bernard butler'ın çıkardığı brit pop'umsu grup. bbc deneylerine malzeme olmaktadırlar. tarzları hakikaten bernard gibi anlaşılması zordur.
the libertines
çok eğlenceli şarkıları olan bir grup.
(bkz: can t stand me now)
(bkz: time for heroes)
(bkz: what a waster)
(bkz: can t stand me now)
(bkz: time for heroes)
(bkz: what a waster)

#1473953 ·
· 5
(bkz: what katie did)
1997 yılında londra da kurulmuş ingiliz rock grubu...benim çözümleyebildiğim kadarıyla garage rock, ındie rock, post-punk ve alternative karışımı müzik yapmaktalar...
vokalde ve ritm gitarda pete doherty insan kişisi bulunmaktadır .adı daha önce seks, uyuşturucu ve rock n roll hikâyelerine onlarca kez karışmış olan bu elemanla hızla ün yaptılar...hatta şu anda britanyada günümüzün rolling stones u olarak adlandırılmaktalar...
yaptıkları kaliteli müzikle ,güneş en sonunda tekrar ingilterenin üzerine doğdu, onlara yeniden dünyayı değiştirebilecek bir grup hediye etti dedirten hafife alınmayacak bir grup bence.
biraz hiperaktif müzik denemek isteyenlere up the bracket (2002) albumu şiddetle tavsiye edilir...
what katie did adlı parçalarını, her insanın ölmeden önce en az bir kere dinlemesi gerektiği kanaatindeyim ...
vokalde ve ritm gitarda pete doherty insan kişisi bulunmaktadır .adı daha önce seks, uyuşturucu ve rock n roll hikâyelerine onlarca kez karışmış olan bu elemanla hızla ün yaptılar...hatta şu anda britanyada günümüzün rolling stones u olarak adlandırılmaktalar...
yaptıkları kaliteli müzikle ,güneş en sonunda tekrar ingilterenin üzerine doğdu, onlara yeniden dünyayı değiştirebilecek bir grup hediye etti dedirten hafife alınmayacak bir grup bence.
biraz hiperaktif müzik denemek isteyenlere up the bracket (2002) albumu şiddetle tavsiye edilir...
what katie did adlı parçalarını, her insanın ölmeden önce en az bir kere dinlemesi gerektiği kanaatindeyim ...

#3007007 ·
· 5
pete doherty'nin uyuşturucu bağımlılığı, gubun dağılmasına sebebiyet vermiştir. şöyle ki, doherty'nin bir türlü uyuşturucuyu bırakamaması, girdiği rehabilitasyon programlarını bırakıp etrafta uyuşturucu araması üzerine gruptan atılması grup elemanlarınca* uygun görülmüş ve doherty gruptan atılmıştır. doherty'siz birkaç canlı performans sergileyen the libertines böyle olamayacağını anlamış ve dağılmıştır.
grubun dağılmasından sonra pete doherty babyshambles'ı kurmuş, carl barat ise dirty pretty things projesine yoğunlaşmıştır. kimi konserlerde bir araya gelseler de bu grubun birleşmesi artık imkansıza yakın.
grubun dağılmasından sonra pete doherty babyshambles'ı kurmuş, carl barat ise dirty pretty things projesine yoğunlaşmıştır. kimi konserlerde bir araya gelseler de bu grubun birleşmesi artık imkansıza yakın.
bir birleşip bir dağılan grup. bildiğin ingiliz grubu.

#4231771 ·
· 6
the libertines, 2000'li yıllarda kurulmuş indie rock tarzını 70'lerin sex drugs and rock n roll mottosuyla birleştiren ingiliz grup.
grubun iki frontman'i var. carl barat ve peter doherty. bu iki doherty'nin kız kardeşi aracılığıyla tanışıyor. carl üniversitede oyunculuk, peter ise ingiliz edebiyatı okuyor. muhabbeti açan the smiths'e olan hayranlıkları. bir süre sonra ikili kanka oluyor, okulu bırakıyorlar ve londra'da eve çıkıyorlar.
üç kişilik grup, karşı komşularının katılımıyla oluşuyor. the strand ismine karar kılıyorlar ve bol bol stüdyoya giriyorlar. daha sonra the libertines ismini seçiyorlar. grup elemanları basçı arayışı sırasında johnny borrell (razorlight) ve john hassall ile tanışıyor. komşu gidiyor, borell basçı olarak katılıyor derken, borell alabama 3 ile turneye çıkıp barat, doherty ikilisini yüz üstü bırakıyor. hassall gruba dahil oluyor. baterist olmadan, ikilinin yaşadığı evde bol bol konser veriyorlar. genellikle arkadaş çevresinin katıldığı bu mini konserler beğeniliyor.
bir süre sonra şarkı kaydetmek için stüdyoya giriyorlar. baterist olmadığından 50 pound karşılığında 54 yaşındaki paul dufour ile anlaşıyorlar ve şarkıları kaydediyorlar. kayıttan sonra çeşitli barlarda sahne alıyorlar. bu konserlerden birinde nme yazarının dikkatini çekiyor grup. yazar, bir arkadaşını gruba menajerlik yapması için ikna ediyor. altı ay sonunda başarı elde edemeyen arkadaş, grupta gelecek olmadığını iddia edip, işi bırakıyor.
2000 baharında grup üyeleri banny poostchi ile tanışıyor. banny, warner music'te çalışan bir avukat. menajerliği ele alan banny ile grup legs xi adlı bir demo kaydediyor. demo başarılı olmayınca, hassall, dufour ve pootschi gruptan ayrılıyor. ancak o sırada beklenmedik bir şey yaşanıyor. the strokes amerika'da patlıyor. pootschi bu patlamadan yararlanarak rough trade ile 6 aylık deneme sözleşmesini imzalıyor.
bahsi geçen 6 aylık sözleşmeden sonra dufour yaşının çok ilerlemiş olmasından kelli gruptan uzaklaştırılıyor ve yerini gary powell'a bırakıyor. 6 aylık süreç için barat/doherty ikilisi bol bol şarkı yazıyor ve rough trade için bir konser veriyor. konseri başarılı bulan yetkililer asıl anlaşmayı imzalamaya karar veriyor. basçı eksikliği ise gruptan ayrılan john hassall'ın gruba yeniden katılmasıyla dolduruluyor.
ikili sözleşmeden sonra yeni bir eve çıkıyor ve o evde bol bol konser veriyorlar. barlarda ve ikilinin evde verdiği konserler nme'nin dikkatini çekiyor. ilk single what a waster yayınlanıyor. yapımcılığını suede gitaristi bernard butler'ın yaptığı single listelerde 37. sıraya kadar yükseliyor.
single'ın ardından the clash üyesi mick jones'un prodüktörlüğüyle ilk albüm up the bracket çıkıyor. albüm başarılı oluyor. grup 2002 senesinde 100 aşkın konser verip, başarıyı pekiştiriyor (morissey ve sex pistols'ın alt grubu olarak sahneye çıkıyorlar).
up the bracket'ın başarısıyla peter doherty daha önce kullanmakta olduğu uyuşturucuyu iyice katlıyor. bu bağımlılık durumu konserlerde kendisini gösteriyor. barat ile doherty arasında ciddi tartışmalar çıkıyor.
grup amerika'ya tanıtım için gidip babyshambles sessions'ı kaydetmeye başlıyor. barat ve doherty her şeye rağmen gruba bağlılıklarını göstermek için 'libertine' dövmesi yaptırıyorlar. ancak barat, doherty'nin uyuşturucu ile ilişkisinden tiksiniyor ve kayıtları yarıda bırakıp ingiltere'ye geri dönüyor. babyshambles sessions doherty tarafından tamamlanıp, internette yayınlanması için bir fan'a veriliyor.
ingiltere'de ikili arasındaki gerginlik artarken, doherty ikilinin evinde barat'ın katılmadığı konserler veriyor. yeni single don't look back into the sun kaydediliyor. doherty vokalleri yapıyor fakat gitar partlarını bir türlü tamamlayamıyor. bernard butler gitarları tamamlıyor.
tüm bu olayların ardından carl barat'ın doğum gününde doherty gizli bir parti hazırlıyor. başka bir partide yer alan barat, arkadaşlarının ısrarıyla kalıyor. doherty g.t gibi kaldığından kelli sinirlenip gece trenine atlıyor, almanya'ya kaçıyor. doherty'nin gitmesiyle konserlere devam etmek zorunda kalan grup, gitar teknisyenine veriyor gitarı ve konserlere devam ediyor.
doherty ülkeye dönünce, bu sefer carl barat, uyuşturucudan kurtulmazsa grupta yer alamayacağını söylüyor. o sırada doherty, yan grubu babyshambles ile tura çıkıyor. doherty sinirlenip, barat'ın evini soyuyor ve yakalanıyor
the libertines ise gitara anthony rossomando'yu alıp, konserleri tamamlamaya başlıyor. doherty hapiste iki ay geçiriyor.
peter doherty hapisten çıkınca carl barat onu karşılıyor ve çıktıkları gibi konser veriyorlar. gary powell ve john hassall'ın da katıldığı konseri, birkaç konser daha takip ediyor.
banny pootschi menajerliği bırakıyor. grup oasis'i keşfeden alan mcgee ile yoluna devam ediyor.
ikinci albüm kayıtları sırasında (prodüktör yine mick jones) peter doherty'nin uyuşturucuya geri dönmesinden kelli ilişkiler geriliyor, ortam sertleşiyor. kavgayı gürültüyü engellemek için güvenlik görevlileri tutuluyor. self-titled albüm başarılı oluyor.
albümden sonra grup, carl barat'ın sahibi olduğu barda buluşuyor. peter, uyuşturucudan kurtulmak için tayland'a gideceğini ve dönünce devam edeceklerini söylüyor ancak yalan oluyor. tedavinin ortasında eroin bulmak için kaçıyor. o sırada ingiltere'de, rossomando gruba yeniden katılıyor ve konserler veriliyor.
peter doherty bir daha grupta yer almıyor. ülkeye döndüğünde tehlikeli yaralayıcı silah bulundurmaktan (carl barat'a doğum günü hediyesi olarak aldığı bir bıçak) yargılanıyor. cezası erteleniyor. bağımlılığına devam eden peter ile bağlar tamamen kopuyor. barat yaptığı açıklamada, "bağımlılığından kurtulursa grupta her zaman yeri vardır" diyor.
2004 yılında paris'te yapılan konser, the libertines'in son konseri oluyor. carl barat, libertines adı altında çalmak istemediğini belirtip grubu dağıtıyor.
grubun iki frontman'i var. carl barat ve peter doherty. bu iki doherty'nin kız kardeşi aracılığıyla tanışıyor. carl üniversitede oyunculuk, peter ise ingiliz edebiyatı okuyor. muhabbeti açan the smiths'e olan hayranlıkları. bir süre sonra ikili kanka oluyor, okulu bırakıyorlar ve londra'da eve çıkıyorlar.
üç kişilik grup, karşı komşularının katılımıyla oluşuyor. the strand ismine karar kılıyorlar ve bol bol stüdyoya giriyorlar. daha sonra the libertines ismini seçiyorlar. grup elemanları basçı arayışı sırasında johnny borrell (razorlight) ve john hassall ile tanışıyor. komşu gidiyor, borell basçı olarak katılıyor derken, borell alabama 3 ile turneye çıkıp barat, doherty ikilisini yüz üstü bırakıyor. hassall gruba dahil oluyor. baterist olmadan, ikilinin yaşadığı evde bol bol konser veriyorlar. genellikle arkadaş çevresinin katıldığı bu mini konserler beğeniliyor.
bir süre sonra şarkı kaydetmek için stüdyoya giriyorlar. baterist olmadığından 50 pound karşılığında 54 yaşındaki paul dufour ile anlaşıyorlar ve şarkıları kaydediyorlar. kayıttan sonra çeşitli barlarda sahne alıyorlar. bu konserlerden birinde nme yazarının dikkatini çekiyor grup. yazar, bir arkadaşını gruba menajerlik yapması için ikna ediyor. altı ay sonunda başarı elde edemeyen arkadaş, grupta gelecek olmadığını iddia edip, işi bırakıyor.
2000 baharında grup üyeleri banny poostchi ile tanışıyor. banny, warner music'te çalışan bir avukat. menajerliği ele alan banny ile grup legs xi adlı bir demo kaydediyor. demo başarılı olmayınca, hassall, dufour ve pootschi gruptan ayrılıyor. ancak o sırada beklenmedik bir şey yaşanıyor. the strokes amerika'da patlıyor. pootschi bu patlamadan yararlanarak rough trade ile 6 aylık deneme sözleşmesini imzalıyor.
bahsi geçen 6 aylık sözleşmeden sonra dufour yaşının çok ilerlemiş olmasından kelli gruptan uzaklaştırılıyor ve yerini gary powell'a bırakıyor. 6 aylık süreç için barat/doherty ikilisi bol bol şarkı yazıyor ve rough trade için bir konser veriyor. konseri başarılı bulan yetkililer asıl anlaşmayı imzalamaya karar veriyor. basçı eksikliği ise gruptan ayrılan john hassall'ın gruba yeniden katılmasıyla dolduruluyor.
ikili sözleşmeden sonra yeni bir eve çıkıyor ve o evde bol bol konser veriyorlar. barlarda ve ikilinin evde verdiği konserler nme'nin dikkatini çekiyor. ilk single what a waster yayınlanıyor. yapımcılığını suede gitaristi bernard butler'ın yaptığı single listelerde 37. sıraya kadar yükseliyor.
single'ın ardından the clash üyesi mick jones'un prodüktörlüğüyle ilk albüm up the bracket çıkıyor. albüm başarılı oluyor. grup 2002 senesinde 100 aşkın konser verip, başarıyı pekiştiriyor (morissey ve sex pistols'ın alt grubu olarak sahneye çıkıyorlar).
up the bracket'ın başarısıyla peter doherty daha önce kullanmakta olduğu uyuşturucuyu iyice katlıyor. bu bağımlılık durumu konserlerde kendisini gösteriyor. barat ile doherty arasında ciddi tartışmalar çıkıyor.
grup amerika'ya tanıtım için gidip babyshambles sessions'ı kaydetmeye başlıyor. barat ve doherty her şeye rağmen gruba bağlılıklarını göstermek için 'libertine' dövmesi yaptırıyorlar. ancak barat, doherty'nin uyuşturucu ile ilişkisinden tiksiniyor ve kayıtları yarıda bırakıp ingiltere'ye geri dönüyor. babyshambles sessions doherty tarafından tamamlanıp, internette yayınlanması için bir fan'a veriliyor.
ingiltere'de ikili arasındaki gerginlik artarken, doherty ikilinin evinde barat'ın katılmadığı konserler veriyor. yeni single don't look back into the sun kaydediliyor. doherty vokalleri yapıyor fakat gitar partlarını bir türlü tamamlayamıyor. bernard butler gitarları tamamlıyor.
tüm bu olayların ardından carl barat'ın doğum gününde doherty gizli bir parti hazırlıyor. başka bir partide yer alan barat, arkadaşlarının ısrarıyla kalıyor. doherty g.t gibi kaldığından kelli sinirlenip gece trenine atlıyor, almanya'ya kaçıyor. doherty'nin gitmesiyle konserlere devam etmek zorunda kalan grup, gitar teknisyenine veriyor gitarı ve konserlere devam ediyor.
doherty ülkeye dönünce, bu sefer carl barat, uyuşturucudan kurtulmazsa grupta yer alamayacağını söylüyor. o sırada doherty, yan grubu babyshambles ile tura çıkıyor. doherty sinirlenip, barat'ın evini soyuyor ve yakalanıyor
the libertines ise gitara anthony rossomando'yu alıp, konserleri tamamlamaya başlıyor. doherty hapiste iki ay geçiriyor.
peter doherty hapisten çıkınca carl barat onu karşılıyor ve çıktıkları gibi konser veriyorlar. gary powell ve john hassall'ın da katıldığı konseri, birkaç konser daha takip ediyor.
banny pootschi menajerliği bırakıyor. grup oasis'i keşfeden alan mcgee ile yoluna devam ediyor.
ikinci albüm kayıtları sırasında (prodüktör yine mick jones) peter doherty'nin uyuşturucuya geri dönmesinden kelli ilişkiler geriliyor, ortam sertleşiyor. kavgayı gürültüyü engellemek için güvenlik görevlileri tutuluyor. self-titled albüm başarılı oluyor.
albümden sonra grup, carl barat'ın sahibi olduğu barda buluşuyor. peter, uyuşturucudan kurtulmak için tayland'a gideceğini ve dönünce devam edeceklerini söylüyor ancak yalan oluyor. tedavinin ortasında eroin bulmak için kaçıyor. o sırada ingiltere'de, rossomando gruba yeniden katılıyor ve konserler veriliyor.
peter doherty bir daha grupta yer almıyor. ülkeye döndüğünde tehlikeli yaralayıcı silah bulundurmaktan (carl barat'a doğum günü hediyesi olarak aldığı bir bıçak) yargılanıyor. cezası erteleniyor. bağımlılığına devam eden peter ile bağlar tamamen kopuyor. barat yaptığı açıklamada, "bağımlılığından kurtulursa grupta her zaman yeri vardır" diyor.
2004 yılında paris'te yapılan konser, the libertines'in son konseri oluyor. carl barat, libertines adı altında çalmak istemediğini belirtip grubu dağıtıyor.
sevmeyen ölsün (bkz: the good old days)

#14356425 ·
· 8
playlistte tesadüfen denk gelindiğinde lise yıllarını hatırlatan yüzde gülümseme bırakan bir nostaljiyken "gunga din" şarkıları ile tekrar tam kadro dönmüş olan grup. tayland'da geçen klibi izledikçe ne kadar yaşlandıklarını ve ne kadar "büyüdüğümü" anladım resmen.