118.
sezenehir sezenehir
sözleri aysel gürel'e ait eğlenceli bir ışın karaca şarkısı.

aşkı tam kendine göre
çok güvendi bu kendine
aklımı karıştırıyor
dört yanımda döne döne
ne derse hiç anlaşılmaz
0 haklıdır, tartışılmaz
eh ben de biraz sevmesem
vallah billahi uğraşılmaz
üç lafının bir yerinde
bir sözü de ingilizce
ben aşkta bunu kabul etmem
istemem tercüme
yavaştan gel canım azar azar
azı karar çoğu zarar
benim şaşkın gönlüm gezer tozar
çok uğraşma beni bozar
tulpar tulpar
şimdi 2 nefes var ayrı yollarda
ikisininde içi yanmış hayat sokakta
ikisininde hayalleri viran şehir kasabası
biri pişman diğeri değil ama, dolu umut sabıkası
biri beyaz, biri alaca bir zamanlar dünya yetmezdi onlara
ayrılamıyorlar bir türlü geçmişin acıtatlı damgası can yaksada
karnavallarda başrol almış olsalarda şimdi israfil kadar sessizler
hayallere umut ve hırsla koşarlarken ruhlarını yolda düşürmüşler
ikiside artık sensiz, bensiz, yani bi̇zsizler
ptt ptt
bazı durumlarda yarar. (bkz: gülmekten yarılmak)

+ abi ispanyolca bir kelime vardı bir saattir internetten araştırıyoruz yok oğlu yok.
- ....
+ tamam abi ben söyliyim sana.
-...
+ pinza mando?
+ kodluyorum hatta abi.

// arkadaşım neyi kodluyorsun. karşındaki tercüman, senin eserin de bir cümle bile değil nesini kodlayacaksın.
alisonkelly alisonkelly
uluslararası bir büroda stajyer avukat ya da avukat olunca yapacağınız neredeyse tek iş olacaktır. sürekli tercüme yapmaktan bir süre sonra normal hukuk unutacaksınız ve sadece çevirdiğiniz kavramlar üzerinden yaşayacaksınız.
mirgaliyev mirgaliyev
oldukça yıpratıcı bir süreç olduğu için profesyonel olarak, bir iş şeklinde yapmayı düşünenler umarım ki çalışacakları rahat bir ortam bulurlar. yabancı dil bilmeyen biri nazarında bilen kişinin yaptığı iş genelde "iki dakikalık iş" gibi ortaya çıkıyor. oysa beş-on sayfa çeviri iki dakikada tamamlanamıyor.
gosia gosia
dil bilmenin yetmediği, işin içine yorumun çoğunlukta girdiği bir iş. hatta bunu bir hocamız şöyle açıklamıştı: bazen tek bir kelime kazanmak için bir çoğundan vazgeçmek zorunda kalırsın.