hiç hesapta yokken planlanmamış bir olayın gerçekleşmesi.
tesadüf
fenerbahçe sahilinde oldukça ünlü bir çay bahçesi.
hemen konuyla ilgili bir fıkra anlatayım,
genç kız, sevgilisine telefon açmış:
serkan, demiş, seni çok arzuluyorum, geceleri uyku uyuyamıyorum. ne olur bu hafta sonu bize yemeğe gel. seni annem babamla tanıştırayım. sonra benim odamda ders çalışıyor gibi yapar doya doya sevişiriz...
serkan ömründe hiçbir kızla sevişmemis, toy bir delikanlı...
bir eczaneye gitmis. babacan eczacıya:
bu hafta sonu önce bir aile yemeği, peşinden ateşli bir aşk yaşayacağım, demiş, o yüzden iyisinden bir kutu prezervatif istiyorum.
babacan eczacı kutuyu vermiş,oglanın sırtını sıvazlayıp yolcu etmiş.
serkan hafta sonunda bir büyük buket çiçekle kızın evinin kapısını çalmış.
genç kız kapıyı açmış ve serkan'ı doğrudan yemege almış.
delikanlı çok mahcup biçimde masaya oturmuş. kızın ana babasının yüzüne söyle bir baktıktan sonra başını önüne eğmiş..
baslamış dua etmeye!
ancak dua bir türlü bitmiyor.
kız sonunda dayanamamış, fısıltıyla:
- serkan ben senin bu kadar dindar oldugunu hiç bilmiyordum, demiş.
serkan cevap vermiş:
ben de babanın eczacı olduğunu...
(bkz: sözlükte fıkra anlatmak)
genç kız, sevgilisine telefon açmış:
serkan, demiş, seni çok arzuluyorum, geceleri uyku uyuyamıyorum. ne olur bu hafta sonu bize yemeğe gel. seni annem babamla tanıştırayım. sonra benim odamda ders çalışıyor gibi yapar doya doya sevişiriz...
serkan ömründe hiçbir kızla sevişmemis, toy bir delikanlı...
bir eczaneye gitmis. babacan eczacıya:
bu hafta sonu önce bir aile yemeği, peşinden ateşli bir aşk yaşayacağım, demiş, o yüzden iyisinden bir kutu prezervatif istiyorum.
babacan eczacı kutuyu vermiş,oglanın sırtını sıvazlayıp yolcu etmiş.
serkan hafta sonunda bir büyük buket çiçekle kızın evinin kapısını çalmış.
genç kız kapıyı açmış ve serkan'ı doğrudan yemege almış.
delikanlı çok mahcup biçimde masaya oturmuş. kızın ana babasının yüzüne söyle bir baktıktan sonra başını önüne eğmiş..
baslamış dua etmeye!
ancak dua bir türlü bitmiyor.
kız sonunda dayanamamış, fısıltıyla:
- serkan ben senin bu kadar dindar oldugunu hiç bilmiyordum, demiş.
serkan cevap vermiş:
ben de babanın eczacı olduğunu...
(bkz: sözlükte fıkra anlatmak)
insan ruh eşiyle mutlaka en az bir kez karşılaşırmış.eski bir inanışa göre o an her şey uyum içinde ve evren onları bir araya getirme çabasında olurmuş...bu tesadüf mutlaka seni bulurmuş.
sonra... sonra tesadüflerini kendin yaratmak zorundasındır.
sonra... sonra tesadüflerini kendin yaratmak zorundasındır.

#600263 ·
· 129
ünlü feylosof björk'ün joga adlı eserinde dediği gibi durum tamamen anlam çıkarmak istediğimiz zaman anlamlandırdığımız olaylardır. önemli olan önce niyet, sonra kısmet.
"all these accidents
that happen,
follow the dot,
coincidence,
makes sense,
only with you".
"all these accidents
that happen,
follow the dot,
coincidence,
makes sense,
only with you".
islam inancındaki kader anlayışı sebebiyle islamda yer bulamayan ve bu düşünceye sahip insanların tevafuk sözcüğüyle anlatmayı tercih ettikleri olay.
hayatınızı emanet ettiğinizde asla pişman olmayacağınız masallar yaratan
(bkz: serendipity)
tesadüf, anlamının ötesinde ve fazlaca kullandığımız, bunu yaptığımızda kimi zaman insanı basitleştiren bir sözcük. bu yazımı birileri okuduğunda, insanın bu kadar kolay basitleşebileceğini sandığım için hor görülmekten korkarım. fakat yazının sonunda bana hak verileceğini, en azından kızılmayacağını umuyorum.
anlamının ötesinde kullanılıyor dedik ya, ilk önce anlamına bakalım. düşünelim ki, yıllardır görmediğiniz sınıf arkadaşınızla bir iş görüşmesinde karşılaşıyorsunuz ve aday sizsiniz. bu duruma elbette tesadüf denir ve geçmişteki ilişkinize ve onun hakkındaki düşüncelerinize göre bu, hoş veya kötü bir tesadüf olabilir. bu alışılmışın dışında bir örnek oldu; hayatımızda bundan çok daha sıradan tesadüflere denk geliriz.
şimdi de anlamının ötesindeki kullanımına bakalım: bunu genellikle yeni insanlar tanırken yaparız. o yüzden bu konunun sınırlarında kalacağım. i̇nsan, yeni insanlar tanıdığında, kendinden bir şeyler arar ve buldukça o kişiye karşı rahatlar ve eğer bu yeni kişiyi sevmek istiyorsa (ortak noktalarını kolayca bulduysa isteyecektir) ilk önce onu sahiplenir. "sahiplenmek mi!?" evet sahiplenmek... böylece insan, kendinden bir şey bulduğu yeni insana güvenecek ve onu sevecek veya kendinden bir şey bulamadığı insandan çekinecek, belki de ona güvenemeyecektir. belki bilinçli olarak, belki de bilinçaltından gelen bir dürtüyle hemen devreye soktuğumuz "ortak noktalar arama" çabasında elde ettiklerimizi çoğu zaman tesadüf olarak adlandırırız. "aa sen de mi o tür müziği seviyorsun, ne tesadüf!", "evet benim amcamın oğlunun adı da fevzi, tesadüfe bak...", "bu kadar mı tesadüf olur! ben de çilekli dondurmaya bayılırım." şeklinde ifade edilen bütün durumlar aslında tesadüf olmaktan çok uzaktadır.
son olarak, bu gereksiz yazıyı neden yazdığımı da yazacağım. dün gece önlenemez bir istekle -işim olmasına rağmen- okuduğum kısacık romanda (`beyaz geceler) rastladığım ifadeler, ilişkiler, söylenenler hayatımdaki karşılıklarıyla o kadar benzeşiyorlardı ki, bir an için aklıma tesadüf kelimesi geliverdi. öyle ya, onyıllar önce yazılmış ve rastgele kitapların arasından alarak öylesine okumaya başladığım ve birden duyduğum isteği engelleyemeyerek sonuna kadar okuduğum bu kısacık romanın tam da içinde bulunduğum durumu dile getiriyor olmasının 'tesadüf'ten başka nasıl bir açıklaması olabilirdi. fakat o an fark ettim ki, bu bir tesadüf değil, hatta tesadüfle alakası bile yok. sadece; insanlar birbirine benziyor...
üksı - 2 temmuz 2006
anlamının ötesinde kullanılıyor dedik ya, ilk önce anlamına bakalım. düşünelim ki, yıllardır görmediğiniz sınıf arkadaşınızla bir iş görüşmesinde karşılaşıyorsunuz ve aday sizsiniz. bu duruma elbette tesadüf denir ve geçmişteki ilişkinize ve onun hakkındaki düşüncelerinize göre bu, hoş veya kötü bir tesadüf olabilir. bu alışılmışın dışında bir örnek oldu; hayatımızda bundan çok daha sıradan tesadüflere denk geliriz.
şimdi de anlamının ötesindeki kullanımına bakalım: bunu genellikle yeni insanlar tanırken yaparız. o yüzden bu konunun sınırlarında kalacağım. i̇nsan, yeni insanlar tanıdığında, kendinden bir şeyler arar ve buldukça o kişiye karşı rahatlar ve eğer bu yeni kişiyi sevmek istiyorsa (ortak noktalarını kolayca bulduysa isteyecektir) ilk önce onu sahiplenir. "sahiplenmek mi!?" evet sahiplenmek... böylece insan, kendinden bir şey bulduğu yeni insana güvenecek ve onu sevecek veya kendinden bir şey bulamadığı insandan çekinecek, belki de ona güvenemeyecektir. belki bilinçli olarak, belki de bilinçaltından gelen bir dürtüyle hemen devreye soktuğumuz "ortak noktalar arama" çabasında elde ettiklerimizi çoğu zaman tesadüf olarak adlandırırız. "aa sen de mi o tür müziği seviyorsun, ne tesadüf!", "evet benim amcamın oğlunun adı da fevzi, tesadüfe bak...", "bu kadar mı tesadüf olur! ben de çilekli dondurmaya bayılırım." şeklinde ifade edilen bütün durumlar aslında tesadüf olmaktan çok uzaktadır.
son olarak, bu gereksiz yazıyı neden yazdığımı da yazacağım. dün gece önlenemez bir istekle -işim olmasına rağmen- okuduğum kısacık romanda (`beyaz geceler) rastladığım ifadeler, ilişkiler, söylenenler hayatımdaki karşılıklarıyla o kadar benzeşiyorlardı ki, bir an için aklıma tesadüf kelimesi geliverdi. öyle ya, onyıllar önce yazılmış ve rastgele kitapların arasından alarak öylesine okumaya başladığım ve birden duyduğum isteği engelleyemeyerek sonuna kadar okuduğum bu kısacık romanın tam da içinde bulunduğum durumu dile getiriyor olmasının 'tesadüf'ten başka nasıl bir açıklaması olabilirdi. fakat o an fark ettim ki, bu bir tesadüf değil, hatta tesadüfle alakası bile yok. sadece; insanlar birbirine benziyor...
üksı - 2 temmuz 2006
(bkz: coincidence)

#1430880 ·
· 45
(bkz: tevafuk)

#1564427 ·
· 45
iyisi ve kötüsü olan, er ya da geçliği hayatınızda belirli kırılma noktaları yaratan, yaşamın müdahale kabul etmeyen kendiliğindenliği..
fenerbahçede bir kafe; undernet kullanıcıları orda takılır(dı).

#1831429 ·
· 46
aşık olduğunuz insanla aranızda var olan durumlardan bahsediyorsanız,onun hayatınızın insanı olduğuna kendinizi inandırmak için arayıp bulduğunuz,çıkardığınız ortak noktalardır.
-ya ama onun da annesinin adı 'a' ile başlıyor
-ikimizin de doğum günü tek sayı.
-ya ikimizin de aynı anda çişi geliyor ya bu kadarına da pes yani herşeyimiz aynı yaa.
her ne kadar yukarıda verilen örnekler çok uç olsa da,insanlar kendilerini kandırmayı ve bir şeye temelden inanmayı pek severler.
yine de tesadüfler güzeldir.keşke her şeyiniz,her şeyimiz ortakken bir de aynı anda sevmekten vazgeçebilsek...keşke ben/biz severken,o vazgeçivermese...keşke tesadüfler burda da işe yarasa.
-ya ama onun da annesinin adı 'a' ile başlıyor
-ikimizin de doğum günü tek sayı.
-ya ikimizin de aynı anda çişi geliyor ya bu kadarına da pes yani herşeyimiz aynı yaa.
her ne kadar yukarıda verilen örnekler çok uç olsa da,insanlar kendilerini kandırmayı ve bir şeye temelden inanmayı pek severler.
yine de tesadüfler güzeldir.keşke her şeyiniz,her şeyimiz ortakken bir de aynı anda sevmekten vazgeçebilsek...keşke ben/biz severken,o vazgeçivermese...keşke tesadüfler burda da işe yarasa.