düşman bir ülkeye karşı kullanılabilecek en ucuz ve en etkili silah.
terörizm

#248272 ·
· 36
türkiye cumhuriyeti kurulduğundan beri bazı devletlerin destekleri ve kışkırtmaları neticesinde başımıza bela olan, satın aldıkları kalleşleri kullanarak yurdumuzun bölünmeye çalışılması...
a.b.d'nin ve avrupa'nın yıllardır desteğini eksik etmediği fakatbaşına geldiğinde vahametinin farkına vardığı, yurdumun ise yıllardır başına musallat olmuş hadise...
a.b.d'nin ve avrupa'nın yıllardır desteğini eksik etmediği fakatbaşına geldiğinde vahametinin farkına vardığı, yurdumun ise yıllardır başına musallat olmuş hadise...
komünizm * yıkıldıktan sonra amerika'nın düşman ihtiyacını karşılayan, daha da çok kullanılacak gibi görünen kavramdır. genel olarak müslüman terörist imajı son yılların gözdesi olmuş, oldurulmuştur. ladin kişisi de * bu imajın tezahürüdür. lakin müslümanlar bilir ki müslüman terörist olamaz fakat bunu dillendirmekte sorunları vardır.
insanların kesin net bir tanımını yeni yeni yapmaya çalıştıkları kavram. bir ülkede, şayet başka bir ülkenin işine gelen işler yapan örgütler bağımsızlık mücadelesi veren silahlı gruplar, kahramanlar olarak anılabiliyor***** ama sonra dengeler değiştiğinde oturacak sandalye bulamadığında bu örgütler, kendilerini bir anda terörist olduğu tüm dünyaya yayılmaktadır*
sistemli ve planlı terörist faaliyetleri bütününe verilen genel isimdir. buan varmak için haliyle terör kavramını açıklamak gereklidir. terör, baskı, cebir veya şiddet unsurlarından herhangi birini veya tümünü kullanmak suretiyle, toplum üzerinde korku, panik ve güvensizlik ortamı oluşturmak üzere girişilen yıkıcı, bölücü veya marjinal eylemlerdir. bir eyleme terör eylemi diyebilmek için gerekli üç unsur vardır. bunlar: 1-şiddet, 2-ideoloji, 3.örgütlülük. eğer bu 3 unsurdan biri eksikse o eylem terör eylemi ve dolayısıyla terörizm olarak nitelendirilemez.
günümüz dünyasında devletlerin tekelindedir.
bağımsız hareket eden tek bir terörist grup yoktur. olursa temizlenir.
50 kişi bir araya gelip terörist olmaya karar verirlerse yapamazlar.
devletler terörist gruplar yaratır.
apo'nun itiraflarıyla sabit pkk örneğinde olduğu gibi, destekçi ülkelerin kürt devletinin kurulmasıyla fayda edinecekleri yoktur. kürt milliyetçiliği sadece bir araçtır. amaç türkiye gibi ülkelerin gelişimini geciktirmektir.
amaç bazen de mesaj vermektir. almanya ile fransa yakınlaşmaya başlayınca bir fransız polis aracı infilâk eder. mesaj yerine ulaşır.
terörizmin amacı budur; köstek olmak.
yoksa bağımsızlıkla, özgür mücadeleyle alâkası yoktur. alâkası varsa zaten terörizm olmaz savaş olur.
herhangi bir ülkeden bağımsız bir terör eylemi olamaz. olursa da sürekli olamaz. biter.
bağımsız hareket eden tek bir terörist grup yoktur. olursa temizlenir.
50 kişi bir araya gelip terörist olmaya karar verirlerse yapamazlar.
devletler terörist gruplar yaratır.
apo'nun itiraflarıyla sabit pkk örneğinde olduğu gibi, destekçi ülkelerin kürt devletinin kurulmasıyla fayda edinecekleri yoktur. kürt milliyetçiliği sadece bir araçtır. amaç türkiye gibi ülkelerin gelişimini geciktirmektir.
amaç bazen de mesaj vermektir. almanya ile fransa yakınlaşmaya başlayınca bir fransız polis aracı infilâk eder. mesaj yerine ulaşır.
terörizmin amacı budur; köstek olmak.
yoksa bağımsızlıkla, özgür mücadeleyle alâkası yoktur. alâkası varsa zaten terörizm olmaz savaş olur.
herhangi bir ülkeden bağımsız bir terör eylemi olamaz. olursa da sürekli olamaz. biter.
-masum insanlar hedef alınıyor
-siyasi ve/ya toplumsal hedef gözetiliyor
-kurallar ve yasalara karşı geliniyorsa, bu terörizmdir.
not: v for vendetta yı 10.485 inci kez izledikten sonra v için kullanılan "terörist" sıfatı aklıma getirdi de yazdım. teröristmiş. git bi çay koy da gel.
-siyasi ve/ya toplumsal hedef gözetiliyor
-kurallar ve yasalara karşı geliniyorsa, bu terörizmdir.
not: v for vendetta yı 10.485 inci kez izledikten sonra v için kullanılan "terörist" sıfatı aklıma getirdi de yazdım. teröristmiş. git bi çay koy da gel.

#2242777 ·
· 33
dini, imanı, ideolojisi olmayan eylemler bütünü..

#2555051 ·
· 34
ulusal sınırları aşan örgütlü bir suçtur. eğer ulusal sınırları aşmadığı kabul edilseydi terörizmle mücadelenin diğer örgütlü suçlarla mücadeleden bir farkı kalmazdı.
hukuki anlamda herkesin üzerinde fikirbirliğinde bulunduğu bir terörizm tanımı yoktur; ancak terörizmin belli başlı bazı özellikleri bulunmaktadır.
1. terörizm niteliğindeki suçlarda saik (failin, fili işlemesinden önce var olan ve faili harekete geçiren neden) siyasaldır.
2. fail şiddeti bir araç olarak kullanır. şiddetsiz terörizm olmaz. terörist, insanları korkutarak yönetmeye çalışan kişidir; o nedenle insanlar korkmayı öğrenene kadar mutlaka şiddete başvurur. insanlar korkmayı öğrendikten sonra şidet tehdidi dahi yeterli olacakır. teröristin amacı korku veren bir eylem yapabilmektir. örneğin, tek bir kişiyi öldüren teröristin amacı elde etmiş olduğu "ölüm" neticesinin de ötesindedir. failin, söz konusu bu neticenin de ötesinde elde etmek istediği yarara maksat denir. failin maksadı bireylerin politik tercihini etkilemektir. bunun neticesinde de bireylerin devlete olan güvenini koparmayı amaç edinerek; devletin yapılan eylemleri engelleyemediğini göstermeyi hedefler. dolayısıyla söz konusu hareket bir propoganda hareketidir.
3. fiil semboliktir. örneğin, teröristin sadece üç kişiyi öldürmesiyle üç yüz bin kişi dehşete düşürülmüş olur. dolayısıyla terörist, suçu herkese göstererek işler ki insanları korkutma amacına ulaşabilsin. ne kadar çok kişiyi korkutup sindirtebilirse, o kadar çok kişinin politik tercihini etkilemiş ve böylece kendisine riayet etmelerini sağlamış olacaktır. yani örnekteki üç yüz bin kişi de böylece ya teröristin istediği doğrultuda bir siyasi tavır almaya başlayacak ya da eylemlerden dolayı korkup evinden dahi çıkmamayı tercih edecektir. kısacası, işlenilen fiil küçüktür ama sonucu oldukça büyüktür. fiilin sembolik oluşu, doğrudan doğruya netice vermemiş olması; ama sonrasında çok önemli sonuçlar ortaya çıkarmış olmasından ileri gelir. buna türkiye açısından somut bir örnek vermek gerekirse asala terör örgütünün, geçmişte yurtdışında görevine devam etmekte olan birçok türk diplomatı öldürmüş olması verilebilir. bu eylemleri sonucunda terör örgütü türkiye cumhuriyeti'ni yıkmış olmasa da dünyaya sözde ermeni soykırımını kabul ettirebilmiştir.
son yıllarda türkiye'nin karşı karşıya kaldığı terörizm*, devlet destekli terörizmdir. suriye hatay meselesi nedeniyle, yunanistan çıkarları dolayısıyla bu teröre destek çıkmışlardır. (elbette iran ve abd'nin rolleri de unutulmamalıdır.) bu halde teröristlerin fiilleri artık silahlı saldırı biçimini almış olduğundan türkiye'nin savunma hakkı meşru müdafaa hakkı biçimini almıştır. (abd'ye yapılan 11 eylül saldırısı da bu yönde kabul gördüğünden, afganistan'a ve ırak'a asker çıkarması ve müttefik devletlerin takviye kuvvet yollamış olması meşru müdafaa hakkı çerçevesinde değerlendirilmiştir.)
hukuki anlamda herkesin üzerinde fikirbirliğinde bulunduğu bir terörizm tanımı yoktur; ancak terörizmin belli başlı bazı özellikleri bulunmaktadır.
1. terörizm niteliğindeki suçlarda saik (failin, fili işlemesinden önce var olan ve faili harekete geçiren neden) siyasaldır.
2. fail şiddeti bir araç olarak kullanır. şiddetsiz terörizm olmaz. terörist, insanları korkutarak yönetmeye çalışan kişidir; o nedenle insanlar korkmayı öğrenene kadar mutlaka şiddete başvurur. insanlar korkmayı öğrendikten sonra şidet tehdidi dahi yeterli olacakır. teröristin amacı korku veren bir eylem yapabilmektir. örneğin, tek bir kişiyi öldüren teröristin amacı elde etmiş olduğu "ölüm" neticesinin de ötesindedir. failin, söz konusu bu neticenin de ötesinde elde etmek istediği yarara maksat denir. failin maksadı bireylerin politik tercihini etkilemektir. bunun neticesinde de bireylerin devlete olan güvenini koparmayı amaç edinerek; devletin yapılan eylemleri engelleyemediğini göstermeyi hedefler. dolayısıyla söz konusu hareket bir propoganda hareketidir.
3. fiil semboliktir. örneğin, teröristin sadece üç kişiyi öldürmesiyle üç yüz bin kişi dehşete düşürülmüş olur. dolayısıyla terörist, suçu herkese göstererek işler ki insanları korkutma amacına ulaşabilsin. ne kadar çok kişiyi korkutup sindirtebilirse, o kadar çok kişinin politik tercihini etkilemiş ve böylece kendisine riayet etmelerini sağlamış olacaktır. yani örnekteki üç yüz bin kişi de böylece ya teröristin istediği doğrultuda bir siyasi tavır almaya başlayacak ya da eylemlerden dolayı korkup evinden dahi çıkmamayı tercih edecektir. kısacası, işlenilen fiil küçüktür ama sonucu oldukça büyüktür. fiilin sembolik oluşu, doğrudan doğruya netice vermemiş olması; ama sonrasında çok önemli sonuçlar ortaya çıkarmış olmasından ileri gelir. buna türkiye açısından somut bir örnek vermek gerekirse asala terör örgütünün, geçmişte yurtdışında görevine devam etmekte olan birçok türk diplomatı öldürmüş olması verilebilir. bu eylemleri sonucunda terör örgütü türkiye cumhuriyeti'ni yıkmış olmasa da dünyaya sözde ermeni soykırımını kabul ettirebilmiştir.
son yıllarda türkiye'nin karşı karşıya kaldığı terörizm*, devlet destekli terörizmdir. suriye hatay meselesi nedeniyle, yunanistan çıkarları dolayısıyla bu teröre destek çıkmışlardır. (elbette iran ve abd'nin rolleri de unutulmamalıdır.) bu halde teröristlerin fiilleri artık silahlı saldırı biçimini almış olduğundan türkiye'nin savunma hakkı meşru müdafaa hakkı biçimini almıştır. (abd'ye yapılan 11 eylül saldırısı da bu yönde kabul gördüğünden, afganistan'a ve ırak'a asker çıkarması ve müttefik devletlerin takviye kuvvet yollamış olması meşru müdafaa hakkı çerçevesinde değerlendirilmiştir.)
size nasıl saldırırsam saldırayım, ne muamaleyi reva görürsem göreyim, bana karşı hiç bir biçimde kendinizi savunmayın diyen egemenlerin kullandığı , ideolojik hegemonya argümanı. anarşist bir söylemle doğası gereği terörist olabilecek yetkinliğe sahip tek organizsayon devletlerdir. paraysa para, silahsa silah, paralı askerse paralı asker, istihbarat, yalan dolan, medya takviyesi. ha bir de bunu yücelten koyunlar.
bunun haricinde özgürlük uğruna savaşan herhangi bir birey ya da organizasyonun mazlum ve sivil bir hedefe yaptığı saldırı ne olura olsun terör eylemidir, açıklaması olamaz. silahlı eylem, paradoksal bir öze sahip çaresizliktir. özgürleştirirken lanetler de.
en iyisi silahların namlularına kelebekleri bekçi olarak dikmek bence,.
bunun haricinde özgürlük uğruna savaşan herhangi bir birey ya da organizasyonun mazlum ve sivil bir hedefe yaptığı saldırı ne olura olsun terör eylemidir, açıklaması olamaz. silahlı eylem, paradoksal bir öze sahip çaresizliktir. özgürleştirirken lanetler de.
en iyisi silahların namlularına kelebekleri bekçi olarak dikmek bence,.
kimsenin bilmediği, hakkında herkesin konuştuğu hede. zevkler ve renkler zımbırtıları vardı ya ona benziyor, benim terörizm tanımım bu ister beğen ister beğenme, hıh..
yabancı dillerde kullanılan terörizm arapça'da korkutmak ve ürkütmek manasındadır. korkuttu fiilinden türemiş bir mastardir.
"bununla allah'in düşmanlarını ve kendi düşmanlarınızı korkutasınız."
enfal/60
yapacağınız askeri hazırlıklarla düşmanınız korkutunuz manasına gelen terörizm, kafir tarafından başka anlama gelen bir hale getirildi. bunun mazisi çok da eski değildir. bundan 33 yıl önce amerikan, ısrail ve ıngılız istihbarat teşkilatları ortak kararla terörün manası hem genişlettiler, hem de değiştirdiler. aldıkları kararla terörün anlamını " siyasi maksatla sivil hedeflere karşı ateşli veya ateşsiz silahlarla şiddet uygulamak " olarak değiştirdiler. bundan sonra kafir batı devletlerinde ve düzenlenen her konferansta terörün kapsamı genişletildi ve buna benzer anlamlar eklendi. ayrıca kendi çıkarları doğrultusunda terör örgütü listeleri belirlendi. kendi keyfi kararlarıyla terör örgütü listesine aldıkları cihad gruplarına destek veren devletleri ise, teröre destek verdikleri sebebiyle ambargo uyguladılar. böylelikle küfür devletleri terörü mana ederek, küresel çıkarlarını kontrol altına almak maksadıyla istedikleri ülkelere ekonomik, siyasi ve aşkarı baskı yaptılar.
terör ile ilgili alınan her karar, ab, ısrail, rusya, amerika gibi egemen güç odaklarının perde önünde kullandığı devletlerin siyasi yönelişine göre değişkenlik göstermiş ve çıkarlarına bağlanmıştır.
küfür devletleri terör, terörizm ve terörist konusunda çifte standart uygulamış. istediği kişiyi kendi keyfine göre terörist olarak damgalarken, istediği kişiyi de özgürlük savaşçısı olarak damgalamıştır. örneğin; bir numaralı terör devleti amerika, indira gandi'ye yapılan suikasti terör eylemi olarak tanımlarken, kral faysal'a yapılan suikast olsun, j. f. kennedy'ye yapılan suikast olsun, bunları terör fiili olarak tanımlamamıştır. örneğin almanya düne kadar pkk'ye özgürlük savaşçıları derken, pkk kendi ülkesinde uyuşturucu trafiğini eline alınca, pkk'nin terörist örgütler listesine alınmasını desteklemiştir. örneğin; amerika düne kadar komünist sscb'ye karşı cihad eden afgan mücahitlere özgürlük savaşçısı derken, komünizm bittikten sonra, kendi çıkarları doğrultusunda afgan mücahidlere terörist demiştir. örneğin; filistin hükümeti hamas tüm avrupaca terörist örgüt olarak bilinmektedir. örneğin; oklahoma kentindeki fbi binasına yapılan saldırı başta terörist saldırı olarak görüldüğü halde, daha sonra bu eylemin arkasında amerikan milislerinin olduğu ortaya çıkınca, olaya bakışı hemen değiştirdiler. örneğin; arap baharı dedikleri, domıno taşları gibi yıkılan son kullanma tarihi geçmiş kafir işbirlikçisi diktatörlere karşı savaşan halka, özgürlük savaşçısı demişlerdir. aynı halk başka bir zamanda kendi diktatör liderine dirense idi, kesin terörist damgası yerdi.örneğin amerika'nin kendi tasarladığı ikiz kule olayı, terörist bir eylem olarak kabul görmüştür.
buna ek olarak tüm müslümanlar, herhangi bir eylemde direk terörist saydıkları bir örgütle iliskendirirler. bir müslüman avrupa'da bir kaç kişiyi öldürünce hemen terörist damgası yer. fakat bir hristiyan hangi sebeple olursa olsun yüzlerce kişi dahi öldürse, aklı dengesi yerinde olmayan bir kaçık derler. örneğin; anders behring bereivik denen norveçli aşırı ırkçı canıye terörist deme konusunda tereddüt yaşanmıştı. hala bu tereddüt yaşanıyor. kendisinin deli olduğunu ispatlamak için uğraş verdiler.
amerika denilen iki yüzlü küfür devleti, kendi siyasi emelleri doğrultusunda dünyadaki bazı örgütleri milli direniş örgütü olarak tanımlamaktadır. örneğin; irlanda'daki ıra, nikaragua ve diğer bazı meşhur direniş hareketleri amerika'ya göre milli direniştir. bundan 36 sene önce cenevre konvaksiyonu'na ilhak edilen 1. protokol'e göre, ıra ve bir kaç örgütün tutukluları " savaş esirleri" olarak göz onmune alınmaktadır. diğer taraftan amerika'nin ve diğer küfür devletlerinin çıkarına ters düşen her milli hareket terörist olarak damga yemiştir. küfür devleti abd'nin dış işleri bakanlığı, terör örgütü listesini periödik olarak kendi çıkarları doğrultusunda hazırlamaktadır. müslümanları baskı altında tutmak için hazırlanan bu listede herzaman, afganistan, mısır, cezayir, tunus, nijerya, sudan, yemen, türkiye,
hamas, mısır'daki islam cemaati, cezayir'deki fiş (islamı kurtuluş cephesi) filistin'deki hamas, afganistan'daki el kaide gibi bir çok islamı hareket terörist hareket olarak suçlanmaktadır. filistin direnişi, cezayir'de cuntanın genel seçimleri iptal etmesinden önce meydana gelen olaylar istismar edilmiştir.
kısacası amerika denilen küfür devleti ister birey, ister örgüt, ister bir hızb olsun, isterse bir devlet olsun terörist olarak gördüğü her şeye karşı irak, libya ve afganistan'a yaptığı gibi direk askeri kuvvetini kullanmayı, siyasi baskı yapmayı, ekonomik ambargo koydurmayı kendine bir hak olarak görmüştür.
eski amerikan dış işleri bakanı george schultz'ün bir sözü bu gerçeği göstermektedir. "her ne kadar teröristlerin çoğu kaçmaya çalışsalar da asla saklanamayacaklar. böylelikle, amerika tarafından benimsenen ve dünyaya benimsetilen anti- terörizm yasaları, amerika'nin menfaatleri doğrultusunda dünyayı avcunun içine almasını ve kendi siyasetine karşı potansiyel isyancı olacak devlet, fert, örgüt ve hızbı istediği şekilde yok edebilecek gücü elinde tutmayı meşrulaştırmıştır.
amerika, kendi çıkarları için sürekli düşman yaratmak zorundadır. kaostan gelen düzen için bu gereklidir. eskideki öcü komünizmdi. şimdi ise islamofobiyi son bir kaç yıla kadar kullandı. arap baharı dedikleri olaylarda, medya aracılığıyla islamofobiye geri vites attırdı. amerika denen küfür devleti ve ikiz kardeşi ısrail'in ve küfür birliği ab'nin ortadoğuda ortak çıkarları bulukmatadir. bu yüzden bu pragmatist küffar, ortadoğudakı müslümanları demokrasi ve laiklikle uyutma peşinde. en büyük korkuları ise rasid-i halife'nin başında olduğu hilafet devletinin kurulması. o yüzden cihad, sürekli terörizmle ilişkilendirildi. böylelikle allah'in müslümana en büyük emri olan, islam'in yayılma metodu cihad, müslümanın gözünde terör eylemi olayak algılatıldı. amerika'nin başı çektiği küfür devletleri şunu unutmasınlar. allah'in vaadi olan hilafet devletleri çok az da olsa muttaki olan bir grup müslüman tarafından kurulacaktır. o zaman yeryüzüne tekrar islam dini hakim olacak ve kafirin tüm planlarını alt üst edecektir.
müslümanlar şunu unutmasınlar, amerika ve kafir devletlerin çıkarına aykırı en ufak islamı hareket bile terörist organizasyon damgasını yiyecektir. islamı uyanışa sebep olacak, kumandan mirzabeyoglu gibi fikri mücadele içine girmiş kişiler bile telegram işkencesiyle delirtilecek ve hiç çıkartılmamak üzere içeride tutulacaktır. kafir işbirlikçisi fetullah gülen gibi isimler ise, usame bin ladin gibi öleli çok olmuş mücahidlerden nefret ettiklerini açıklayacaklardır. müslümanlar allah'in ipine sarılmayı bıraktığından beri, yeryüzünde islam değil, küfür sistemi hakimdir. müslümanların yeryüzüne hakim olması önce fikri kalkınmadan geçer. kafirin hadaratini benimsemiş, şuursuz, şefih müslümanlarla bir yere varılmaz. küfür devletleri bir olup afganistan gibi islam beldesini işgal ederken, onların işbirlikçisi tağuti sistemin uşakları, onlara yardım için asker göndermiştir. allah, bu yapılanların hepsinin hesabını onlardan soracaktır. biz müslümanlara düşen görev ise, kafirin terörizm oyununa gelmemek ve hilafet devletinin kurulması için canla başla savaşmaktır. (bkz: la ilahe illallah el hilafet u vaadallah)
müslümanlara tek çare olarak intihar bombacılığı dayatılmıştır. halbuki islam'da cihad ederken ölen şehit olur, kasıtlı intihar eden ise sekar'a gider. son olarak, zındık fatih aksoy'un fetih 1453 filminde zına yapan ulubatlı hasan cenabet gitmiştir. filmdeki duruma göre murdar gitmiştir. bunun yanında barutu koyup, kaçma fırsatı varken, kendini patlatan lağımcı da aynı şekilde murdar girmiştir. fatih çolak gibi bir din düşmanı bu filmde bunun gibi bir çok subliminal mesajla müslümanların intihar bombacısı olduğunun eskiye dayandığını göstermeye çalışmıştır.
hollywood filmleri eşeğin aklına karpuz düşürmek ve islamofobi yaymak için çıkarılmıştır, aksiyon filmlerin çoğunda, bombalama eylemi yapılır. bu filmler subliminal mesajla zihinleri kontrol eder. amerika'daki halk öyle islamofobik ve paranoyak olmuştur ki, bomba kelimesini duyunca korkudan altına kaçırırlar. işte bu hollywood filmleri sayesinde her şeyi öğrendik. içimizde c4 patlayıcı bilmeyen yoktur. kırmızı kabloyu mu yoksa yeşil kablo mu kesilecek? son anda kesilen doğru kabloyla rahat nefes aldık.
"bununla allah'in düşmanlarını ve kendi düşmanlarınızı korkutasınız."
enfal/60
yapacağınız askeri hazırlıklarla düşmanınız korkutunuz manasına gelen terörizm, kafir tarafından başka anlama gelen bir hale getirildi. bunun mazisi çok da eski değildir. bundan 33 yıl önce amerikan, ısrail ve ıngılız istihbarat teşkilatları ortak kararla terörün manası hem genişlettiler, hem de değiştirdiler. aldıkları kararla terörün anlamını " siyasi maksatla sivil hedeflere karşı ateşli veya ateşsiz silahlarla şiddet uygulamak " olarak değiştirdiler. bundan sonra kafir batı devletlerinde ve düzenlenen her konferansta terörün kapsamı genişletildi ve buna benzer anlamlar eklendi. ayrıca kendi çıkarları doğrultusunda terör örgütü listeleri belirlendi. kendi keyfi kararlarıyla terör örgütü listesine aldıkları cihad gruplarına destek veren devletleri ise, teröre destek verdikleri sebebiyle ambargo uyguladılar. böylelikle küfür devletleri terörü mana ederek, küresel çıkarlarını kontrol altına almak maksadıyla istedikleri ülkelere ekonomik, siyasi ve aşkarı baskı yaptılar.
terör ile ilgili alınan her karar, ab, ısrail, rusya, amerika gibi egemen güç odaklarının perde önünde kullandığı devletlerin siyasi yönelişine göre değişkenlik göstermiş ve çıkarlarına bağlanmıştır.
küfür devletleri terör, terörizm ve terörist konusunda çifte standart uygulamış. istediği kişiyi kendi keyfine göre terörist olarak damgalarken, istediği kişiyi de özgürlük savaşçısı olarak damgalamıştır. örneğin; bir numaralı terör devleti amerika, indira gandi'ye yapılan suikasti terör eylemi olarak tanımlarken, kral faysal'a yapılan suikast olsun, j. f. kennedy'ye yapılan suikast olsun, bunları terör fiili olarak tanımlamamıştır. örneğin almanya düne kadar pkk'ye özgürlük savaşçıları derken, pkk kendi ülkesinde uyuşturucu trafiğini eline alınca, pkk'nin terörist örgütler listesine alınmasını desteklemiştir. örneğin; amerika düne kadar komünist sscb'ye karşı cihad eden afgan mücahitlere özgürlük savaşçısı derken, komünizm bittikten sonra, kendi çıkarları doğrultusunda afgan mücahidlere terörist demiştir. örneğin; filistin hükümeti hamas tüm avrupaca terörist örgüt olarak bilinmektedir. örneğin; oklahoma kentindeki fbi binasına yapılan saldırı başta terörist saldırı olarak görüldüğü halde, daha sonra bu eylemin arkasında amerikan milislerinin olduğu ortaya çıkınca, olaya bakışı hemen değiştirdiler. örneğin; arap baharı dedikleri, domıno taşları gibi yıkılan son kullanma tarihi geçmiş kafir işbirlikçisi diktatörlere karşı savaşan halka, özgürlük savaşçısı demişlerdir. aynı halk başka bir zamanda kendi diktatör liderine dirense idi, kesin terörist damgası yerdi.örneğin amerika'nin kendi tasarladığı ikiz kule olayı, terörist bir eylem olarak kabul görmüştür.
buna ek olarak tüm müslümanlar, herhangi bir eylemde direk terörist saydıkları bir örgütle iliskendirirler. bir müslüman avrupa'da bir kaç kişiyi öldürünce hemen terörist damgası yer. fakat bir hristiyan hangi sebeple olursa olsun yüzlerce kişi dahi öldürse, aklı dengesi yerinde olmayan bir kaçık derler. örneğin; anders behring bereivik denen norveçli aşırı ırkçı canıye terörist deme konusunda tereddüt yaşanmıştı. hala bu tereddüt yaşanıyor. kendisinin deli olduğunu ispatlamak için uğraş verdiler.
amerika denilen iki yüzlü küfür devleti, kendi siyasi emelleri doğrultusunda dünyadaki bazı örgütleri milli direniş örgütü olarak tanımlamaktadır. örneğin; irlanda'daki ıra, nikaragua ve diğer bazı meşhur direniş hareketleri amerika'ya göre milli direniştir. bundan 36 sene önce cenevre konvaksiyonu'na ilhak edilen 1. protokol'e göre, ıra ve bir kaç örgütün tutukluları " savaş esirleri" olarak göz onmune alınmaktadır. diğer taraftan amerika'nin ve diğer küfür devletlerinin çıkarına ters düşen her milli hareket terörist olarak damga yemiştir. küfür devleti abd'nin dış işleri bakanlığı, terör örgütü listesini periödik olarak kendi çıkarları doğrultusunda hazırlamaktadır. müslümanları baskı altında tutmak için hazırlanan bu listede herzaman, afganistan, mısır, cezayir, tunus, nijerya, sudan, yemen, türkiye,
hamas, mısır'daki islam cemaati, cezayir'deki fiş (islamı kurtuluş cephesi) filistin'deki hamas, afganistan'daki el kaide gibi bir çok islamı hareket terörist hareket olarak suçlanmaktadır. filistin direnişi, cezayir'de cuntanın genel seçimleri iptal etmesinden önce meydana gelen olaylar istismar edilmiştir.
kısacası amerika denilen küfür devleti ister birey, ister örgüt, ister bir hızb olsun, isterse bir devlet olsun terörist olarak gördüğü her şeye karşı irak, libya ve afganistan'a yaptığı gibi direk askeri kuvvetini kullanmayı, siyasi baskı yapmayı, ekonomik ambargo koydurmayı kendine bir hak olarak görmüştür.
eski amerikan dış işleri bakanı george schultz'ün bir sözü bu gerçeği göstermektedir. "her ne kadar teröristlerin çoğu kaçmaya çalışsalar da asla saklanamayacaklar. böylelikle, amerika tarafından benimsenen ve dünyaya benimsetilen anti- terörizm yasaları, amerika'nin menfaatleri doğrultusunda dünyayı avcunun içine almasını ve kendi siyasetine karşı potansiyel isyancı olacak devlet, fert, örgüt ve hızbı istediği şekilde yok edebilecek gücü elinde tutmayı meşrulaştırmıştır.
amerika, kendi çıkarları için sürekli düşman yaratmak zorundadır. kaostan gelen düzen için bu gereklidir. eskideki öcü komünizmdi. şimdi ise islamofobiyi son bir kaç yıla kadar kullandı. arap baharı dedikleri olaylarda, medya aracılığıyla islamofobiye geri vites attırdı. amerika denen küfür devleti ve ikiz kardeşi ısrail'in ve küfür birliği ab'nin ortadoğuda ortak çıkarları bulukmatadir. bu yüzden bu pragmatist küffar, ortadoğudakı müslümanları demokrasi ve laiklikle uyutma peşinde. en büyük korkuları ise rasid-i halife'nin başında olduğu hilafet devletinin kurulması. o yüzden cihad, sürekli terörizmle ilişkilendirildi. böylelikle allah'in müslümana en büyük emri olan, islam'in yayılma metodu cihad, müslümanın gözünde terör eylemi olayak algılatıldı. amerika'nin başı çektiği küfür devletleri şunu unutmasınlar. allah'in vaadi olan hilafet devletleri çok az da olsa muttaki olan bir grup müslüman tarafından kurulacaktır. o zaman yeryüzüne tekrar islam dini hakim olacak ve kafirin tüm planlarını alt üst edecektir.
müslümanlar şunu unutmasınlar, amerika ve kafir devletlerin çıkarına aykırı en ufak islamı hareket bile terörist organizasyon damgasını yiyecektir. islamı uyanışa sebep olacak, kumandan mirzabeyoglu gibi fikri mücadele içine girmiş kişiler bile telegram işkencesiyle delirtilecek ve hiç çıkartılmamak üzere içeride tutulacaktır. kafir işbirlikçisi fetullah gülen gibi isimler ise, usame bin ladin gibi öleli çok olmuş mücahidlerden nefret ettiklerini açıklayacaklardır. müslümanlar allah'in ipine sarılmayı bıraktığından beri, yeryüzünde islam değil, küfür sistemi hakimdir. müslümanların yeryüzüne hakim olması önce fikri kalkınmadan geçer. kafirin hadaratini benimsemiş, şuursuz, şefih müslümanlarla bir yere varılmaz. küfür devletleri bir olup afganistan gibi islam beldesini işgal ederken, onların işbirlikçisi tağuti sistemin uşakları, onlara yardım için asker göndermiştir. allah, bu yapılanların hepsinin hesabını onlardan soracaktır. biz müslümanlara düşen görev ise, kafirin terörizm oyununa gelmemek ve hilafet devletinin kurulması için canla başla savaşmaktır. (bkz: la ilahe illallah el hilafet u vaadallah)
müslümanlara tek çare olarak intihar bombacılığı dayatılmıştır. halbuki islam'da cihad ederken ölen şehit olur, kasıtlı intihar eden ise sekar'a gider. son olarak, zındık fatih aksoy'un fetih 1453 filminde zına yapan ulubatlı hasan cenabet gitmiştir. filmdeki duruma göre murdar gitmiştir. bunun yanında barutu koyup, kaçma fırsatı varken, kendini patlatan lağımcı da aynı şekilde murdar girmiştir. fatih çolak gibi bir din düşmanı bu filmde bunun gibi bir çok subliminal mesajla müslümanların intihar bombacısı olduğunun eskiye dayandığını göstermeye çalışmıştır.
hollywood filmleri eşeğin aklına karpuz düşürmek ve islamofobi yaymak için çıkarılmıştır, aksiyon filmlerin çoğunda, bombalama eylemi yapılır. bu filmler subliminal mesajla zihinleri kontrol eder. amerika'daki halk öyle islamofobik ve paranoyak olmuştur ki, bomba kelimesini duyunca korkudan altına kaçırırlar. işte bu hollywood filmleri sayesinde her şeyi öğrendik. içimizde c4 patlayıcı bilmeyen yoktur. kırmızı kabloyu mu yoksa yeşil kablo mu kesilecek? son anda kesilen doğru kabloyla rahat nefes aldık.
"hükümetin, bir planı hayata geçirebilmek için, kamuoyunu yönlendirme tekniği."
-zeitgeist
-zeitgeist

#13683569 ·
· 81
(bkz: lenin nereden başlamalı )
-- spoiler --
"i̇lkesel olarak terörü hiç bir zaman reddetmedik ve reddedemeyiz. terör, çarpışmanın belli bir anında, askeri güçlerin içinde bulunduğu belli bir durumda ve belirli koşullar altında kesinlikle işe yarar ve hatta zorunlu savaş yöntemlerinden biridir. fakat meselenin özü, bugün terörün, savaşın bir ordunun tüm savaş sistemiyle sımsıkı bağlı ve koordineli operasyonlarından biri olarak değil, kendi başına ve herhangi bir ordudan bağımsız bir münferit saldırı aracı olarak ön plâna çıkarılmasıdır. evet, merkezi bir örgütün yokluğu ve yerel devrimci örgütlerin güçsüzlüğü koşullarında zaten terör de bundan başka bir şey olamaz. tam da bu nedenle biz kararlılıkla, bugünkü koşullar altında böyle bir savaş aracının zamansız ve elverişsiz olduğunu, en aktif savaşçıları, hareketin bütününün çıkarları için en önemli, gerçek görevlerinden saptırdığını ve hükümet güçlerini değil, devrim güçlerini parçaladığını açıklıyoruz. son olaylar anımsansın: kent işçilerinin ve kentlerin 'aşağı halk'ının geniş kitlelerinin mücadele isteğiyle nasıl yanıp tutuştuğunu görüyoruz, fakat devrimcilerin bir yöneticiler ve örgütçüler kurmayına sahip olmadıkları görülüyor. bu koşullar altında en enerjik devrimcilerin teröre yönelmeleri, ciddi umutlar besleyebileceğimiz biricik ordunun güçsüzleşmesi tehlikesini içinde barındırmıyor mu? bu, devrimci örgütlerle, güçsüzlükleri tam da dağınıklıklarında yatan hoşnutsuzlar, muhalifler ve mücadele etmek isteyenler kitlesi arasındaki bağın kopması tehlikesini yaratmıyor mu? oysa başarımızın tek güvencesi bu bağda yatıyor. yapılan tek tek kahramanca eylemlerin bütün önemini reddetme düşüncesinden çok uzağız, fakat terör sarhoşluğuna kapılmaya, bugün pekçok devrimcinin meyilli olduğu, onu en önemli ve en temel mücadele aracı olarak kabul etmeye karşı uyarıda bulunmak bizim görevimizdir. terör hiçbir zaman olağan bir savaş yöntemi olamaz: en iyi halde terör, sadece tayin edici taarruz yöntemlerinden biri olarak uygundur. i̇çinde bulunduğumuz durumda böyle bir taarruz çağrısı yapabilecek durumda mıyız? belli ki 'raboçeye dyelo' bu soruya olumlu yanıt veriyor. en azından şu çağrıyı yapıyor: 'taarruz kolları oluşturun!' fakat burada da gayretkeşliği aklından ağır basıyor. askeri güçlerimizin esas kütlesi gönüllülerle isyancılardır. daimi ordu olarak sadece bazı küçük birliklere sahibiz, ve bunlar da seferberlik halinde değiller, birbirleriyle bağlantı halinde değiller, bırakın taarruz kolları oluşturmayı, herhangi bir askeri kol oluşturmak için bile eğitilmiş değiller. mücadelemizin genel koşullarını, bunları tarihsel olayların her 'dönüm noktası'nda unutmadan görebilecek durumda olan herkes için, bugün şiarımızın 'haydi taarruza!' değil, 'düşman kalesinin kurala uygun şekilde kuşatılması' olabileceği açıktır. başka kelimelerle: partimizin dolaysız görevi, bütün mevcut güçleri şimdi bir taarruza çağırmak olamaz; daha çok, bütün güçleri birleştirebilecek ve hareketi sadece sözde değil gerçekte yönetecek, yani tayin edici savaş için işe yarar askeri güçleri çoğaltmak ve güçlendirmek amacıyla yararlanılması gereken bütün protestoları ve devrimci patlamaları desteklemeye daima hazır olacak bir devrimci örgütün yaratılması çağrısı olmalıdır." (lenin seçme eserler, cilt 2, sayfa 29-30, i̇nter yayınları)
-- spoiler --
-- spoiler --
"i̇lkesel olarak terörü hiç bir zaman reddetmedik ve reddedemeyiz. terör, çarpışmanın belli bir anında, askeri güçlerin içinde bulunduğu belli bir durumda ve belirli koşullar altında kesinlikle işe yarar ve hatta zorunlu savaş yöntemlerinden biridir. fakat meselenin özü, bugün terörün, savaşın bir ordunun tüm savaş sistemiyle sımsıkı bağlı ve koordineli operasyonlarından biri olarak değil, kendi başına ve herhangi bir ordudan bağımsız bir münferit saldırı aracı olarak ön plâna çıkarılmasıdır. evet, merkezi bir örgütün yokluğu ve yerel devrimci örgütlerin güçsüzlüğü koşullarında zaten terör de bundan başka bir şey olamaz. tam da bu nedenle biz kararlılıkla, bugünkü koşullar altında böyle bir savaş aracının zamansız ve elverişsiz olduğunu, en aktif savaşçıları, hareketin bütününün çıkarları için en önemli, gerçek görevlerinden saptırdığını ve hükümet güçlerini değil, devrim güçlerini parçaladığını açıklıyoruz. son olaylar anımsansın: kent işçilerinin ve kentlerin 'aşağı halk'ının geniş kitlelerinin mücadele isteğiyle nasıl yanıp tutuştuğunu görüyoruz, fakat devrimcilerin bir yöneticiler ve örgütçüler kurmayına sahip olmadıkları görülüyor. bu koşullar altında en enerjik devrimcilerin teröre yönelmeleri, ciddi umutlar besleyebileceğimiz biricik ordunun güçsüzleşmesi tehlikesini içinde barındırmıyor mu? bu, devrimci örgütlerle, güçsüzlükleri tam da dağınıklıklarında yatan hoşnutsuzlar, muhalifler ve mücadele etmek isteyenler kitlesi arasındaki bağın kopması tehlikesini yaratmıyor mu? oysa başarımızın tek güvencesi bu bağda yatıyor. yapılan tek tek kahramanca eylemlerin bütün önemini reddetme düşüncesinden çok uzağız, fakat terör sarhoşluğuna kapılmaya, bugün pekçok devrimcinin meyilli olduğu, onu en önemli ve en temel mücadele aracı olarak kabul etmeye karşı uyarıda bulunmak bizim görevimizdir. terör hiçbir zaman olağan bir savaş yöntemi olamaz: en iyi halde terör, sadece tayin edici taarruz yöntemlerinden biri olarak uygundur. i̇çinde bulunduğumuz durumda böyle bir taarruz çağrısı yapabilecek durumda mıyız? belli ki 'raboçeye dyelo' bu soruya olumlu yanıt veriyor. en azından şu çağrıyı yapıyor: 'taarruz kolları oluşturun!' fakat burada da gayretkeşliği aklından ağır basıyor. askeri güçlerimizin esas kütlesi gönüllülerle isyancılardır. daimi ordu olarak sadece bazı küçük birliklere sahibiz, ve bunlar da seferberlik halinde değiller, birbirleriyle bağlantı halinde değiller, bırakın taarruz kolları oluşturmayı, herhangi bir askeri kol oluşturmak için bile eğitilmiş değiller. mücadelemizin genel koşullarını, bunları tarihsel olayların her 'dönüm noktası'nda unutmadan görebilecek durumda olan herkes için, bugün şiarımızın 'haydi taarruza!' değil, 'düşman kalesinin kurala uygun şekilde kuşatılması' olabileceği açıktır. başka kelimelerle: partimizin dolaysız görevi, bütün mevcut güçleri şimdi bir taarruza çağırmak olamaz; daha çok, bütün güçleri birleştirebilecek ve hareketi sadece sözde değil gerçekte yönetecek, yani tayin edici savaş için işe yarar askeri güçleri çoğaltmak ve güçlendirmek amacıyla yararlanılması gereken bütün protestoları ve devrimci patlamaları desteklemeye daima hazır olacak bir devrimci örgütün yaratılması çağrısı olmalıdır." (lenin seçme eserler, cilt 2, sayfa 29-30, i̇nter yayınları)
-- spoiler --
bazen siyasi parti sıçıp barajı geçmesini bekler.