"
hoşgörü paradoksu" veya "
tahammül paradoksu" olarak da bilinir.
bir örnek:
- tahammüllü, açık fikirli, aşırı özgürlük yanlısı, yani genel olarak hoşgörülü bir toplum ve onların seçtiği iktidarı düşünelim.
- böyle bir ülkede, neo-naziler de "kendi görüşlerini yaymak için" gösteri (eylem, yürüyüş) yapmak istiyorlar mesela...
- iktidar, "abi onların da düşünce özgürlüğü, ifade özgürlüğü var" diyerek neo-nazileri hoş gören bir yaklaşımda bulunabilir.
- buradaki sıkıntı şu ki, o neo-naziler yarın bir gün güçlenip, tahammül sahibi olanları alaşağı edebilir.
nazi örneği verdik ama, tahammülsüz görüş sahibi insan grupları farklı şekillerde tezahür edebilir. yani nazi yerine kendi favori ırkçı, faşist, veya diğer dogmatik öğreti takipçilerini koyabilirsiniz.
popper işte bunu söylüyor ve "tahammül göstermememiz gereken tek şey tahammülsüzlüğün kendisidir." diyerek paradoksu ortaya koyuyor.
hangi görüşler tahammülsüz görüşlerdir? hangi hareketler zararlı olabilir "ileride", bunun ayrımı nasıl yapılacak... işte bunlar günümüzde de çözülmeyi bekleyen, her gün karşılaştığımız sorunlar.