başrolunde
tom cruise'un oynadığı
braveheart tarzında seyri ve soundtracki çok güzel film...
özellikle soundrack tı çok güzel olan ve samuray ların onurlu mücadelesini anlatan film
izledikten sonra samuraylara derin saygı beslediğim film.filmdeki karizmatik karakterlerden biride oijo(uzun saçlı erkek kişi) dur.hatta en karizmatiğidir.
film çıkışı bir anı
ben: ya şu filmdeki kel kafalı samurayın adı neydi?
arkadaş1: neydi yaaa kamasuta, komosuta, katsuma
arkadaş2: hah ben hatırladım, kamasutra
hepberaber: puahahaaaa
*
önyargıyla yaklaştığım güzel değildir dediğim ama izlerken bana bu sözlerimi yutturan, katsumoto
* oscar alamıyınca bir çok insanın hayal kırıklığına uğradığı film
izledikten sonra bi ara kendimi samurai sanmama neden olan film.
japon imparatorunun reform girişimlerine ülkeye zarar verdiği gerekçesi ile karşı çıkan ve başkaldıran muhafazakar samurayların bertaraf edilişinin hikayesidir. japonya'nın teknik ve ekonomik gücünün altyapısının hazırlanmaya başladığı yıllarda geçmektedir hikaye. samurayların bu gelişmelere karşı çıkmaları, baş kaldırmaları ve savaşmalarına rağmen bugün japonya'da dahi saygıyla anılmaları oldukça enteresandır. zira bizim buralarda öyle yapanlara, hele hele de yenildilerse; isyancı, vatan haini, kalleş gibi sıfatlar yakıştırılır. demek ki aynı zamanda türk-japon kültürleri arasındaki farkları da anlatmaktaymış.
izleyenlerde
katsumoto'ya karşı saygı, imparatora karşı nefret uyandıran film.
kesinlikle izlenilmesi gereken bir filmdir. savaş sahnelerinden çok filmin hissedilmesi gerekir. güzeldir candır canandır.
bir amerikalının 3-5 yılda anadan doğma samuray olabileceğini gösteren film. bir de şu diyalog vardır ki, mealen;
bizim tom kruz: olm katsumoto, imparator öldürecek galibam seni?
katsukarizma: eğer imparator ölmemi istiyorsa sadece istemesi yeter.
şu sadakate, bağlılığa bak. işte budur doğu kültürünü üstün kılan şey. o zamanın şartları için gerekli olan buydu çünkü. sonra gerçi sanayi devrimiyle batılılar dengeyi bozdu, o ayrı.
i̇nsanın hayata bakış açısını ve felsefesini değiştirebilecek bir film. şöyle ki, filmde katsumoto kendi köyünde misafir ettiği algreen'e bir ağaç gösterir. çok ender bulunan bir ağaç. ve şöyle der
+ eğer ömrünü bu ağacı bulmak için harcar ve bulamazsan; bir şey kaybetmiş sayılmazsın..
insana izlerken tırnaklarını yedirten yapma canım kardeşim etme kendine böyle dedirten filmdir. samuraylar öleceklerini bile bile savaşta kılıç kullanmaktan vazgeçmezler, çünkü ateşli silah kullanmayı onursuzluk olarak görürler. lakin tüfek icat olmuş mertlik bozulmuştur. insan kendini onların yerine koyar, karşınızda topları tüfekleri ve eğitimli askerleriyle japon ordusu, sizin elinizde ise oklar, kılıçlar ve onlarla kıyaslanamayacak kadar az sayıda ama onurlu samuraylarla birlikte göğüs göğüse bir savaşa girişiyorsunuz. onur, gurur, cesaret v.s. çok büyük ve güzel erdemler evet ama nereye kadar? ölüme kadar mı? bu filmde cevabı evettir bu sorunun ve siz kendinize dönüp "ne için yaşıyorum lan ben bu hayatta samuray olacam" diyerek acayip gaza gelirsiniz. etkisi iki gün içinde geçiyor sonra gerçek hayata dönüp onursuz bir savaşa devam ediyorsunuz.
saddamın asılmasına neden şaşırdıki bak filmini çekmişlerdi önceden dedirtecek film. son sahnede bir bakarsın ki iki taraf savaş halinde yanlız iki tarafta aynı milletten bir bakarsın ki bir grup amerikalı yada ingiliz subay adamlara veriyor gazı hadi öldürün o düşmanları bakın size ne güzel silah sattık. onları harcayın size yenilerini satacaz vurun bunları
bu hikaye bana çok tanıdık geliyor çok
müzikleri hans zimmer tarafından yapılmıştır. enfestir.