izlerken, telefonla, kediyle oynanabilen, mutfağa gidip çay koyulabilen diziyle, 'hadi bakalım şimdi ne bok yiceniz?' diye diğer bölümü beklenen dizi arasında gidip gelen, baya baya felsefe göndermeleri, etik felsefesi tabanlı öğretilerle şakayı harman etmiş, 'hiçbir şey göründüğü gibi değildir de çıkan, enteresan cennet-cehennem tasvirli, 'izleyecek bi şey bulamıyorum bu ara' derdine derman olabilen dizi. toplamda 4 sezonken, netflix'te sadece 2 sezonunun olması, netflix'te izlediğimiz her diziyi, netflix dışında da kontrol etmemiz gerektiğini gösteren dizi.
muhtesem bir final yapti. baslarinda gulduk, ortalarinda agladik, sonlara dogru huzura erdik. mike schur bu dizi islerini cok iyi biliyor arkadas (bkz: brooklyn nine nine)
kristen bell gibi çıtı pıtı bir ablamız var ki ben onu hep çok sevmişimdir.
konu ahlak felsefesi filan ama ben öbür dünya tasvirlerini hep severim. oturup baştan sonra iki kere izlerim sıkılmam. bu da öyle sıkmadı...
sonunda cennette çok sıkıcı be kardeşim moduna bağlayacaklarını tahmin ettiğim için sonu sürpriz olmadı. yılların geyiğidir. huri, huri nereye kadar abicim temalı çok rakı sofrası sohbetinin ana konusudur bu. adamlar kesin sulu kulede bir hafta geçirmişler.
komedi türüne nadiren kara mizah izleyebilecek kadar yaklaşmıştım, bu diziye dek. tüm roller bence çok başarılı; ama kristen bell daha bir izletiyor şirinliğiyle ve çok başarılı. i̇nsanı gündelik sıkıntılarından alıp götürüyor, asla yormadan; ama merak da ettirerek izletiyor. israrla tavsiye ediyorum.
yaşam ve ölüm arasındaki çizgide gidip gelen, cennet cehennem kavramlarına absürt bir bakış açısıyla yaklaşan harika dizi. komedisi çok dozunda ve çok kaliteli. son bölümüyle aslında yaşamın, ölüm olmazsa ne kadar manasız olabileceğini güzel vurgulamış. sonsuzluğun aslında insanı çeken yapısının altında basitçe sıkıcı olabileceğini muhteşem anlatmış. bayıldım bu diziye. geç başladım. arkadaş tavsiyesiyle başladım. normalde tavsiye dizi nadir izlerim ama iyi ki bunu izlemişim. gerçekten çok çok güzeldi.
etik ve felsefe üzerine inşa edilmiş kaliteli bir komedi. ölümden sonrasını anlatıyor ve biraz farklı ele alıyor. iyilik üzerine, insanın özünde ne olduğu üzerine antik dönem felsefecilerinden günümüze değişik bakış açılarını komedi sosuyla anlatıyor.
haftasonu keşfedip 17-18 bölüm civarında üst üste çaktım ama biraz pişmanım. daha yavaş ve sindirerek izlemek yerinde olacaktır. olayların üzerine düşünecek çok şey bırakıyor insana. art arda izlediğime pişmanım ama devamını da muhtemelen öyle izleyeceğim çünkü ben böyleyim.
michael schur'un paramount'dan good place içimn 100 milyon dolar aldığını duyduğumda şaşırmamıştım.
4. sezonu biraz sönük geçse de şahane bir iş çıkartmıştı.
schur, saturday night live, the office, parks and recreation ve brooklyn nine-nine gibi projelerde de yer almış biri olarak bu başarısı şaşırtıcı değil...
janet ve micheal gibi iki mükemmel karakteri barındırıyor dizi.
jason'ın saflıkları ve eleanor'un "ben iyi biriyim ama çevrem kötü" hayatı ile mücadelesi göz yaşartıyor...
yan karakterler çok iyi.
shawn, trevor, gen muazzam. özellikle gen harika bir karakter.
chidi ve tahani'yi çok sevmesem de dizinin tüm sezonlarında şu keşke olmasaydı dediğim bir şey olmadı.
tüm sonlardan en çok micheal'ın sonunu sevdiğimi söyleyeyim de içimde kalmasın.